HDP’den milletvekili seçilen Leyla Güven’in tahliye kararına yapılan jet müdahale için avukatı Reyhan Yalçındağ, ‘Bu açıkça hürriyeti tahdit’ derken, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise, ‘siyasi talimat’a işaret etti.
HDP’den Hakkari Milletvekili seçilen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden tahliye edilmesi için avukatının başvurusu üzerine Diyarbakır 9. Ağır Mahkemesi önceki gün oy birliği ile tahliye kararı verdi. Fakat Güven’in tahliyesi beklenirken, 9. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, mahkemenin tahliye kararına karşı bir üst mahkeme olan 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Tahliye kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu ileri süren savcı, Güven hakkında verilen tahliye kararının kaldırılıp tutuklama kararı verilmesini talep etti.
Mahkeme engel oldu
İtiraz üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye müzekkeresini Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne göndermedi. Savcının itirazda bulunduğu üst mahkeme de Güven’in tutukluluk halinin devamına karar vererek tahliyesini engelledi.
Yarın itiraz edilecek
Gelişmeler üzerine Güven’in avukatları pazartesi günü 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na itirazda bulunacak. Güven’in avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir, yaşanan süreci gazetemize değerlendirdi. Yalçındağ, Güven’in milletvekili seçilmesinin ardından hem dosyadaki durum hem de AİHS Ek 1 Nolu Protokol’ün 3. Maddesi Kapsamında Güvence Altına Alınan Serbest Seçim Hakkı’nın dikkate alınarak Anayasa’nın 19. ve AİHS’in 5. maddesi gereğince tahliye başvurusunda bulunduğunu hatırlattı. İlk mahkemenin verdiği kararla müvekkilinin tutukluluk halinin ne kadar hukuksuz olduğunun açığa çıktığını belirten Yalçındağ, tahliye müzekkeresi ile birlikte cezaevine gittiğini, fakat ‘Savcının itirazı var’ denilerek müzekkerenin kabul edilmediğini söyledi.
‘Hürriyeti tahdit’
Yalçındağ şunları söyledi: “Aslında dün (önceki gün) mahkemenin vermiş olduğu karar müvekkilimizin 31 Ocak’tan bu yana tutukluluğunun ne kadar hukuksuz olduğunu kanıtladı. Çünkü 5-10 basın açıklaması üzerinden ‘örgüt üyesi’ çıkartmaya çalışan bir iddianame ile karşı karşıyaydık. Zaten müvekkilim suç olmayan faaliyetlerden yargılanıyordu. Ama mahkemenin verdiği tahliye kararına rağmen tahliye edilmemiş olması açıkça hürriyeti tahditdir. Savcı itiraz edebilir fakat müvekkilimizin bu kararın ardından tahliye edilmesi gerekiyordu.”
‘5 dakikada karar’
Savcının itirazı üzerine üst mahkemenin verdiği kararın yasaya aykırı olduğunun altını çizen Yalçındağ, bu kararı veren mahkeme ile ilgili ise şunları söyledi: “Savcının itirazı üzerine 10. Ağır Ceza Mahkemesi jet hızıyla tutukluluğa devam kararı veriyor. Müvekkilimizin dosyası ile ilgili hiçbir bilgisi olmayan bu mahkeme 4 klasörden oluşan bir dosyayı nasıl bu kadar kısa sürede inceleyebiliyor, bu karara imza atıyor ve 5 dakika da bir karar çıkartabiliyor?”
‘Talimatla alınmış bir karar’
Konuya ilişkin konuşan DTK Eşbaşkanı, HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk ise, üst mahkemenin tutukluluğun devamına ilişkin verdiği kararı ‘siyasi talimatla alınmış bir karar’ olarak niteledi. Öztürk şunları söyledi: “Kesinlikle siyasi bir karardır. Şu an adliyelerin adı hukukla anılamıyor. Tamamen sarayın kontrolünde bir durum var. Leyla Güven milletvekili seçilmiştir ve dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili henüz bir durum söz konusu değil. O yüzden kendisini yargılayan mahkemenin verdiği tahliye kararına uyulmalı ve derhal serbest bırakılmalıydı. Verilen diğer karar talimatla alınmış bir karardır.”
Berberoğlu için Yargıtay’a başvuru
Yeni Meclis’in bir diğer tutuklu ismi CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu için de avukatları harekete geçti. Berberoğlu’nun avukatları Murat Ergün ve Yiğit Acar imzalı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne verilen dilekçede, Berberoğlu’nun yeniden milletvekili seçilerek, yasama dokunulmazlığını tekrar kazandığı belirtildi. Berberoğlu’nun hukuki statüsünün değiştiğinin belirtildiği dilekçede hakkındaki yargılamanın durdurulması talep edildi. Dilekçede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlara da atıfta bulunuldu.
Daha önce de kriz yaratmıştı
Tutuklu milletvekili konusu daha önce de kriz yaratmıştı. İlk olarak 2007 yılındaki genel seçimlerde Bin Umut Adayları listesinden İstanbul bağımsız milletvekili seçilen Sebahat Tuncel, dokunulmazlığına kavuşunca mahkeme kararıyla Anayasa’nın 83. maddesine atıfta bulunularak hemen tahliye edildi. Ancak 2011 seçimlerinde 24. dönemin başında CHP, MHP ve HDP’den pek çok tutuklu ismin milletvekili seçilmesiyle kriz başladı. Barış ve Demokrasi Partisi’nden Gülser Yıldırım, Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, Hatip Dicle, İbrahim Ayhan, Kemal Aktaş; CHP’den Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, MHP’den ise Engin Alan milletvekili seçilmelerine rağmen tutukluluğuna devam edildi. Bu durum büyük siyasi tartışmaya neden olmuş, partiler arasında yapılan görüşmelerde krizi aşacak ortak yol bulunamamıştı. Yasama döneminin sonuna doğru AKP ile Gülen cemaati arasında yaşanan gerilimin etkisiyle tutuklu milletvekilleri tek tek tahliye edildi.
4 Kasım operasyonu dönüm oldu
En son 2016 yılında AKP’nin Meclis’e sunduğu teklife MHP’nin tam, CHP’nin ise kısmi desteği sonucu hakkında fezleke bulunan 152 milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Meclis’teki dört partiden de vekiller bulunmasına rağmen sadece HDP’li vekiller ile CHP’li Enis Berberoğlu hakkında işlem başlatıldı. 4 Kasım 2016 tarihinde dönemin HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 11 vekilin gözaltına alınması, 9’unun tutuklanmasıyla kriz farklı bir boyut kazandı. Halen devam eden yargılamalarda HDP’li vekiller hakkında siyasi faaliyetleri nedeniyle astronomik oranlarda hapis cezaları verildi. Birçok davanın yargılaması da sürüyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla 11 HDP’linin milletvekilliği düşürüldü. Tutuklanan ve 24 Haziran seçimleriyle birlikte milletvekillikleri sona eren 9 siyasetçi ise halen cezaevinde
Çağdaş Kaplan/Ferhat Çelik