Cezaevlerindeki ölümlerin bilinçli ve planlı olduğunu belirten tutuklular planlı cinayet işlendiğini kaydetti: ‘İbrahim Yıldırım, Mehmet Candemir ve Bazo Yılmaz yoldaşlarımız, zindanlarda uygulatılan ağır işkence ve tecrit uygulamalarına karşı, fiziki rahatsızlıklarına rağmen onurluca direndi ve planlı katledildiler’
Cezaevlerinde bulunan hasta tutuklular, tahliye edilmeyerek ölüme terk ediliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 651’i ağır bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. Sağlık sorunları her geçen gün ağırlaşan hasta tutukluların tahliyeleri, Adli Tıp Kurumları’nın (ATK) raporlarıyla engelleniyor. İktidarın bu politikası sonucu yılın ilk 8 ayında 44 tutuklu katledildi. Sadece 14 ile 18 Ağustos tarihleri arasında tahliyesi engellenen 3 tutuklu katledildi. PKK ve PJAK’lı tutuklular, Deniz Kaya aracılığıyla cezaevlerinde yaşanan katliamlara ilişkin açıklama yaptı.
Faşizme direniyoruz’
Cezaevlerinde baskılara karşı direnişin olduğu vurgulanan açıklamada, “İnsanlık tarihinin maddi ve manevi kültür inşasında öncü düzeyde rol oynamış olan Kürt halk gerçekliği, bugün de insanlık erdemlerinin korunmasında ve geliştirilmesinde aynı rolünü oynamaktadır. Hakikate olan aşkı ve özgür yaşama olan bağlılığından dolayı, toplum ve toplumsallık düşmanı olan Devletçi-Uygarlık güçleri tarafından daima sömürgeleştirilerek eritilmek istenmiştir. Kendi hakikatinde taşıdığı ahlaki-vicdani erdemler, onu daima özgür varlığı için savaşmaya ve direnmeye zorlanmıştır. Devletçi-Uygarlık güçlerine karşı özgür varlığının yegane teminatı olan gerçekliğin mücadeleden geçtiğinin bilinciyle asırlardır direnmekte ve bugün de özgür varlığı için T.C sömürgeciliğine karşı PKK ve PAJK hakikatiyle destanlar yazarak savaşmakta ve tarih yazmaktadır. Önder Apo’nun iğne ile kuyu kazarcasına inşa etmiş olduğu PKK ve PAJK militan gerçekliği; çelikten iradesiyle zindanlarda, dağlarda, şehirlerde, köylerde tüm toplumsal alanlarda faşizme karşı direnerek, yaşamın direnişle anlamlı olacağının bilinciyle hareket etmiştir” ifadelerine yer verildi.
‘Direniş İmralı’da yükseldi’
Direnişin İmralı Adası’nda yükseldiği belirtilen açıklamada, “Önder Apo’nun İmralı’da sergilediği direniş başta olmak üzere, gerillanın Zap’ta, Avaşin’de, Metina’da sergilediği amansız-kesintisiz direniş ve zindanlarda yükselen Onur Savaşçılığı NATO’nun Kürdistan’daki faşist yapılanması olan AKP-MHP çetesini zorlamaktadır. Zorlanan faşist rejim, bu çöküşten kendini kurtarmak için daha da saldırganlaşarak Kürt halkına ve bölge halklarına saldırmaktadır. Kürt soykırımını fiziki ve kültürel olarak tamamlamayı kendine amaç edinmiş faşist, sömürgeci-işgalci AKP-MHP rejimi bu amacını gerçekleştirmek için de hiçbir insanlık değerini tanımayarak çocuğundan gencine, kadınından yaşlısına, doğasından kültürüne bir bütünen Kürt’ün imhasına yönelmiştir. Önder Apo’nun yoğun bir işkence ve tecrit altına alınarak avukat ve aile görüşünün sağlanmaması, gerillaya dönük kimyasal ve taktik nükleer bomba ve silahların kullanılması, şehit cenazelerine ve mezarlarına uygulanan vahşet, halkın sürekli bir baskı ve şiddet altında sindirilmek istenmesi, zindanlarda dayatılan teslimiyet onursuzluğu ile beraber uygulatılan işkence ve izolasyon, Kürdistan doğasının talan edilmesi daralmış ve çökmüş faşist AKP-MHP çete yapılanmasının iç yüzünü bir kez daha ortaya sermiştir. Önder Apo’nun gerek savunmalarında gerekse de çözümleme ve değerlendirmelerinde tarihsel ve güncel yapmış olduğu Devlet-İktidar gerçekliği AKP-MHP faşist çete yapılanmasının da nasıl bir karaktere sahip olduğunu göstermiştir” diye belirtildi.
