6 ay boyunca uğradığı işkenceyi anlattığı kitabı nedeniyle ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla yargılanan Ayten Öztürk, hakkında beraat kararı verildi
Ankara’daki gizli bir işkence merkezinde altı ay boyunca işkenceye uğrayan ve gördüğü işkenceyi anlattığı kitabı nedeniyle yargılanan Ayten Öztürk beraat etti. “Faşizmin Gizli İşkencehanelerinde Direniş ve Zafer” adlı kitabı nedeni “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanan Öztürk’ün 2. duruşması İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya kişi kısıtlaması
Duruşmaya, TAYAD’lı Aileler, Direnişler Meclisi üyeleri, Grup Yorum üyeleri, 27. Dönem HDP Milletvekili Musa Piroğlu, İnsan Hakları Derneği üyeleri katıldı. Duruşma, 14 kişi ile sınırlandırılırken, savunma yapan Öztürk, 6 ay boyunca işkence gördüğüne dikkat çekti, yargı tarafından cezalandırılmak istendiğini vurguladı.
Düşüncelerim işkence yaptılar şimdi de ceza isteniyor
Öztürk, “Savcılık, kitabımla ilgili iki tespiti öne çıkararak cezalandırılmamı istedi. Bunlardan ilki tespit 4 diye geçen ve benim işkence altındayken düşündüğüm, hayal ettiğim şeylerden ibaret olan bir anlatım. İşkence altındayken aklımdan geçen düşüncelerden bahsediyorum. Orada bunları söylemedim diye daha çok işkence gördüm. Şimdi söylüyorum diye yargılanıyorum ve cezalandırılmak isteniyorum” dedi.
‘Abimi, ablamı anmak suç mu’
Kitabında abisi ve ablasını anmasını suç olmadığını belirten psikolojik işkenceye uğradığını söyleyerek, “Savcı diyor ki hayır, sen DHKP-C’lileri düşündün. Ne dediğimi ne düşündüğümü benden daha iyi bilme iddiasında. Dünya halklarının asırlardır hak ve özgürlükler mücadelesinde yitirdiği herkes dünya halklarının şehididir. Savcılık bununla yetinmiyor, kitabımda bahsettiğim abim, ablam ve yengem nedeniyle beni cezalandırmak istiyor. Ben çocukluğumu beraber geçirdiğim abimi ve ablamı da örgüt propagandası olur korkusuyla düşünemeyecek miyim? Onlardan bahsetmeyecek miyim?” ifadelerini kullandı.
Yengem diri diri yakıldı
19 Aralık katliamında yengesinin katledildiğini ve kitabında anlattığı için yargılandığını söyleyen Öztürk, “Abimin eşi olan yengem için 19 Aralık’ta çatışmada öldüğünü söylüyorsunuz. Yengemin cenazesini ben göremedim. Çünkü ben de 19 Aralık’ta Ümraniye Hapishanesindeydim. Yanımda insanların katledildiğini, onlarca tutsağın yaralandığını gözlerimle gördüm, yaşadım. yengem de bu katliamda Bayrampaşa Hapishanesinde diri diri yakılan 6 kadından biriydi” dedi.
‘Yakıldı’ demek propaganda sayılıyor
Öztürk, “Savcıya göre diri diri yakılan bir kadın için ‘yakıldı’ demek DHKP-C örgüt üyelerine meşruiyet ve masumiyet kazandırma çabası oluyor. Kim inkar edebilir yengemin yakıldığını? Ailelerimiz 6 kömür topu teslim aldı cenaze yerine. Yengemin bedenini teslim almaya giden annesi teşhis edemedi kızını. Son kalan 2 kömür topunu Seyhan Doğan’ın ailesi ile yengemin ailesi ‘ikisi de bizim kızımızdır birini sen al birini ben alayım’ diyerek teslim aldılar. Bunlar bize yaşatılanlardır” ifadelerini kullandı.
Asıl yargılanması gerekenler işkenceciler
Asıl yargılanması gerekenlerin işkenceciler olduğunu vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti: “Belki o işkencecilerin duyguları, düşünceleri sevdikleri yoktu. Ama benim var. Asıl yargılanması gereken işkenceciler olduğu halde onlar hakkında tek bir soruşturma açılmadı. Ama bana ceza verilmek isteniyor.”
Mahkeme Öztürk’ün beraatına karar verdi. Mahkeme sonrası açıklama yapan Öztürk, yaşadığı işkenceye karşı sonuna kadar mücadele edeceğine dikkat çekti.
İSTANBUL