Hiç olmadık bir olay yaşandı; CIA ve MI6 başkanları buluşarak dünya üzerine değerlendirmeler yaptılar. Neden siyasilerin işini gizli servis şefleri üstlendi? Dünyayı korkutmak için! Artık siyasilerin açıklamaları yeterince ciddiye alınmıyor. Gizli servis dehlizlerinden yükselen sesler dünyayı siyasilerden fazla etkileyebilir: “Dünya tehdit altındadır, bu tehdidi sona erdirmek ancak Rusya’nın yenilgisiyle mümkündür. Bunun için uzun menzilli füzelerin Rusya içlerini hedef almasına izin verilmelidir.” Uzun zamandır “kolektif Batı” içinde tartışılan bu konu özellikle İngiltere’nin ısrarıyla artık bir karar aşamasına gelmiş durumdadır.
Putin bunun Rusya ve NATO savaşı anlamına geleceğini ve sadece açıklamalarla yetinmeyeceklerini ilan etti. Bu füzelerin hedeflerine ulaşmasının ancak uydu bağlantılarının kurulması ve NATO’da görevli uzman askerlerin katılımıyla mümkün olması savaşın boyutlarını büyüteceği açıktır.
Ukrayna’nın Kursk’a saldırısından sonra füze tartışmalarının hızlanması rastlantı değildir. Rusya beklenmedik bir taktik izleyerek, Kursk saldırısını bir kenara bırakarak Donbas bölgesinde ilerlemeye devam etti. Tam Kursk’a dönmek üzereyken füze tartışmaları hızlandı. Ruslar için evlerinde füzelerle vurulmaları elbette bir şok etkisi yaratacaktır. Yaratılacak bu korku ile Rusya’da bir türlü gerçekleşmeyen “portakal devrimleri” yolundan parçalanmanın yolu mu açılacaktır? 1990’lı yıllarda batı bütün gücüyle bunu denedi. Ama olmadı. Üstelik ABD, Irak ve Afganistan’ın işgaliyle uğraşırken kendine büyük rakipler yarattı.
Füze kışkırtması yakın geçmiş hatırlanırsa Rusya için varoluşsal bir anlam taşımaktadır. “Kolektif Batı” için ise yarım kalan paylaşıma devam etmek anlamına gelir. Ancak son yirmi yıldır köprülerin altından çok sular aktı. Füze savaşları kışkırtmasının eşiğinde Batı’nın durumu nedir? ABD’nin keyfinin yerinde olduğunu söylemek hatalı olmaz. Neoliberalizmin tıkanması ve büyük rakiplerle yüz yüze gelmesiyle kendi aleyhine ortaya çıkan dengeyi bozmak zorundaydı. Ukrayna Rusya savaşıyla bu yolda ilk önemli adımı atmayı başarabildi. ABD borsası canlandı, finans dünyası tıkanmadan sonra yeniden canlı günlere girdi. Öte yandan Rusya ile Avrupa’nın enerji bağlantısını kopararak Avrupa’nın enerji tedarikçisi haline geldi. Bunlara silah sanayisindeki gelişmeleri de ilave ettiğimizde Washington’un keyfi yerinde olmalıdır.
Avrupa’ya gelince tablo tam tersinedir. İngiltere AB’den çıkış günlerinden beri bitmeyen bir kriz içindedir. Bir türlü siyasi istikrar kurulamadı. Ekonomi ayağa kalkamıyor. En son sağlık sistemi çöküşün eşiğinde. Almanya’da pahalılık artıyor; 21 bin işletme iflas etti. Bütün bu gelişmelerin sonucu kendini en açık biçimde AfD’nin güçlenmesinde gösterdi. Fransa da yoğun bir siyasal kriz içinde. Neredeyse Le Pen iktidar olacaktı.
Bunların yanında Avrupa ülkeleri rekabet gücünü hızla kaybediyorlar. AB Mario Draghi’yi Avrupa’nın rekabet gücünü belirlemesi için görevlendirdi. Yeniden bir rekabet gücü kazanabilmek için Avrupa sanayisine 800 milyar dolar yatırım gerektiği raporun en çarpıcı sonucudur. Oysa Avrupa ABD’nin tuzağında Ukrayna’ya silah yardımı peşinde koşmaktan artık yorgunluk işaretleri veriyor. Milyarlar savaşa akarken, Avrupa hem savaşı hem de rekabet gücünü kaybediyor.
Yine son aylarda Avrupa ülkeleri hep birlikte sınırları göçe karşı kapatmak için yeni tedbirler almakla uğraşıyor.
Bu kadar sorunun ortasında bunların itirafı gibi Alman Başbakanı Olaf Scholz barış görüşmelerine Rusya’nın da katılımıyla yeniden başlanmasını önerdi. “Rusya’nın katılımı” önerisi savaşın durumu ve Almanya’nın sıkışmışlığıyla ilgili önemli bir işarettir.
Bu tablonun ortasında İngiltere tarihsel rolü gereği uzun menzilli füze önerisiyle genel olarak Avrupa aleyhine olan gidişatın yönünü değiştirme çabasındadır. Üstelik bu önerinin gücünü arttırmak için gizli servis şeflerini dehlizlerinden çıkarıp, korku salan açıklamalar yaptırmıştır.
Yakın gelecekte füze sorunu pratik bir sonuca ulaşacaktır. Bazı haberlere göre ABD ve İngiltere’de karar alınmış, uygun bir zamanda açıklama yapılacaktır. Gerçekleşirse dünya bu provokasyondan sonra nereye gider?
Uzun menzilli füzelerle Rusya’yı yıkmak elbette mümkün değildir. Savaşın bu aşamasının Rusya halkları üzerindeki etkisinin nasıl olacağını kestirmek zor, ancak Anglo Saksonların beklentisi Rusya içinde moral çöküntüler yaratmaktır. Olursa buradan ilerlenebilir. Bu stratejinin başarı kazanması çok zor görünüyor. Batı dünyasının büyüsü çoktandır bozuldu. Ukrayna savaşının gösterdiği, dünya Körfez savaşında olduğu gibi ABD’nin arkasında hizalanmadı.
Dünya büyük güç değişimlerinin eşiğinde. Bu aynı zamanda insanlığın kaçınılmaz olarak uçurumun kenarında yürümekten kaçınamayacağını gösteriyor.