Ayten, Zehra, Medya neden eylem yaptı, bu eylemlerinin amaçları neydi sorusunu toplum olarak ne kadar soruyor ve cevaplarını arama ihtiyacı duyuyoyoruz. Her üç kadın da genç ama ömürlerinde büyük idealleri olan, büyük yürekli ve büyük düşüncelere sahiptiler. Çok olmayan ömürlerinin çoğunluğunu zindanda geçiren yaşama, özgürlüğe sevdalı üç genç kadın bir toplumun öncüleri, ışıkları oldular. Faşizmin tüm karanlığını Newroz ateşiyle aydınlatarak bizlere mücadele etmemiz gerektiğini gösterdiler.
7 bin özgürlük tutsağının eylemeleri her geçen büyümekte, bu eylemlerin meşalesi olan Zülküf ve Uğurların ışıklarına ışık oldular. Üç genç kadının geliştirdikleri eylemlerini sadece duygusal tepkilerle değerlendirmek öncelikle bu kadınlara saygısızlık ve anlamamak olur. Ancak merak edilen bir önemli konu ise her gün kadın hakları, özgürlük için mücadele eden, faşizmi teşhir eden dünya kadar olayı toplumla paylaşan Türkiyeli kadınların bu üç kadının eylemleri karşısındaki sessizlikleridir.
Bu sessizliğin nedeni bu kadınların Kürt olması mı, bu kadınların özgürlük için kendilerini feda etmeleri mi, ya da Türkiye’deki faşizmi en yalın ve net bir biçimde açığa çıkarması mı? Ayten, Zehra ve Medya’nın cenazelerinin aileleri tarafından gömülmesine izin vermeyen, taziyelerine saldıran, engel koyan bir iktidar karşısında sessiz kalmak özgürlük için mücadele etmek, kadın haklarını savunmayı ve faşizmi teşhir etmeyi gerçekçi kılmaz.
Bilinmelidir ki bu üç kadın sadece Kürt kadınları, Kürt toplumu için değil tüm kadınlar ve tüm toplumun özgürlüğü ve faşizmden kurutuluşu için kendilerini feda etti. Bu feda edişi olabildiğince adlileştiren ya da yokmuş gibi yaklaşmak, onları anlamaya çalışmamak faşizme hizmet anlamına gelmektedir.
Üç kadın faşizmin en derin ve karanlık yüzünü gösterdiği zindanlarda özgürlük için nefes oldular. Ancak Türkiyeli kadınların ve toplumun bu karanlığa karşı nefes olan, ışık olan kadınların kendilerini feda edişlerine gözlerini, kulaklarını ve dillerini kapatmaları nereye kadar sürecek? Bu özgürlük ve demokrasinin özünü oluşturan kadınların mücadelelerine karşı faşizmin karanlığını tercih etmek, kabullenmek anlamına gelmektedir. Sessiz kalmak, görmemek, duymamak kabullenmek, tercih etmektir
. Üç genç kadın tecridin kalkması için kendilerini feda etti. Tecrit bir halkın, kadınların, Türkiye’nin, yani demokrasi ve özgürlüğün faşizm tarafından gasp edilmesidir, karanlığa gömülmeye çalışılmasıdır. Üç genç kadın aydınlık, özgürlük ve demokrasi için her birimizin geleceği için genç ama büyük olan yürek ve düşünceleriyle nefes oldular, ışık oldular. Her kadın, her insan Ayten, Zehra, Medya’nın neden eylem yaptığını, bu eylemlerinin amaçlarının ne olduğu sorusunu sormalıdır. Bu soru onların eylemlerine saygı, onların ideallerini sahiplenme, özgürlük ve demokrasi için mücadele ve direnişi geliştirecektir.