Tutuklu DFG Eşbaşkanı ve MA editörü Dicle Müftüoğlu hakkında hazırlanan iddianamede, gazetecilerle yaptığı telefon görüşmesi, yurt dışına çıkması, sosyal yaşantısı ve pek çok soyut husus suçlama konusu yapıldı
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nun da aralarında olduğu 5’i tutuklu 49 kişi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın tamamlanması üzerine 18 Temmuz’da hazırlanan iddianame Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Ancak mahkeme, iddianameyi kabul etmedi ve 27 Temmuz’da aynı savcılığa iade etti. Mahkeme, iade gerekçesinde soruşturma bağlamında gözaltına alınan ve tutuklananların arasında hukuki ve fiili bağlantının olmamasına rağmen soruşturmanın toplu yürütüldüğünü ve iddianamenin de bu şekilde hazırlandığına işaret ederek, iddianamenin kişiye göre hazırlanmasını istedi.
Mahkeme, daha sonraki süreçte savcılığının yaptığı itirazı da reddetti. Bunun üzerine savcılık ilk olarak 6 Eylül’de Müftüoğlu ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanan MA editörü Sedat Yılmaz hakkında ayrı olarak, “Örgüte üye olmak” ve “ Örgüt kurmak ve yönetmek” iddiası ile iddianame düzenlendi. Aynı mahkeme savcının bu iddianamesini de kabul etmeyerek, 21 Eylül’de yetkisizlik kararı verdi. Mahkeme, bu kararında suç iddialarının Amed’te geçtiği bu nedenle iddianamenin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemelerine gönderilmesine karar verdi.
Mahkemeden yetkisizlik kararı
Yılmaz’a dair iddianame herhangi bir mahkeme tarafından kabul edilmezken, Müftüoğlu hakkında da ayrı olarak 6 Eylül’de iddianame hazırlandı. Aynı suçlama maddelerinin suçlama konusu yapıldığı iddianame bu sefer ise Yılmaz’a dair hazırlanan mahkeme yerine 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Mahkeme, 13 Eylül’de sunulan iddianame hakkında yetkisizlik kararı verdi. Mahkeme, Yılmaz’a dair aynı gerekçe ile dosyayı Amed’e gönderdi. İddianame henüz herhangi bir mahkeme tarafından kabul edilmediği için davaya dönüşmedi.
Kopyala yapıştır iddianame
Müftüoğlu hakkında 43 sayfalık iddianamenin 41 sayfasında PKK’nin ve KCK’nin genel yapısına ve işleyişine, gizli ve açık tanıkların bu işleyişe dair ifadelerine yer verildi. Bu tanıklar arasında kamuoyunun yakından tanıdığı ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatma ve Kobanê Davasında yer alan Kerem Gökalp, Sami Baran ve Ulaş gibi isimler de yer aldı. Bunun yanı sıra Ankara’da gözaltına alınıp tutuklanan MA, JİNNEWS ve Yeni Yaşam muhabiri ve çalışanı 10 kişi hakkında beyanlarda bulunan, “K8Ç4B3L1T5” adlı gizli tanık ifadeleri de yer aldı. Söz konusu bu olgu ve beyanlar üzerinden Müftüoğlu da MA muhabiri Yılmaz gibi aynı şekilde suçlu olarak gösterilmeye çalışıldı.
Tanık ifadeleri
İddianamede, Kerem Gökalp’ın Müftüoğlu hakkındaki ifadelerine de yer verildi. Gökalp, Müftüoğlu’nu 2014’te Hinerê alında gördüğünü ve bir aylık ideolojik eğitime geldiğini ileri sürdü. İddianamede, “K8Ç4B3L1T5” gizli tanık da, Müftüoğlu’nun MA’da çalıştığını bunun yanı sıra Amed’te kadın örgütleri ile içli dışlı olduğunu ileri sürüldü. Tanık iddianamede, Müftüoğlu’nun kardeşinin PKK’ye katıldığına da öne sürerek, bu sebeple suçlu olarak göstermeye çalıştı. Her iki tanık da gazeteci Müftüoğlu’nun PKK’nin “kadrosu” olduğunu ileri sürdü.
