Minnettarlığını bildirecekti. Tamamlanan Vaux-le-Vicomte şatosunda verilen görkemli parti muhteşemdi. “Gece başladığında Fouquet dünyanın zirvesindeydi, sona erdiğindeyse en dibe batmıştı”. Hikaye ihtişam çağındaki görkemli Fransa’nın taht oyunlarından, aktaran da Robert Greene-Joost Elffers. Voltaire’in sözünü ettiği kişi ise 14.Louis’nin, gösterişli partileri, güzel kadınları ve şiiri seven Maliye Bakanı Nicholas Fouquet. Savurgan bir hayat sürdürdüğü için parayı da sevmek zorunda kalan adam, bu kıymetli niteliklerine, zeki ve kralın gözdesi olmak gibi iki erdemi eklemeyi de unutmamıştı. Başbakan Mazarin öldüğünde onun yerini alacağını ummuştu. Ancak kendi zekasına hakaret ufak tefek birkaç hatası, Fouquet’in bu hevesini kursağında bıraktı. Yakınlarını düş kırıklığına uğratmaktan mutluluk duyan kral da birini atamak yerine Başbakanlık makamını lağvetmeyi uygun gördü. Zamanın gelenekleri ve daha pek çok işaret, Fouquet’nin gözden düştüğüne hükmedilmesine sebep oldu. İşte bu görkemli parti, yitirdiğini geri almak içindi.
Avrupa’nın köklü aileleri ve zamanın en büyük beyinleri La Fontaine ,La Rochefoucauld, Madame de Sêvignê partiye katıldı. Moliêre, gecenin sonunda kendisinin oynayacağı bir oyun yazdı. Parti o akşama özgü yeniliklerin yanı sıra Fransa’da daha önce hiç tadılmamış doğu yemeklerinin sunulduğu zengin bir şölenle başladı. Haşmetli kralın eşsiz ihtişamını vurgulamak üzere Fouquet’nin görevlendirdiği bir orkestra, müziğiyle yemeğe eşlik ediyordu. Yemekten sonra şatonun bahçelerinde gezinti düzenlendi. Vaux-le-Vicomte’nin bahçe düzenlemesi ve fıskiyeleri olağanüstüydü ve daha sonra Versailles için ilham kaynağı olacaktı. Fouquet, geometrik olarak dizilmiş olan çalılar ve çiçek tarhları arasında genç krala şahsen eşlik etti. Bahçedeki kanallara vardıklarında Moliêre’in oyununu takip eden havai fişekleri seyrettiler. Parti geceye iyi uymuştu ve herkes bunun şimdiye kadar görülen en muhteşem olay olduğunda hemfikirdi.
Ertesi gün Fouquet kralın baş silahşoru D’Artagnan tarafından tutuklandı. Üç ay sonra hazineden para çalmaktan yargılandı. Aslında çalmakla suçlandığı şeyin çoğu kralın yararına ve kralın izniyleydi. Ama kral olamayacağına göre, hırsız belliydi, Fouquet suçlu bulundu. Fransa’da Pireneneler’in doruklarındaki en yalıtılmış hapishaneye gönderildi ve hayatının son yirmi yılını bir hücrede geçirdi. Kral demek, tüm dikkatlerin merkezi olmak demektir. Kralın ismi 14.Louis olunca bu daha fazla böyledir. Gösterişte ve cömertlikte, şölende ve övgüde hiç kimse tarafından geçilmemeliydi, özellikle de gözden düşmüş bir bakanı tarafından. Fouquet bir hücrede çürürken kral, pintiliği ve Paris’teki en sıkıcı partileri vermekle ünlü olan Jean Baptiste Colbert’i maliye bakanı olarak atadı. Colbert, hazineden çıkan her kuruşun doğrudan Louis’nin eline gitmesini sağladı. Bu parayla Louis, Fouquet’inkinden bile daha görkemli bir saray olan ünlü Versailles sarayını yaptırdı. Aynı mimarları, dekoratörleri ve bahçe tasarımcılarını kullandı. Saray tamamlandığında kral Versailles’da Fouquet’nin özgürlüğüne mal olandan daha gösterişli partiler verdi.
İktidar ilişkileri, tehlikeli ilişkiler. Ne olduğun değil ne olacağın düşündürmeli. Ama iktidar zaten düşüncenin yerini hırsın aldığı bir düşüncesizlik hali. Bir gösteriyi sadakat ve bağlılık diye sunarken soluğu zeki Fouquet gibi bir hücrede alma trajedisi. Konukların lütfettiği her takdir dolu gülümseme, bakanın değerini artırırken kralın gurunu kırabilir. Ertesi gün de o gülümsemenin yerini alan zaten tiksinti ve küçümseme olur. İktidar ilişkilerinde acımasızlık ve riyakarlık aslında söylendiğinin aksine aşağıya doğru inildikçe katlanarak artar. Politika sıradan gündelik hayata inip en doğal insani ilişkilere sızdığında, iki kişiden biri Kral Louis ise öteki de muhakkak Bakan Fouquet’dir artık. Sonrası, herkesin o büyük sırrı kavradığı andır: “Politika, büyük ve cafcaflı konuşmak, küçücük işler yapmaktır”. Olmadığı şey olduğuna insanları ikna eden de o andan itibaren büyük politikacı. Günümüzde herkesin biraz yaptığı ve olduğu şey.