Kerç Boğazı’nda Rusya savaş gemilerinin Ukrayna’nın üç hücum botuna el koymasıyla başlayan olaylardan sonra Ukrayna, ülkenin belli bölgelerinde 30 gün süre ile uygulanacak sıkıyönetim kararını kabul etti
Karadeniz ile Azak Denizi’ni bağlayan Kerç Boğazı’nda geçen pazar günü, Rusya ile Ukrayna savaş gemileri arasında yaşanan ve Ukrayna’nın üç hücum botuna Rusya’nın el koymasıyla sonuçlanan olaylardan sonra Ukrayna Parlamentosu, ülkenin belli bölgelerinde sıkıyönetim ilanına ilişkin kararı kabul etti. Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi, yaşanan olay sonrası üzerine ülkede 60 gün süreliğine sıkıyönetim (savaş hali) ilan edilmesini önerdi. Öneri muhalefettin ciddi tepkilerine yola açtı.
Muhalefetin tepkisi
Poroşenko muhalefetin itirazları üzerine sıkıyönetim kararnamesinin süresini 60 günden 30 güne indirme teklifini parlamentoya sundu. Rusya’ya yakın çizgideki ‘Muhalefet Bloğu’ ile ‘Hayat İçin’ adlı partiler oturumu boykot ederlerken, Batı yanlısı partiler arasında, sıkıyönetim kararı konusunda sert tartışmalar yaşandı. Hayat İçin partisi yaptığı açıklamada Rusya ile artan gerilimin önlenmesi adına Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun istifasını talep etti. Aynı zamanda Kerç Boğazı’nda olaylara dâhil olan tüm askeri yetkililerin de görevden alınması çağrısında bulundu. Açıklamada Poroşenko’nun “kaybedeceği cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal etmeyi amaçlıyor” denilerek sıkıyönetimi kullanarak iktidarı gasp etmeyi amaçladığı iddia edildi. Muhalefette bulunan Anavatan Partisi milletvekilleri ise, 31 Mart 2019’da düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılacak kampanyaların seçimden üç ay öncesinden başlayacağına dikkat çekerek, iki ay sürecek sıkıyönetim kararının seçim sürecini felce uğratacağını savundu ve bu girişimin, iktidarın kişisel hırsından kaynaklandığının altını çizdi.
30 günlük sıkıyönetim
Devlet Başkanı Poroşenko, parlamentoda yaptığı açıklamada, “Sıkıyönetim, savaş anlamına gelmiyor. Ukrayna’nın kimse ile savaşmaya niyeti yok. Sıkıyönetim, ülke savunmasını güçlendirmek için gerekli” diye belirtti. Muhalefetin itirazları sonucu Poroşenko, tasarıda yer alan 60 günlük sıkıyönetim süresini 30 güne indirip, Ukrayna’nın belli bölgeleriyle sınırlandırdı. Tasarı, 450 sandalyeli parlamentoda oturuma katılan 388 milletvekilinden 276’sının lehte oyuyla kabul edildi. Sıkıyönetimin süresinin indirilmesi, seçimlerin planlandığı şekilde Mart ayında yapılmasına olanak tanıyacak. Sıkıyönetim kararı ülkenin Zaporoje, Lugansk, Donetsk, Vinnitsa, Nikolayev, Odessa, Summı, Harkov, Çernigov, Herson illerinde ve Karadeniz ve Azak Denizi karasularında uygulanacak.
Sansür ve toplumsal yasak
Sıkıyönetim kararnamesinde yer alan düzenlemeler arasında, kısmi seferberlik ve ülkenin hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesinin, terörle mücadele tedbirleri ve “enformasyon güvenliğinin” güçlendirilmesi gibi askeri uygulamalar yer alıyor. Ukrayna yasalarında sıkıyönetim (savaş hali) ilanı, sokağa çıkma yasaklarına, şahıslara ve hanelere yönelik aramalar yapılmasına, medyada sansür, grev, gösteri ve seçim yasakları uygulanmasına olanak tanıyor. Özel ve tüzel kişilerin mal varlıklarına el konulabildiği gibi, ülkede yaşayan Ukrayna ve yabancı ülke vatandaşlarına yönelik çeşitli kısıtlamalar getirilebiliyor, çalışanların hakları azaltılabiliyor.
Putin, Merkel’le konuştu
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da ilan edilen sıkıyönetimin Moskova’da ciddi endişelere yol açtığını dile getirdi. Almanya başbakanı Angela Merkel’le yaptığı telefon görüşmesinde ise Berlin’den Ukrayna Hükümeti’nin ‘düşüncesiz eylem ve ifadelerinden’ vazgeçirmek için aracı olmasını talep etti.
Kriz Putin’e de yarıyor
Gerilimli süreci Times için yorumlayan İngiliz gazeteci Marc Bennets krizin Poroşenko gibi Putin’e de yaradığı yorumunu yaptı. Bennets’e göre Rusya’daki sosyal ve ekonomik sorunlar yüzünden Putin rekor sayıdaki Rus vatandaşı tarafından suçlanıyor. Karşıt görüş ise Putin’in dikkatleri ekonomik sorunlardan uzak tutmak için bir askeri macera aradığını düşünüyor.
DIŞ HABERLER