Cezaevlerindeki tutsakların, ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’ kampanyası kapsamında başlattığı dönüşümlü açlık grevi 8’inci gününe girdi. Kandıra Cezaevi’nde tutsak olan Necla Atak, halka açlık grevini sahiplenme çağrısında bulunarak, ‘Keyfi uygulamalar ve tecrit son bulana dek direneceğiz’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için Türkiye ve Kurdistan’da bulunan cezaevlerinde başlatılan dönüşümlü açlık grevi eylemi 8’inci gününde devam ediyor.
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da başlatılan eylem, 15 Şubat 2024 tarihine kadar devam edecek.
Eylemin başlangıç tarihi olan 27 Kasım, PKK’nin 1978 yılında Amed’in Licê ilçesi Fîs köyünde yapılan “kuruluş kongresi”nin tarihi. 15 Şubat tarihi ise, Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile 1999 yılında Kenya’da alıkonulup Türkiye’ye getirilmesinin yıl dönümü.
25 yıldır tutulduğu İmralı’da, tecrit politikalarına maruz kalan PKK Lideri, 33 aydır ailesi ve avukatları ile görüştürülmüyor.
‘Halkımızı açlık grevine sahip çıkmaya çağırıyoruz’
Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaklaşık 7 yıldır tutuklu bulunan Necla Atak, ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde, açlık grevine ilişkin konuşarak temel amacın, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit ile cezaevinde yaşanan ihlallerin son bulması olduğunu belirtti.
Atak, başlatılan açlık grevleri eylemlerinin halkın direniş ruhuyla birleşmesi gerektiğini vurgulayarak, “Tek bir tarafın sürdüreceği bir eylemle sonuç alamayız, ailelerimiz ve halkımız açlık grevlerine sahip çıkması gerekir” dedi.
‘Sonuna kadar direneceğiz’
Uygulanan tecrit politikalarıyla tutsakların ve toplumun cezalandırılmaya çalışıldığını vurgulayan Atak, şu ifadeleri kullandı:
“Herkesin bu adaletsizlik karşısında ses çıkarması ve ‘çocuklarımız için adalet istiyoruz’ demeleri gerekiyor. Annelerimizin de bizler için adalet ve haklarımızı talep etmelerini istiyoruz. Annelerimizin yargı makamlarına, var olan tecridin ve keyfi uygulamaların son bulması için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor.
Taleplerimizi her yerde dile getirmeye devam edecek ve sonuna kadar da direneceğiz. Gün itibariyle 30 yılı aşkın süredir tutsak tutulan insanlar riskli hastalıklarla karşı karşıya iken ‘ölmeden cezaevinden çıkmayacaksınız’ mantığıyla onlara yaklaşılıyor. Tüm hasta tutukluların derhal serbest bırakılması gerekiyor.
Bu cezalandırma ile haklı mücadelemizden vazgeçirmeye çalışıyorlar ama yanılıyorlar. Bizler düşüncelerimizden ve fikirlerimizden vazgeçmiyoruz.”
HABER MERKEZİ