Tuzla İçmeler Köprüsü’nde modern köle pazarında mülteciler ve çocuk işçiler günlük işlerde çalışmak için akşama kadar bekliyor, birbirleriyle yarışıyor
Tuzla’daki İçmeler Köprüsü’nün hemen yanı başındaki yer, adeta bir “modern köle” pazarı. Her sabah 06.00 gibi kalkıp “İşçiler Durağı” olarak anılan bu yere gelen yüzlerce kişi, günlük işlerde çalışma umuduyla sabahtan akşama kadar güneşin altında bekliyor. Genellikle hamallık, inşaat, tersane ve deri işçiliği gibi işlere götürülenlerin aldıkları yevmiye, gittikleri işlere göre değişse de ortalama 80 TL civarı oluyor.
Kibar Feyzo’yu andırıyor
MA’dan Erdoğan Alayumat ve Naci Kaya’nın aktarımına göre Kibar Feyzo filminde bir pikapla yanaşan işverenin işçileri tek tek seçme sahnesi, “İşçiler Durağı”nda her gün defalarca tekrarlanıyor. Bir araç yaklaştığında bütün işçiler bu arabaya doğru koşuyor. Genelde gidilecek işler ağır olduğundan işverenler, tıpkı filmdeki gibi tercihlerini kaslı kişilerden yana kullanıyor. Filmin bu sahnesinde işverenin sarf ettiği “Sen gel, sen gelme” repliğini hatırlatıp, yaşadıkları benzerlikten rahatsız olsalar da, burada bekleyenlerin iyi bildikleri bir diğer şey, yaşamlarını idame etmek için her gün mecburen bu köle pazarına gelmek zorunda oldukları.
Çocuk işçiler
Yazın sıcağa, kışın ise soğuğa rağmen gün boyu durakta bekleyenler, çoğu gün iş bulamadan geri evlerinin yolunu tutuyor. Bazen 15 günde bir gün ancak çalışabildiklerini anlatan işçiler, “Yanarız yanarız bu duruma yanarız” diyerek, çalışmadan geçirdikleri bugünlere sitem ediyor. Çoğunluğu Urfalı olan işçiler arasında henüz çocuk yaşta olanlar da var. Yaşları küçük yükleri büyük olan çocuklar, ağır ve zor fark etmeksizin iş bulma umuduyla her gün “İşçiler Durağı”na geliyor.
İş kazaları ve mecburiyet
Durakta bekleyenler arasında bulunan İsa Aslan, daha 19 yaşında. Geçim sıkıntısı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalarak 5 yıldır burada günlük işlerde çalışmak için beklediğini anlatan İsa, istinasız her gün 12 saat boyunca durakta iş bulma umuduyla beklediğini dile getiriyor. Küçük yaşına rağmen hamallık, inşaat, tersane, deri işçiliği gibi zor işlerde çalışmak zorunda kaldığını ifade den Aslan, defalarca iş kazası da geçirmiş. Vücudunun birçok yerinde geçirdiği iş kazaları sonucunda kemik kırıklarının olduğunu söyleyen Aslan, içerisinde bulundukları koşulları ve işverenlerin kendilerine yönelik yaklaşımları için “rezillik” dese de, devamında dilinden dökülen bir “ama” ile boğazı düğümlenip susuyor.
16 yaşında köle pazarında
Durakta bekleyenler arasında bulunan H.M. ise daha 16 yaşında. Görüntü ve fotoğraf vermek istemese de konuşmak isteyen H.M., bir yıldır her gün burada iş beklediğini söylüyor. O da tıpkı İsa gibi koşullarını “insanlık dışı” bulsa da “Ama mecburuz” diye ekliyor.
Güce göre seçilmek
Urfa’dan iş bulmak için İstanbul’a gelen bir çocuk babası Ömer Hızlı (28), henüz iki yaşındaki çocuğunu yılda ancak 2-3 defa görebilmesinden yakınıyor. Her sabah bir umut buraya gelip beklediğini fakat son 15 gündür sadece bir kere işe gidebildiğini belirten Hızlı, yine astım, bel fıtığı gibi hastalıkları olmasına rağmen iş bulamadığından dolayı mecburen ağır işlerde çalışmak zorunda olduğunu dile getiriyor. Hızlı, “Burada bildiğiniz köleyiz. İşveren geldi mi durakta bekleyen bütün işçiler arabaya koşuyor. İşverende bize ‘Sen gel, sen gelme’ söylemleriyle bizi köle gibi seçiyor” diyerek, her gün yaşadıkları tabloyu gözler önüne seriyor.
İnsanlık onuruna yakışmıyor
Ahmet Karayıl, yine Urfa Eyyübiye ilçesinden iş bulma umuduyla İstanbul’un yolunu tutanlardan biri. Eyyübiye Belediyesi’ne başvurduğunu ama işe alınmadığı belirten Karayıl, bir yandan sorunlarını anlatırken diğer yandan da kameranın gerisindekilere, “Burada insanlık onuruna yakışmayan yaşam koşullarında yaşıyorum. İçiniz rahat mı? Bizlere reva gördüğünüz bu durumdan memnun musunuz?” sorularını yöneltiyor.
İsmail Altay ise, yaşadıkları koşulları Urfa Büyükşehir Belediyesi ve kentin milletvekillerini sorumlu tutuyor. Bütün çabasına rağmen memleketi Urfa’da “kayırmacılık” yüzünden iş bulamadığını ifade eden Altay, “Meclis’te ve belediyede akrabası olanlar direkt işe gidiyor. Bu kabul edilir mi? Burada yapılmayan insanlık dışı işleri yapıyoruz. Burası insan pazarı. İşveren geliyor, ‘Ben seni beğenmedim ötekisi gelsin’ diyor. Bizlere hayvan muamelesi yapılıyor” diyor.
Adaletsizlik
Durakta bekleyen Yusuf Taşçın da 4 çocuk babası. Yapacak başka işler arasa da iş bulamadığını söyleyen Taşçın, en son 12 Haziran’da günlük bir işe gitmiş. O gün yaptığı işi “Ne yaptım biliyor musunuz? Söylemesi ayıp, ekmek parası için kanalizasyon pisliğinin içine girdim. O pisliği temizleyip geldim” sözleriyle dile getiren Taşkın, torpil ve adaletsizlikten dolayı memleketlerinden uzakta süründüklerini söylüyor.
HABER MERKEZİ