Aksaray’da doğalgaz depolama tesisi ile birlikte tuzlu suyun mera alanlarına döküleceğini belirten üreticiler, tuzlu suyun mera alanlarını kurutacağını ve hayvancılığı yok edeceğini belirtirken sorun bununla da sınırlı değil
Yusuf Gürsucu
Tuz Gölü 1. derece doğal sit alanı olmasına karşın, ‘Doğalgaz depolama’ alanına dönüştürülme süreci genişleyerek devam ediyor. ‘Doğal Gaz Depolama Genişletme Projesi’ son olarak Aksaray’a kadar genişledi. Aksaray’da yeraltı doğalgaz depolama alanı olarak belirlenen Sultanhanı ilçesi meralık alanının bu tesisin yaratacağı kirlilik nedeniyle doğal özelliği yok olacak. Doğalgaz depolama tesisi çalışmaları nedeniyle yer altından çekilecek ağır metallerle dolu olan tuzlu suyun mera alanlarına dökülecek olması nedeniyle üreticiler mera alanlarının kuruyacağını ve hayvancılığı yok edeceğini belirtiyorlar.
Mera yok edilecek
Nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağladığı Aksaray’ın Sultanhanı ilçesi doğalgaz depolama tesisi çalışmaları kapsamında tuzlu suyun boşaltılması için seçilen Eskil bölgesinde belirlenen yeşillik alanda tuzlu su boşaltılması için kanal çalışmaları hızla sürüyor. Hayvan üreticisi Cuma İnanç İHA’ya verdiği demeçte, tuzlu suyun bu bölgeye dökülmesi halinde hayvancılığı kesinlikle bitireceğini belirterek, “Gördüğünüz gibi BOTAŞ hattımız yapılıyor. Sultanhanı ilçemizde yer altı doğalgaz depolama hattının çalışması var. İlk projesi yaklaşık 3-5 yıl önce buradan geçti. Bunun sonrasında tekrar gördüğümüz gibi ikinci proje geldi. Hayvanlarımızın otlak alanını bitirecek. Doğadaki bu yeşilliği, yaşayan canlıları bitirecek. Burada dökülecek olan su tamamen zehir gibi tuzlu ve kimyasal atıklarla beraber bu gördüğünüz yeşil alanları bitirecek. Burası bu suyla tamamen yok olacak” dedi.
Geçim kaynağımızı ve bizi bitirecek
Üretici Hacı Vurgun ise “Bu doğaya tuzlu su akacağı için bizim geçim kaynağımız olan hayvanlarımız ve biz bitiyoruz” ifadelerini kullandı. Üreticilerden Gökhan Gökoğlu da “Bu alan bizim koyunlarımızın otlak alanı. Bu tuzlu su aktığı zaman bizim buradaki otlak alanımız bitecek. Bu tuzlu suyun buraya akmasının hiçbir faydası olmayacak” şeklinde konuştu. Üretici Oğuz Gökoğlu ise “Bizim köyümüzün yüzde 90’ı hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Buralara tuzlu su döküldüğü zaman hayvancılık, yaşamımız ve geçim kaynağımız tamamen sıkıntıya girer” diye belirtti.
5.4 milyar metreküp alan!
Aksaray’ın Sultanhanı ilçesinde kurulan tesis için, geçtiğimiz temmuz ayı sonunda ‘Genişletme Alanı Temel Atma Töreni’ düzenlenmiş ve törene Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez katılmıştı. Temel atma töreni sırasında bölge çiftçileri olumsuz etkileneceklerini yüksek sesle belirtmişlerdi. Törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Genişletme Projesi’nin dünyada yapımı devam eden en büyük depolama projesi olduğunu belirterek, “Tamamlandığında inşallah 5.4 milyar metreküp toplam kapasiteyle tuz yapılarında oluşturulan dünyanın en büyük depolama tesisine kavuşmuş olacağız” dedi.
71 adet endemik bitki belirlenmiş
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum 7 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Tuz Gölü Havzası’nda bugüne kadar yaptığımız bilimsel araştırmalar neticesinde dünyada eşi olmayan 71 farklı endemik bitki türü tespit ettik. Ayrıca Tuz Gölü Havzası’ndaki 226 bitki türünün 8’i yeni keşfedilen bitki türleri arasında yerini aldı. Dünyanın en tuzlu göllerinden biri olan ve Türkiye’nin tuz üretimini büyük ölçüde ihtiva eden gölün zengin bitki örtüsünün yanı sıra 17 takım, 34 familyaya ait toplam 101 kuş türüne ev sahipliği yapıyor” diye belirtmişti. Tuz Gölü ekosistemi yer altında bulunan tuzların eritilerek doğalgaz depolama alanına dönüşürken, Bakan Kurum’un bu süreci dillendirmeden endemik türlerden ve su kuşlarında söz etmesi dikkat çekmişti.
