Cezaevlerinde ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’ talebiyle sürdürülen açlık grevi eylemi 41’inci güne girdi. Tutsaklar, cezaevlerindeki direnişin sahiplenilmesi gerektiğini vurguluyor
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle Türkiye ve Kurdistan’da bulunan cezaevlerindeki siyasi tutsaklarca başlatılan açlık grevi 41’inci güne ulaştı. 25 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Öcalan ve adada tutulan diğer 3 ismin aileleri ve avukatları ile görüşmelerine 34 aydır izin verilmiyor.
İmralı’daki tecridin sonlandırılarak Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması amacıyla 10 Ekim 2023’te dünya genelinde 74 merkezde yapılan eş zamanlı açıklamalarla ulusları düzeyde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası başlatılmıştı.
Üçüncü ayında bulunan kampanya kapsamında cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklarca 27 Kasım’da açlık grevi eylemi başlatıldı. Eylem, 15 Şubat 2024 tarihine kadar devam edecek.
Tecrit İmralı ile sınırlı değil
Öte yandan açlık grevinde olan tutsakların yanı sıra yakın zamanda tahliye olan tutsaklar da içeride yaşadıklarını anlatıyor. Yaklaşık bir hafta önce tutsak bulunduğu Urfa 2 Nolu T Tipi cezaevinden tahliye olan Azad Mimkara, cezaevinde yaşanan hukuksuzlukları ve süren açlık grevi direnişini MA’dan Emrullah Acar’a anlattı.
Cezaevinde koşulların her geçen gün arttığını söyleyen Mimkara, “Tecrit sadece İmralı ile sınırlı değil, bütün cezaevlerinde kendisini en ağır şekilde gösteriyor. 4 yıl boyunca fiziki şiddetten psikolojik şiddete kadar birçok hak ihlaline maruz kaldım” dedi.
Dilekçeler çöpe atılıyor
Karşılaştıkları hak ihlallerine dair verdikleri şikâyet dilekçelerinin cevapsız bırakıldığını aktaran Azad Mimkara, çoğu dilekçenin de cezaevi yönetimi tarafından çöpe atıldığını söyleyerek, “Tutsakların maruz kaldıkları hak ihlallerine karşı seslerini duyurabilecekleri bir mekanizma yok” diye konuştu.
İGK’ler kanun dinleniyor
İdare ve Gözlem Kurulları’nin keyfi gerekçelerle infazları yaktığını belirten Mimkara, “Pişmanlık dayatılıyor. Cezaevinde 30 yıl tutulan bir tutsağa pişmanlık dayatılması ahlaki değil. Şu an Urfa Cezaevlerinde en az 11 tutsak kurul kararları nedeniyle tahliye edilmiyor. İdare ve Gözlem Kurulu’nun kendine has bir hukuk anlayışı var, herhangi bir yasa, kanun tanımıyorlar” dedi.
Cezaevlerine ses olun
Son olarak Mimkara, tutsakların başlattığı açık grevine değinerek, “Bugün bütün cezaevlerine yayılan tecride yeterli şekilde ses çıkarılmazsa, hayatın her alanına yayılacak. Herkes zindandaki tutsakların sesi olmalı. İçeride büyük bir direniş var, dışarıda da bu direniş büyütülmeli. Bu süreçte kime ne görev düşüyorsa bunu yerine getirmeli” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