Gazetecilerle konuşması suçlama konusu
İddianamede, gazeteci Yılmaz’a dönük aynı suçlamaların yer alması dikkat çekti. Buna göre Müftüoğlu’nun gazeteci Yılmaz, MA muhabiri Özgür Paksoy, Xwebun Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş’ı ve çok sayıda siyasetçi ve insan hakları aktivistini araması “örgütsel faaliyet” olarak lanse edildi. İddianamede, Müftüoğlu’nun baz istasyonu sinyallerine de yer verildi. Bu sinyallerin Amed’de yaşayan onlarca kişi ile aynı olduğu ve en az 109 bin 297 kez sinyal alındığını kaydedildi. İddianamede, bu sinyallerin Amed’de vermesin nedeniyle Müftüoğlu’nun bu kişilerle ile görüştüğü şeklinde lanse edildiği ve suçlama konusu haline getirilmeye çalışıldı.
Görüşme yok eylem var
İddianamede, Müftüoğlu’nun bu kişiler ile nerede ve ne zaman görüştüğüne dair bir veriye yer verilmezken Müftüoğlu’nun bu kişiler ile görüşme yaptığı ve bu görüşmelerde, “Terör örgütünün farklı alanları içerisindeki faaliyetlerin dizayn edilmesi, örgütsel faaliyetlerin düzenlenmesi, terör örgütü güdümünde düzenlenen eylemlerin tertip edilmesi ve müzahir kitlenin diri tutulması adına örgüt mensuplarının sahiplenilmesi ve gerçekleştirilen eylem ve faaliyetlere katılım yapılması adına bu görüşmelerin yapıldığı(…)” denilmesi dikkat çekti.
Zaman tutmadı
İddianamede dikkat çeken bir diğer husus ise Müftüoğlu’nun yurt dışına yaptığı ziyaretler oldu. Müftüoğlu’nun bu ziyaretleri sırasında aynı şekilde yurt dışına çıkan “örgüt ile ilişki ve irtibatı” olduğu iddiası ile hakkında işlem yapılan isimlere yer verildi ve bu kişilerin de Müftüoğlu ile aynı gün çıkış yaptığı ileri sürüldü. İddianamede, bu iddianın doğrulması ise şu tanık Kerem Gökalp’ın beyanları ile yapıldı. Ancak tanığın bu iddiasının zamanı 2014, Müftüoğlu’nun ise yurt dışına çıkışının 2017’de olması rağmen iddianamede bu yanlış bilginin doğru bilgi şeklinde değerlendirilmesi dikkat çekti.
Yurt dışı çıkışına dair ifadeler
Devamında, iddianamede bu bağlamda şu ifadeler yer verildi: “2017 yılında 2 kez PKK/KCK silahlı terör örgütünün sözde üst yönetiminin faaliyet alanı olan Kandil bölgesinin bulunduğu Kuzey Irak ülkesine Şırnak-Habur kara sınır kapısından Çıkış ve Giriş kaydının bulunduğu şüphelinin Habur kara sınır kapısından çıkarken PKK/KCK silahlı terör örgütü ile olan iltisaklarından dolayı haklarında adli işlem yapıldığı tespit edilen şahıslar ile ardışık olarak Çıkış ve Giriş kayıtlarının bulunduğu bu birlikteliğin hayatın olağan akışına ters olduğu, şüpheli hakkındaki teşhis beyanlarını doğrular şekilde örgüt üst yönetimi ile görüşmeler yapmak ve toplantılara katılmak amacıyla Çıkış- Giriş yaptığı şüpheli hakkındaki beyanların ve tespitlerin örtüştüğü anlaşılmıştır.”
Sosyal yaşantıya dair suçlamalar
İddianamede MASAK tarafından hazırlanan Mali Analiz raporuna da yer verildi. Bu raporda, Müftüoğlu, para alışverişi “örgüte üye olmak” iddiası ile yargılanan kişiler ile yapması nedeniyle suçlandı. Devamında, şu ifadelere yer verildi: “Şüpheli hakkında tespit edilen deliller bir bütün olarak ele alındığında şüphelinin PKK/KCK silahlı terör örgütünün İdeolojik Alan Merkezi içerisinde terör örgütünün ideolojisi ve talimatları doğrultusunda aktif olarak sosyal yaşantısını da kendisine kılıf olarak kullanarak gizliliğe riayet ederek faaliyet yürüttüğü, şüphelinin tespit edilen örgütsel faaliyetleri dosya kapsamındaki delillerle şüpheye mahal bırakmayacak açık ve net bir şekilde ortaya konmuş, bu hali ile şüphelinin tespit edilen faaliyetlerinin terör örgütü üyeliği faaliyetini aşacak kapsamda olması nedeniyle şüphelinin örgüt içerisinde inisiyatif ve sorumluluk aldığı ve terör örgütü yöneticisi olduğu anlaşılmıştır.”
İddianamede, bu iddialar ile Müftüoğlu’nun cezalandırılması istendi.
HABER MERKEZİ