‘Altını üstüne getirdiler’
Hirfanlı Barajı’ndan 150 km uzunluğunda döşenecek dev borularla getirilecek tatlı su, Tuz Gölü Yeraltı Doğal Gaz Depolama Proje alanına taşınıyor. Çalışmalar sürerken bölge çiftçileri Sultanhanı yerel gazetesine yaptıkları açıklamalarda, “Genişletme çalışmalarının başlaması ile birlikte tarlalarımızın bir kısmına kuyu yapılacağını söylediler, tarlamın bir yarısında çalışma var diğer yarısı belirsiz, eksek bir dert ekmesek ne yapacağız, kimi tarlalardan yol geçerek bölünmekte, bir de uçtan uca boru hattı döşemek için tarlalarımızın altını üstüne getirdiler. Hat geçen bütün vatandaşların arazileri şu an ikiye bölünmüş durumda, bu çiftçi nereden geçip de arazisini ekip biçecek bu çiftçi zaten perişandı, şimdi büsbütün içinden çıkılmaz durumlara düştük, bizleri düşünen hiç kimse yok, bizim sesimizi kim duyacak, elimizde az bir verimli toprak vardı, onu da bu şekilde heba ediyorlar” diyerek yaşananlara isyan etmişlerdi.
60 adet sondaj kuyusu açılıyor
Hirfanlı Barajı’ndan 150 km yol katedecek boru hattıyla miktarı belirtilmeyen suyun kuyulara getirilerek, yerin yaklaşık bin 500 metre derinliklerindeki tuz tabakalarının eritme işlemi yapılacak. Sultanhanı’nda yerin altına basılan suyun tuzu eritmesi sonrası yukarıya geri alınırken tuzla birlikte yer altına hapsolmuş ağırmetallerle dolu sular ise mera alanına bırakılacak olmasıyla hem hayvancılık son bulacak hem de büyük bir ekolojik felaket yaratılacak. Bölgede kuyu açma çalışmaları sürerken, toplam kuyu sayısı 60 adedi bulacak. Genişletme Projesi’nin 2023’ün son çeyreğinde tamamlanması planlanırken, proje için yaklaşık 30 yıllık bir işletme dönemi öngörülüyor.
Özel Çevre Koruma Alanı
Türkiye’nin önemli sulak alanlarından biri olan Tuz Gölü ve çevresi, 02.11.2000 tarihli ve 24218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 14.09.2000 tarih ve 2000/1381 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ‘Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan edilerek yürürlüğe girmiş, daha sonra 08.08.2002 tarih ve 24840 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 04.07.2002 tarih ve 2002/4512 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ‘Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi’ sınır değişikliği yapılmıştır. 7 bin 414 kilometrekare büyüklüğündeki bölge, kendine özgü bir doğal yapıya ve tarihi değerlere sahiptir.
30 yılın sonunda ne olacak!
Tuz Gölü ve genişleme alanı olarak belirlenen yerlerde tuzun eritilerek alan kazanma işlemi ‘Yeraltı çözelti madenciliği’ içinde değerlendirmek gerekmektedir. Bu alan diğer ham maddelerin (ham petrol, doğalgaz vs.) sondaj temelli üretim tekniklerinden oldukça farklı ve sınırlı bir uzmanlaşma alanıdır. Bu nedenledir ki dünya üzerinde tuz eritme teknolojisi üzerinde çalışan uzman sayısı oldukça sınırlıdır. Bu konuda uzmanlaşmış üretici ya da danışman şirketler ise kendi elemanlarını eski uzman kadrolarından doğrudan bilgi aktarımı ile eğitmektedir. Eğitim verebilecek bir uzmanın eksikliğinde ise sıklıkla kişisel çabalar ile öğrenim söz konusu olmaktadır. Belirlenen en büyük riskleri ise gaz kaçağı, toprak çökmesi ve kaverna yani depolama alanı yetmezliği olarak ifade ediliyor. Ancak en önemli sorunlar içinde olan toprak çökmesi 30 yıllık bir ömür biçilen bu depolama sürecinin ardından büyük toprak çökmeleriyle birlikte yüksek derecekli depremlerin oluşma ihtimali çok yüksek. 30 yılın sonunda neler yaşanacağına yönelik bir öngörü oluşturulmamış olması ise büyük bir sorunken bölgede yaşanan obruk oluşumlarının da bugünden başlayarak artacağını hatırlatmak gerekiyor.
Birinci derece doğal sit alanı
Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle ‘Kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli’ olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında olduğu gibi korunacak alanlar olarak tanımlanan 1. derece doğal sit alanında planlanan doğalgaz depolama işleminin yapılması hukuk dışıdır. Hassas Zonu (Mutlak Koruma Bölgesi) ise Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alan ve başkanlıkça düzenlenen planlarda özel işaretlerle gösterilen, niteliğine göre tespit edilen tedbirlerle zaman, mekan ve faaliyet türleri açısından çok kısıtlı kullanımlara izin verilen ve gerekli sayı ve nitelikte özel personel tarafından kontrol edilen doğal rezerv alanı olarak tanımlanmıştır.
Doğalgaz temiz değildir!
Küresel ısınmada fosil yakıtlar arasında en etkili olan yakıt kömürdür. Enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 43’ü kömür kaynaklıdır. Kömürü yüzde 36 ile petrol takip ederken onu da yüzde 20 ile doğalgaz takip eder. Doğalgazın iklim dostu bir yakıt olarak gösterilmesi yalandır. Küresel ısınmada yüzde 20 payı ile kısa sürede terk edilmesi gereken enerji kaynağı iken, kapitalizmin vazgeçilmezi olarak insanlığın geleceğini olumsuz etkileyen bir unsurdur. İklim değişikliğinin yaşamımıza etkisi ise sıcaklıklardaki artıştan ibaret değildir. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır.