Tutuklu yakınlar cezaevlerinde salgına karşı önlem alınmadığını belirterek, Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yemek öğünlerinin 2’ye indirildiğini, miktarın ise yarı yarıya düşürüldüğünü söylediler
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte, Türkiye’de gözler salgına karşı en savunmasız yerler olan cezaevlerine yöneldi. Birçok tutuklu yakını koronavirüsle birlikte endişelerinin arrtığını belirterek, hak ihlallerinin de arrtığını söylediler. Diyarbakır D Tipi ve Siirt E Tipi Cezaevi’nde bulunan tutuklu yakınları yaşananları Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Durri Kaygusuz (60), “örgüt üyeliği” iddiasıyla 5 aydır cezaevinde. Kaygusuz, şeker, astım hastası ve gözlerinden ameliyat olması gerekirken, koronavirüs nedeniyle ameliyat olamıyor. Oğlu Şaban Kaygusuz (23) ise müebbet hapis cezası talebiyle yargılanıyor ve Diyarbakır D Tipi Kaplı Cezaevinde bulunuyor. Annesi ve kardeşinin bulunduğu cezaevlerinde birçok hak ihlallerinin yaşandığını söyleyen Muhammed Kaygusuz, “Annem ve kardeşimle telefon ile konuştum. Annem hukuksuz bir şekilde cezaevinde esir tutuluyor. Yaşı büyük ve fiziki koşulları iyi değil. Nefes alıp verişlerinde bile problem yaşıyor” diye konuştu.
‘Yemek dağıtımı eldivensiz yapılıyor’
Kardeşi Şaban’ın durumuna dikkat çeken Kaygusuz, “Ağabeyim, gardiyanların yemek dağıtımını eldivensiz yaptığını söyledi. Bu durum virüs için açık bir kapı. Yetkililer tedbir almadığı gibi bu virüsün cezaevlerine yayılmasını istiyor. Cezaevinde koronavirüs vakalarının olduğunu ve karantinada olduklarını biliyoruz. Bununla birlikte toplumdaki sessizlik gün be gün cezaevindeki ölümlerin önünü açıyor. Bu yüzden mücadele ederek cezaevlerine sahip çıkmalıyız. Virüs cezaevlerine yayıldığı takdirde birçok tutuklunun ölümlerine sebep olacaktır. Bu ölümlere ortak olmamak için sesimizi çıkarıp mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
‘Koronavirüs için hiçbir tedbir alınmıyor’
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan Gülistan Al’ın annesi Emine Al, kızıyla bir hafta önce konuştuğunu söyledi. Anne Al, gardiyanların koronavirüs için hiçbir tedbir almadığını, tutuklulara hijyen, maske, eldiven malzemesi verilmediğini belirtti. Kızıyla yaptığı telefon konuşmasında cezaevinde yaşadıklarını aktaran anne Al, “Gülistan koğuşta 10 kişi olduğunu, 3 öğün yemek verilmesi gerekirken, 2 öğün yemek verildiğini söyledi. Bununla birlikte 4 kişilik yemeği 10 kişiye verdiklerini ifade etti. 4 kişilik verilen yemekten 10 kişi nasıl doysun” ifadelerini kullanarak, çıkarılan infaz yasasını kabul etmediklerini söyledi.
‘Yaşananlara sağır, dilsiz olmayın’
anne Al, “Kızımın kaldığı koğuşta yaşları 65 ve 50 olan iki tutuklu bunuyor. Kronik hastalıları var. Kızımın da gözlerinden rahatsız. Antep’te göz doktoruna götürüldüğünde kelepçeli tedaviyi kabul etmediği için kontrolü yapılmadı. Şimdi gözlerinin çok ağrıdığını söylüyor. Kızım görmeyecek dereceye gelmiş. Şimdi gözleri görmezse 40 yıl nasıl cezaevinde kalacak. Artık Kürt toplumu kendine gelsin, yaşananlara sağır, dilsiz olmayın. Devlet zaten hiçbir şekilde adaleti uygulamıyor. Biz birlik olarak adaleti sağlayalım. Adli tutukluları bıraktılar, fakat yine beraberinde ölümler geldi. Bunlara karşı gözlerimizi kapatmamalıyız. Tüm Kürtler bir araya gelip siyasi tutukluların serbest bırakılması için ses çıkarması gerekiyor” şeklinde konuştu.