‘ATK’nin kararları ölüm fermanı’
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Kültürel, sosyal, siyasal, askeri açıdan yenilmiş faşist AKP-MHP çete yapılanması; yenilgisini hazmedemediği için her alanda olduğu gibi zindanlarda da vahşet politikaları uygulamakta ve bunun için her türlü yol ve yöntemi devreye koymaktadır. Bunun için adaletten nasip almamış olan Adalet Bakanlığı bünyesinde faşist-ırkçı çeteler yetiştirerek cezaevleri yönetimlerini oluşturmakta ve bu yönetimleri üzeri de devrimcilere saldırmaktadır. Saldırının boyutu sadece cezaevi içi ile sınırlandırılmamakta, hastaneler de bu özel savaşın bir aracı konumuna getirilerek devrimcilerin sağlıklı bir tedaviye kavuşmaları dayatılan onursuzluklarla engellenmektedir. Yine ATK denen kurumlar da saraydan gelen talimatlara uygun olarak cezaevinde kalamaz raporu bulunan ağır hasta devrimcilere ‘Ölüm Fermanı’ olarak ‘Kalabilir’ demekte ve bu vahşet suçuna ortak olmaktadır.
‘AİHM ve CPT de bu katliamlardan sorumludur’
2022 yılı boyunca birçok yoldaşımız faşist AKP-MHP çete yapılanmasının vahşet uygulamaları sonucu şehit düşmüştür. En son 14 Ağustos’ta Elazığ 1 Nolu Cezaevi’nde İbrahim Yıldırım, 15 Ağustos’ta Giresun Espiye Cezaevi’nde Mehmet Candemir ve 18 Ağustos’ta Urfa 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde Bazo Yılmaz yoldaşlarımız katledildi. 5 gün içerisinde 3 yoldaşımız faşist AKP-MHP çete yapılanması tarafından bilinçli ve planlı olarak katledilmiştir. Cezaevlerinde yaşanan her yoldaşımızın şehadetinin, bilinçli ve planlı olarak AKP-MHP faşist çete yapılanması tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz. Bu bilinçli ve planlı katletmelerde temel sorumlular; AKP-MHP faşist çete yapılanması başta olmak üzere, bu infazların uygulayıcı araçları konumunda olan Adalet Bakanlığı, ATK’ler, AKP-MHP çete yapılanmasına kendisini bağlamış olan işbirlikçiler ve AİHM ve CPT de bu katliamlardan sorumludur!
Cezaevlerindeki katliamlar planlı
Yaşanan bilinçli-planlı katletmelere karşı tutuklu ailelerimiz başta olmak üzere Kürdistan ve Türkiye’deki tüm devrimci-demokrat-sosyalistlerin bu yaşanan vahşet karşısında sessiz kalmayarak Devrimci Halk Savaşı temelinde sorumlulardan hesap sorarak, tarihsel-toplumsal rollerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Gelişecek olan topyekün bir direniş ve serhildan gerek faşist AKP-MHP faşist çete yapılanmasına son darbeyi indirerek çöküşünü sağlayacak gerekse de zindanlarda direnen yoldaşlara en büyük sahiplenme adımı olacaktır. Uygulatılan tecrit-işkence sisteminin ilk olarak İmralı’da hayata geçirilerek tüm topluma yaydırıldığı artık tüm kesimlerce bilinmektedir. Bu gerçeklikten hareketle onurlu halkımızı ve tüm devrimci-sosyalist-demokrat çevre ve kurumları zindanlarda uygulatılan vahşetin son bulması için, Önder Apo üzerinde uygulatılan tecrit ve işkenceye karşı yüksek bir ses çıkarmaya, alanlarda mücadele etmeye çağırıyoruz.
Onurlu direndiler teslim olmadılar
İbrahim Yıldırım, Mehmet Candemir ve Bazo Yılmaz yoldaşlarımız, zindanlarda uygulatılan ağır işkence ve tecrit uygulamalarına karşı, fiziki rahatsızlıklarına rağmen onurluca direnmiş ve faşist AKP-MHP çete yapılanmasına teslim olmamışlardır. Değerli yoldaşlarımızın başta ailelerine ve tüm halkımıza başsağlığı diliyoruz. Şehitlerimizin inşa etmiş olduğu zafer çizgisinde onurlu mücadele yürüyüşünü sürdüreceğimizin sözünü yineliyor, değerli İbrahim, Mehmet ve Bazo yoldaşlarımız şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz.”
HABER MERKEZİ