İÇERİDEN
Hüseyin Aykol
Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşlarımızdan Özlem Seyhan, 13 Haziran 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Diyarbakır’da yaşanan son gözaltılar çok üzücü. Gazetecilik mesleği ve kimliği üzerindeki baskılar artarak devam ediyor. Ne büyük acı! Nereye kadar böyle gidecek? Hepimiz adına çok üzgünüm. Onlara selamlarımı iletiyorum. Burada değişen bir şey yok. Kelepçeli tedavi dayatması yüzünden hastaneye giden arkadaşlarımızın çoğu tedavi olamadan geri dönüyor. Çeşme suyu içilemez durumda olduğundan memba suyu alıyoruz ama paramızın çoğu suya gidiyor. İaşe bedeli yetersiz. Bu yüzden yemekler az ve kalitesiz. Kantinde satılan her şey ise çok pahalı. Geçen hafta cezası bittiği için tahliye edilmesi gereken Elif Akceren, İzleme Kurulu kararıyla bırakılmadı. Hiçbir hukuki temeli olmayan bu uygulama yüzünden pek çok insan tahliye edilmiyor maalesef. Buradaki en önemli sorunlarımızdan biri de sıcak hava. Klimalar fazla elektrik yakıyor ve sistem kaldırmıyor diye verilmiyor. Odalara verilen üç pervane ise havayı serinletmiyor. Bu konuyu kamuoyuna duyursanız iyi olur.”
* * *
Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan M. Zahit Şahin, dört arkadaşıyla birlikte imzaladıkları tarihsiz mektupta şöyle diyor: “Bizler burada 60 civarında siyasi mahpusuz. Burada revirden sevk edildiğimiz halde hastanelere gidemiyoruz; aynı şey duruşmalarımız için de söz konusu. Sebebi dış güvenlikte bulunan jandarmanın ağzımızın içine bakmak istemesidir. Odalarda, koğuşlarda değil kafeslerde tutuluyoruz. Toplam 6 kafes tipi odamız var. Avlunun üstünde dar aralıkları bulunan sac var. Adana’nın sıcağı meşhurdur. Bu sac yüzünden burası yaşanmaz hale geliyor. Odalarımız hiçbir suretle değiştirilmiyor. Aramalar, revir ya da görüş, telefona çıkmalar esnasında memurların provokasyonlarına maruz kalıyoruz. Dahası bizi DAİŞ gibi bizlere düşman örgüt mensuplarıyla yan yana odalarda tutulduğumuz gibi aynı koridordan birlikte görüşe çıkarıyorlar. Odalarımızda yalnızca buzdolabı, televizyon ve ısıtma cihazı olmasına rağmen aylık 130 ila 200 lira elektrik parası geliyor. İki ay öncesine kadar kişi başına günde iki somun ekmek veriliyordu. Artık sadece bir ekmek veriliyor. Odada bulunan 3 kişiye, tek kişiye yetecek yemek veriliyor. Kantinde lahmacun gibi yiyecekler satılmaya başlandı.”
* * *
Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Hüseyin Barsak, 19 Nisan 2022 tarihli, yani iki ay önce gönderilmiş ve bol miktarda silinmiş mektubunda şöyle diyor: “Burası üç katlı ve büyük çoğunluğu tek kişilik hücrelerden oluşuyor. Biz altışarlı gruplar halinde orta kattayız. Üst ve alt katlarda Fetullah cemaatinden kişiler var. Diğer arkadaşlarımız cezaevinin dört bir ayrı tarafına dağıtılmış durumda. Kendimize ait olan tüm kitaplarımızı alıp depoya kaldırdılar. İki ayda bir değiştirmek üzere yanımızda 18 kitap bulundurma hakkımız var. Ancak değiştirmek istediğimizde üç ay beklemek zorundayız. Yani kendi kitaplarımıza bile ulaşamıyoruz. Kuruma ait kütüphaneden ve halk kütüphanesinden üçer kitap alma hakkımız varmış ama bu sayılar ikiye düşürülmüş durumda. Zaten istediğimiz kitaplar, yok denilerek getirilmiyor. Önce orta dalga çeken radyolarımızı toplayıp, sadece FM dalgası olan radyolar satmışlardı. Şimdi de -merkezi yayında iki kanal var diye- onları topladılar. Hastaneye götürüldüğümüzde bekletildiğimiz odalarda cemaatçiler ve hatta IŞİDçiler de bulunuyor.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Ergin Doğru, 6 Haziran 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Dışarıdaki enflasyon buraya çok daha fazla yansıyor. Bir mektup göndermek için 5 liralık pul gerekiyor. APS ve taahhütlüyü düşünemiyoruz bile. İki kiloluk yoğurt 29 lira. Çok kötü tütün 30 lira. Yağ, zeytin, peynir ateş pahası. Her odaya 50-80 lira elektrik parası geliyor. Bizim gelirimiz yok. Ailelerimiz zaten yoksul. 30 yıllık arkadaşlarımızdan biri tahliye olacaktı. İzleme kurulu, tahliyeyi iki kez erteledi. Bu arada, tahliyeyi bekleyen arkadaşımızın babası vefat etti. Keyfi bir kararla arkadaşımızın babası oğlunu göremeden hakka yürümüş oldu. Burada yaşadığımız kitap sıkıntısına dikkatleri çekmek isterim. Bu arada, Dersim ile ilgili romanımı yazıp bitirdim. Şimdi sıra Alevi romanında.”
* * *
Fatih Özgür Aydın, Kamu Emekçileri Cephesi sorumlu yazı işleri müdürü iken 2017 yılında tutuklandı ve ‘gizli tanık’ iftiraları ile gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek hakkında yapılan üç farklı yargılamada toplam 26 yıl 9 ay 15 gün hapis cezası verildi. İki yıldır cezaevinde olduğu halde İdil Kültür Merkezi’nde yapılan aramada yakalandığı bile iddia edildi. Halen Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan Fatih Özgür Aydın, bulunduğu cezaevindeki hak ihlallerine dikkatimizi çektiği gibi hakkında yapılan üç yargılamada da önceki ay Adalet Bakanı Yardımcısı yapılan Akın Gürlek’in olduğunu hatırlatıyor.
* * *
Antalya S Tipi Cezaevi’nde bulunan M. Zeki Deniz’e gönderilen Cogito isimli dergi-kitap, dergilerin içeriye verilmediği gerekçesiyle kendisine verilmemiş. Neredeyse 8-10 yıl önce yayınlanmış ve edebiyat konulu ve kitap hacmindeki ‘dergi’nin içeriye girmesinde, yani mahpuslar tarafından okunmasında ne sakınca olabilir ki?
* * *
Afyonkarahisar 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan İzzethan Aykut’un 20 Haziran 2022 tarihli mektubunu aldım. Okurumuzun sakin ve doğayla iç içe olan bir yerde dinlenmemi önermiş. Ah, nasıl da ihtiyacımız var, böylesi bir dinlenceye ama kesinlikle mümkün değil?
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Özlem Seyhan – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi
İzzethan Aykut – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi
Zeki Deniz – Antalya S Tipi Cezaevi
Ergin Doğru – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Özgür Aydın – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Zahit Şahin – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Ahmet Topkaya – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Yılmaz Özlü – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Hüseyin Barsak – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK