Hegemonik zihniyet ve merkezlerin siyaseti kirli, yalancı, düşürücü ve hakikat düşmanıdır. Ayrıştırır, karşıtlaştırır, çatıştırır, kötülük ve zulüm üretir. Sürekli saldırı halindedir. Toplumu, onun ahlaki değerlerini çözerek, çürüterek teslim almaya çalışır. Bu şekilde iradesizleştirerek alabildiğine tahakküme, talan edilmeye açık ve bir kaos haline mahkûm edilmiş kalabalıklar durumuna indirger.
Ezilen toplumsal kesimlerin bilinçli, örgütlü ve iradi bir direnişi yoksa herhangi bir demokratik hak ya da kazanımdan söz etmek mümkün olamaz. Böyle durumlarda sömürü ve talan, onun dolaysız aracı olan faşizm hiçbir sınır tanımaz. Hâkim sınıfların iktidar odakları, klikleri başat güç olmak için kendi aralarında da çelişki ve çatışma halindedirler. Mazlumlar ise iktidar kliklerinin toplumsal tabanı ve bu çatışmanın nesnesi durumuna düşmemek, kendi üçüncü yolunu yaratarak hak temelli bir mücadele içine girmek zorundadırlar.
Hali hazırda Türkiye ve Kürdistan’da yaşanmakta olan durum da budur.
Sistem partilerinin kirli siyaseti, yarattığı çözülme ve çürüme hali geniş toplumsal kesimleri sarmış durumdadır. Bu siyaset ve tahakküm biçimi, sistem partileri ve etki altına aldıkları kitleler açısından adeta bir ideolojisizlik hali ve çeteleşmeyle sonuçlanmıştır. Sistem içi siyaset yapanların tek motivasyonu ne pahasına olursa olsun ele geçirme, talan ve gasptan daha fazla pay kapma biçimindedir. 31 Mart seçimleri süreciyle partiler içinde yaşanan kamplaşmalar, çatışma ve istifalar, tereddütsüz ve hiçbir ahlaki kaygı duymadan gerçekleştirilen siyasal adres değişiklikleri bu gerçeği daha görünür kılmaktadır.
Hak temelli mücadele ve siyaset biçimleriyse ilkeli ve ahlaki bir zemin üzerinde, ağır bedeller pahasına yürütülmektedir. Ve tüm ezilen toplumsal kesimlerle birlikte Alevi halkların da durması, güç katması gereken yol burasıdır. Barıştıran, rızalaştıran, toplumsal var oluş mücadelemizde birlikte yürüyebileceğimiz yegâne adres ise mazlumların buluştuğu, ilkeli ve hak temelli mücadele verdiği DEM Partidir. Tek tipçi İttihatçı Yeşil ve Beyaz faşizmin iktidar klikleri, görünür oldukları partileri, Alevi halklara ve tüm süreklerine sadece yok oluşu dayatmakta, sadece efendini seç, düşkünleş ve yok oluşa boyun eğ demektedirler.
DEM parti diyoruz, çünkü Yolumuzu, Yolumuz üzerinde var ettiğimiz toplumsal gerçekliğimizi özgün örgütlülük ve temsiliyetimizle kabul eden, ötekileştirilenlerin, ezilenlerin buluşarak, ortaklaşarak, yoldaşlaşarak var ettiği tek adrestir. Raa/Reya Heq-Alevilik bir Rıza Yolu’dur, bu Yolun talipleri gasp ve talan yarışına katılıp düşkünleşemez.
Demokratik birlik ve mücadelenin yükseltilemediği koşullarda ne Yolumuzu ne de toplumsal varlığımızı yaşatma şansımız yoktur. Tahakküme, talan ve gaspa, nerden gelirde gelsin her türlü nefsani fiile karşıyız fakat ne inançları ne de etnik kökenleri nedeniyle hiçbir halka karşı hasmane bir tutum içinde değiliz. İnsanlık ağacının hiçbir dalı, hiçbir yaprağı fazlalık değildir, Yolumuz cümlesini Hak hakikati olarak bilir, tanır, cümlesinin rızalı-ikrarlı birliğini öngörür. Yolumuz ve toplumsal varlığımız bir şiddet sarmalıyla tüketilmek istenmektedir. İtiraz ve direniş haktır. Ve bu direnişi zalimlere tabi olarak değil, her canımızın bileceği üzere sadece cümle mazlumlarla buluşarak gerçekleştirebiliriz.
Tahakkümün tek amacı her türlü hak gaspıdır ve tahakküm üzerine kurulu her siyaset biçimi rızasız yolun kendini gerçekleştirme biçimidir. Zalimin talim ettiği yola minnet eylenmez. Siyasal duruşumuz, mücadelemiz hak ve hakikat çizgisi üzerine kurulu olmak zorundadır.
Ve Dersim… Aşkımızın, ikrarımızın adı, Jiyar u Diyarlarımızın, Ocaklarımızın mekânı.. Kesintisiz bir kuşatma ve şiddet sarmalıyla tüketilmek istenen yaralı yurdumuz… İkrarsız ve dönek hainler eliyle bir kez daha sırtından hançerlenmek istenmekte. Dersim’i yok etmeye yeminli ve halkımıza karşı her türlü insanlık suçunu işleyen, işlemekte ısrar eden sistemi kılıktan kılığa girerek pazarlamaya çalışan zamanın kelle avcılarına 31 Mart’ta da fırsat vermemek değerlerine bağlı her Dersimlinin görevidir.
Aşk ile