Osmaniye Cezaevi’nde tahliye edilen Salih Özberk, tutukluların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit kırılana kadar açlık grevine devam edeceklerini belirtti. Özbek, “Tutukluların açlık grevinden tek geri dönüş noktası olarak Öcalan’ın çağrısını esas alıyorlar” ifadelerini kullandı
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nden 2 Ocak’ta tahliye edilen Salih Özberk, maruz bırakıldıkları hak ihlallerini ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevlerini anlattı. Özberk, cezaevi yönetiminin tutuklulara fiziki baskının yanı sıra ciddi bir psikolojik baskı uyguladığını söyledi. Tutukluların atölye, spor, sohbet gibi sosyal aktivitelerinin cezaevi yönetimi tarafından yaptırılmadığını aktaran Özberk, insan hakları örgütlerine yaşanılan sorunlarla ilgili yazdığı mektupların da cezaevi yönetimince bilinçli olarak engellediğini ifade etti.
‘Tedavi edilme ortamları hijyensiz’
Gardiyanların tutuklulara yönelik ırkçı söylemlerinin olağan hale geldiğini belirten Özberk, bu tür söylemlerle tutukluları provoke etmeye çalıştıklarını dile getirdi. Gardiyanların sayım esnasında tutuklulara müdürün gözü önünde fiziki saldırılarda bulunduklarını ifade eden Özbek, şöyle devam etti: “Tabi bunların hiç biri tutanağa geçirilmiyor. Yemekler sanki bizlerin özellikle hastalık kapması için farklı bir şekilde hazırlanıyordu. Tutukluların birçoğu, mide hastalıkları yaşıyor, pişmeyen yemekler veriliyor. Yemeğin içinde maydanoz kökü, bulaşık telleri çıkıyor. Hatta bir defasında dolmanın içinde kurt çıkmıştı. Cezaevine girmeden önce hiçbir sağlık sorunum yoktu. Şu anda midemde iki yara ve ülser var. Tedavi edilme koşulları hijyensiz olmasından dolayı ben başta olmak üzere birçok arkadaş Hepatit B hastalığına yakalandık.”
‘İçeride yaşananlar dışarıya aktarılması istenmiyor’
Tutukluların dış dünyayla ilgili iletişimlerinin kökten kesildiğini sözlerine ekleyen Özberk, “Mektup, tamamen imkansız hale getirildi. En ufak bir durumda hemen örgüt propagandası gerekçesiyle tüm mektuplara el konuluyor. Hem gelen mektuplar hem de giden mektuplar bu şekilde engelleniyor. Özellikle; içerideki sorunların mektupla dışarıdaki kurumlara aktarılması tamamen engelleniyordu. Yani içeride yaşananların dışarıya aktarılmasını istemiyorlardı. Osmaniye’de İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi kurumların olmaması da çok büyük eksiklik yaratıyor. İHD’nin gidip oradaki durumu rapor etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan’ın çağrısını esas alıyorlar’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine başlayan tutuklulara vitamin haplarının verilmediğinin altını çizen Özberk, tutukluların açlık grevini bırakması için tehdit edildiğini söyledi. Leyla Güven’in açlık grevine başlamasının ardından cezaevinde farklı bir atmosfer, heyecan ve direniş ruhu oluştuğunu dile getiren Özberk, “Baskıya rağmen tutuklular açlık grevinden taviz vermedi. Açlık grevinin başladığı ilk günde koğuşlara baskın düzenlendi. Korku salarak açlık grevini engellemeye çalıştılar. Başgardiyan ve müdür koğuşları dolaşarak açlık grevini engelleyici söylemler kullandılar. Ancak; tutuklular, açlık grevi noktasında çok kararlılar. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit kırılana kadar açlık grevine devam edecekler. Bu yoldan tek geri dönüş noktası olarak Öcalan’ın çağrısını esas alıyorlar” diye konuştu.