Tarsus Cezaevi’nde tutulan Çetin Yıldız’ın ağabeyi Abdullah Yıldız, yeni gelen cezaevi müdürünün tutuklulara kötü muamelede bulunduğunu belirterek, Adalet Bakanı’na çağrı yaptı
Kırşehir’de üniversite okuduğu sırada 2016 yılında “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla gözaltına alınan Çetin Yıldız, 3 günlük gözaltı süresinden sonra serbest bırakıldı ve hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
Yıldız, 5 Mayıs 2017’de İstanbul’daki evine yapılan baskınla benzer suçlamayla yeniden gözaltına alındı ve tutuklanarak Kırşehir E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Yıldız, 26 Ocak 2018’de görülen 4’üncü duruşmasında ise 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yargıtay 2 kere cezayı bozdu
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, “Çok ceza verilmiş, tanıklar dinlenmemiş” diyerek cezayı bozdu. Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma ilamına uyup, cezayı 9 yıla indirdi. Yargıtay bu sefer, “İyi hal indirimi yapılmadı, çok ceza verildi” diyerek tekrar cezayı bozdu.
Yıldız, yaşadığı ihalelere karşı Kırşehir Cezaevi’nde 14 arkadaşıyla birlikte 19 Mayıs 2020’de açlık grevine girdi. Açlık grevinden kaynaklı disiplin cezası alan tutuklular, 123 günlük açlık grevinin sonunda farklı cezaevlerine sevk edildi. Yıldız da Tarsus 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
Kardeşinin ve diğer tutukluların yaşadıkları ihlallerine dair Mezopotamya Ajansı’ndan Rukiye Adıgüzel’e konuşan Yıldız’ın ağabeyi Abdullah Yıldız, Kırşehir Cezaevi’ni “işkencehane” olarak tanımladı.
Korona ile tehdit
Kırşehir’de tutukluların farklı farklı işkencelere maruz kaldığını söyleyen Yıldız, “Pandemi sürecinde hiçbir tedbir alınmadı, tam tersine gardiyanlar, ‘Ben koronayım, size bulaştırırım. Buradan ölseniz kimsenin ruhu duymaz. Kimse sizden haber alamaz’ şeklinde tehdit ediyorlardı” diye konuştu.
Bu uygulamalara karşı kardeşi ve arkadaşlarının girdiği açlık grevinden sonra gönderildikleri Tarsus Cezaevi’nde de benzer uygulamalara maruz kaldıklarını belirten Yıldız, kardeşiyle yaptıkları son telefon görüşmesinde kendisine, “Kırşehir’deki açlık greviyle ilgili hala disiplin cezaları uygulanıyor” dediğini aktardı.
Bu disiplin cezalarından bazılarının, spor aktivitelerinin, açık görüşün engellenmesi, elbise ve kitap kotası gibi cezalar olduğunu söyleyen Yıldız, “Ayakkabı gönderiyoruz içerisinde demir olduğu için almıyorlar. Gecenin 4’ünde koğuşlara baskın düzenleniyor. Bütün eşyalarına el koyuyorlar. Radyolarına, kitaplarına, kalemlerine, elbiselerine… Bütün bu eşyalar alındığında belli bir süre verilmiyor” ifadelerini kullandı.
‘Müdür gözleri ile işaret edip işkence yaptıyor’
Tarsus’ta tutuklulara 10’ar günlük hücre cezası verildiğini aktaran Yıldız, “’Cezaevindeki arkadaşlarımız, cezaları bitmiş olmasına rağmen şu anda rehin alınıyorlar. Tahliyeleri yapılmıyor. Kendilerince bir disiplin kurulu oluşturmuşlar. Disiplin kurulunda hiçbir hukukçu yok. Kendi kafalarına göre arkadaşların infazlarını yakıyorlar’ diyorlar. Kardeşimin yanındaki 2 arkadaşı şu anda adeta rehin alınmışlar. Arkadaşlarımız bu durumla alakalı halkımızın duyarlı olmasını talep ediyor” diye belirtti.
Yıldız, yaklaşık 4-5 ay önce Tarsus Cezaevi’nin müdürünün değiştiğini söyleyerek, “Yeni gelen müdür Diyarbakır Cezaevi’nden gelmiş. ‘Ben Diyarbakır Cezaevi’ni nasıl hizaya getirdiysem, burayı da aynı şekilde hizaya getireceğim, sizi hizaya getireceğim’ demiş. Arkadaşlarımız sürekli kameraların olmadığı yerde darp ediliyor. Bunu müdür gelip, gözleriyle işaret ederek, ‘Şunu şu şekilde darp edin, şunu tekli hücreye koyun’ dediğini, arkadaşlar kendi kulaklarıyla duymuş ve bize aktarıyorlar. Bir cezaevi müdürü nasıl bu kadar işkenceci olabilir?” diye sordu.
Yıldız, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Bu baskıların son bulmasını istiyoruz. Arkadaşlarımız adeta siyasi rehinedir. Cezaevleri adete işkence evlerine dönüşmüş. Bu 5-6 ay içerisinde 70’e yakın arkadaşımız cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Özellikle hasta mahpuslara tahliye istiyoruz. Adalet Bakanı partilerle uğraşacağına asıl işine dönsün, Adalet Bakanlığı’nı yapsın.”
HABER MERKEZİ