İnsanın içinden yazmak gelmiyor. Son olarak “sansür yasası”nın Meclis’ten geçmesi ve muhalefetin yine çaresiz kalması insanı “Batsın bu dünya!” duygusuna getiriyor. Bu durumda insan ne yazabilir ki? Kanunu getiren iktidar. Çoğunluğu olduğu için de geçiren de iktidar. Geçmesi sırasında üç beş gösteri yaparak “Bakın biz bu yasaya karşıyız haa!” diyen de muhalefet. Şimdi böyle bir yasama süreci olur mu? Efendim bu tasarı “Plan Bütçe’den geçti. Orada tartışıldı”. Bir zamanlar üyesi olduğum bu komisyonda da tasarıların nasıl geçtiğini bilen biri olarak ben söyleyeyim. Tıpkı Genel Kurul’da geçtiği gibi geçmiştir. Eller havaya! Hooop! Geçtiii!
Bu yasayla ilgili yaşanan süreç belki yüzlerce defa benzer bir şekilde yaşandı. Ama muhalefet güçleri bu süreci değiştirebilmek için hiçbir şey yapmadı, yapamadı. Gelen bütün torba yasalar çoğunluğun oylarıyla, yani AKP+MHP oylarıyla yasalaştı. Bir virgülüne dahi dokunulmadan.
O zaman soru şu: Dört senedir bu süreç böyle yaşandığına göre muhalefet nasıl oldu da bu sürece hiçbir çözüm bulamadı? Cevabı hemen vereyim. Meclis’te temsil edilen partiler arasında bu konuda hiçbir görüşme dahi olmadı. Hadi diyelim ben Genel Kurul’da neler olduğunu tam olarak bilemem. Orada belki olmuştur. Peki. Ama Komisyon’da olmadığından eminim. Olsaydı bunu bilirdim.
İşte muhalefet güçlerinin de hali pür melali bu. Efendim şimdi 6’lı masada çalışmalar yapıyorlarmış da ortak bir vizyon üreteceklermiş de… Masal bu. Daha dün Meclis’in açılışında, (geçen yıl da olduğu gibi) Erdoğan Meclis’e geldiğinde onu ayakta karşılayan İYİP’le hangi ortak vizyon üretilecekmiş ben anlamadım? Yahu 6’lı masada bu konuşulmaz mı? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında atıp tutacaksınız ama bu sistemin başındaki şahsı da onaylayacaksınız, geldiğinde ayağa kalkacaksınız. Madem “ortak vizyon” altında seçimlere gireceklermiş, daha bu konuda bir uzlaşma üretmek akıllarına gelmedi mi?
Bırakın bunları! 6’lı masada neden bir arada oldukları konusunda bile açık seçik konuşulduğunu ben sanmıyorum. Kaldı ki, Akşener’in söylemleriyle iktidara gelseler bile bugünü dahi aratmayacaklarını kim söyleyebilir ki?
HDP’nin politikasını da anlamak zor. “Üçüncü Yol” dedik ama Üçüncü Yol olmak iki ittifakın arasında kalıp bir şey yapmamak değildir. Tabii yalnızca iktidarı eleştirip 6’lı masaya bir şey söylememek de değildir. Eğer, İYİP’in söyledikleri ve yaptıklarıyla ilgili bir uzlaşma üretmenin zor olduğu kanaatine varılmışsa, İYİP’e karşı sert eleştirel bir tutum almak doğrudur. Benzer bir tavır da CHP için de geçerli olmalı. Öyle “25 kuruşa simit olmaz!”. Eğer bu rejimi değiştirmek istiyorlarsa Kürtlerin taleplerini de konuşacaklar. Onlara öyle “enerji panellerinden” değil, kimlik haklarından söz edecekler. Yapmaları gerekenler bunlar.
Üçüncü Yol bence böyle bir yol olmalı. Çünkü açıktır ki bu seçimler bir son olmayacak. AKP+MHP’nin darmadağın ettiği devlet kurumlarını yeniden yapılandırmaktan tutun, yeniden erken seçimlere gebe yeni bir sürece kadar bizi birçok belirsizlik bekliyor. O nedenle de HDP muhalefeti biraz da önümüzdeki dönemi düşünerek davranmalı. Eylem eylem diye kadrolarını fazladan yormamalı. Topluma, gerçekten toplumun bütün mağdurlarının sesi olduğunu anlatmalı.
Ben eminim onları dinleyenler var.