Bir sistem olarak üçüncü yol kavramını geliştiren, buna derinlik kazandıran PKK Lideri Abdullah Öcalan olmuştur. Nitekim İmralı’dan gelen ve Kürtler ile HDP dışında kimsenin olgunun güncel politik gelişmeler ötesindeki anlamını pek anlamadığı mektupla birlikte siyasi gündeme girmiş oldu. HDP de esas olarak Türkiye ve Kürdistan devrimci ve demokratik mücadelesinin üçüncü yol olarak gelişen yüz yıllık tarihsel birikiminin Türkiye ve Kürdistan başta olmak üzere Ortadoğu halklarının güncel sorunlarına çözüm bulmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Bundan dolayıdır ki İmralı’dan gelen Üçüncü Yol mesajını çok kritik, çok hassas bir seçim aralığında olunduğu bir süreçte özünü anlama gayretinde olmuş ve hata yapmadan bu süreci başarıyla tamamlamıştır. Anlaşılan o ki devletin tüm baskı, siyasi operasyonlarla kırpma ve zayıflatma siyasetine rağmen HDP zihniyet olarak, siyasal bilinç ve birikim olarak gerilememiş, aksine gelişme sağlamıştır. Çünkü HDP’nin öncülük ettiği demokratik mücadele sonuç vermiş, kendisini diri tuttuğu gibi Türkiye’nin demokratik yoldan gelişimini sağlamış, AKP’nin MHP’ye daha fazla eklemlenerek Türkiye’yi tümüyle faşizme bulamasına engel olmuştur. Türkiye’yi, Türkiye’nin tüm kurumlarını kurtaran HDP, onun üçüncü yol çizgisi olmuştur.
Aslında AKP’yi de kurtaran, CHP’yi de kurtaran HDP’nin çizgisi, onun özellikle bu süreçte izlediği siyaset, geliştirdiği taktikler olmuştur. Yoksa tümüyle faşizme gömülme bu kurumlar için kaçınılmaz olurdu. İşte AKP içerisinde ve dışında, çevresinde tartışmaların başlayıp derinlik kazanması, izlenen yol ve uygulanan yöntemler bakımından bir muhakeme sürecinin başlamış olması bunun sonucudur. Ancak bunlar, AKP ve CHP içerisinde ve dışındakiler Türkiye’nin temel meselelerini çözemezler. Zaten Türkiye ve onun kurumları tümüyle faşizmin zihniyetinin dışına çıkmış değildir. Kürt sorununun çözülmemiş olması ve hala bastırma zihniyetiyle Kürtlere yaklaşılıyor olması bunun en somut ispatıdır. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu siyaset HDP’de biçim kazanmış siyasettir. Dolayısıyla Türkiye’nin temel meselelerini HDP çözebilir. Zaten Üçüncü Yol çizgisinin geliştireceği siyaset de otoriter zihniyetin alternatifi olmayı başararak Türkiye’nin tümüyle demokratikleşmesini sağlamaktır.
HDP ve üçüncü yol çizgisi Türkiye’nin tarihsel gelişimindeki demokratikleşme geleneğinin günümüzdeki yeni mücadele biçimi ve yöntemlerini ifade etmektedir. Sağdan ve soldan HDP’yi tümüyle Kürt dışı ve Kürt gören anlayışlar gerçeği yansıtmamaktadır. HDP Kürtlerin ve diğer herkesin partisi olarak kuruldu ve bu şekil olmaya devam etmelidir. Her şeyden önce HDP halkların partisidir ve halkçı bir partidir. Sorunlara yaklaşımı iktidar ve devletçi yöntem ve zihniyetle değil demokratik zihniyet ve toplumsal tartışma ve uzlaşı kültürü çerçevesindedir. Ne sol adına yapılan eleştiriler ne de milliyetçilik adına geliştirilen dar yaklaşımlar HDP kimliğini ifade edemez. Özellikle sol adına yapılan kimi yaklaşımların HDP’nin Türkiye’nin demokratikleşmesinde son önemde açığa çıktığı gibi yüklediği ve yerine getirdiği misyon karşısında bir daha gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır. Üçüncü Yol çizgisini en somut ifade eden Türkiye sosyalist önderleri olmuştur. Bunun anlaşılmayacak bir yanı da yoktur zaten. Sosyalist mücadelelerin halkların, ezilenlerin birliğiyle gelişebileceği daha işin başlangıcında dile getirilmiştir. Bunun yeterince sağlanmadığı ve öznel hatalardan öte bir gerekçesinin olmayacağı kabul edilecekse, hepimizin tutumumuzu, konumumuzu gözden geçirmemizin kaçınılmazlığı da görülmek durumundadır.
Seçimlerde HDP’nin faşizmin gelişmesini engellemek açısından muhalefetin bazı adaylarını desteklemesi bir taktikti ve başarılıydı. Sonuçları olumlu olmuştur. HDP bunu bilinçli yapmıştır ve bazı kesimlerin dile getirdiği gibi HDP’nin çizgisinden uzaklaşmasını, hele İmralı ile çelişmesini ifade etmez. İmralı’dan gelen mesaj ile HDP’nin son süreçte geliştirdiği siyaset birbirini tamamlar niteliktedir. İmralı’dan gelen mesajın özü HDP’nin tüm çalışmalarını Üçüncü Yol çizgisi bilinciyle yapması gerektiğine ilişkindi ve bu, HDP’nin kuruluş felsefesi ve siyasi çizgisi için hayati bir hususu ifade etmektedir. Zaten HDP de Üçüncü Yol çizgisi adına böyle bir siyaseti izlediğini beyan etmiştir ve uyum işte buradadır. Fakat artık İstanbul seçimlerinin bitimiyle yeni bir süreç başlamıştır ve bundan sonra da doğru siyaset geliştirmek önemlidir. Peki, bundan sonra HDP nasıl bir siyaset ve taktik izlemelidir? Bir önceki dönemde iki çizgi arasındaki iktidar mücadelesinden faşizmin zayıflaması adına muhalefeti destekleyen HDP’nin bundan sonraki süreçte de faşizmin zayıflaması için mücadele ve taktik politika içerisinde olması gerekiyor. Ancak koşullar bu sefer HDP’nin kendi kimliğini ve çizgisini doğrudan ortaya koyarak, toplumsal örgütlülüğü geliştirerek toplumsal inşayı gerçekleştirmesi ve bu güçle demokratik müzakerenin merkezi haline gelmesini salık vermektedir. HDP Türkiye için ve Kürtler için çok şey ifade etmektedir ve izleyeceği, geliştireceği siyaset önemli olmaktadır.