Tutsakların, ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’ talebiyle başlattığı dönüşümlü açlık grevi 18’inci gününde sürerken, ailelerin tutsaklara destek amaçlı başlattığı Adalet Nöbetleri de 4 merkezde devam ediyor. Aileler ve grevde olan tutsaklar kamuoyuna ‘duyarlılık’ çağrısı yaptı ve eylemlerinin ‘İmralı’dan ses gelene kadar süreceğini’ vurguladı
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için Türkiye ve Kurdistan’daki cezaevlerinde başlatılan dönüşümlü açlık grevi eylemi 18’inci gününe girdi.
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da başlatılan eylem, 15 Şubat 2024 tarihine kadar devam edecek.
Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 8 yıldır tutuklu bulunan ve açlık grevi eylemine katılan Dilgeş Yaşar, ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde eylemine dair konuştu.
Yaşar, tecride paralel olarak cezaevlerindeki koşulların daha da kötüleştiğine işaret ederek, “Tecridi normal karşılamamız mümkün değil. Son 3 yıldır önderimizden hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde böylesi bir tecrit uygulamasına rastlayamazsınız” diye kaydetti.
Tecridin suç olduğunu vurgulayan Yaşar, “Devlet, tecrit suçunu aralıksız bir şekilde işlemeye devam ediyor. İşlenen insanlık suçuna karşı dönüşümlü olarak açlık grevi eylemlerindeyiz. Hakikat karşısında en büyük eylem ses çıkarmaktır. Halkımız her zamankinden daha çok harekete geçmeli ve bu eylemi sahiplenmelidir. Sadece sessiz kalmak değil, aynı zamanda sessiz kalmayı tercih edenleri de uyarmamız gerekiyor” diye konuştu.
Sesimizi dünya duymalı
Açlık grevi her geçen gün büyürken, tutsak yakınları da Amed, Çukurova, Wan ve İstanbul’da Adalet Nöbeti başlattı.
Botan’da bulunan tutsak aileleri de “talepleri karşılayın” çağrısı yaptı.
Mezopotamya Ajansı‘na konuşan, Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mustafa Acet’in annesi Taybet Acet, “Yeter artık çocuklarımızı tecrit altında tuttukları. Artık bu zulme son versinler. Çocuklarımızın talepleri bizlerin de talepleridir. Bu ülkeye adalet gelmeden biz davamızdan geri dönmeyeceğiz” dedi.
Ahlat T Tipi Kapalı Cezaevi’nde hasta tutsak Naif İşçi’nin annesi Nebahat İşçi, ‘barış ve özgürlüğün anahtarının İmralı’da olduğunu’ vurgulayarak, “Eğer bugün Sayın Öcalan cezaevinden çıkarsa sorunlara bir çözüm bulunur. Ama ne ailesi ne de avukatları kendisiyle herhangi bir görüşme gerçekleştiremiyor. İmralı şahsında cezaevleri üzerinde uygulamaya sokulan bu tecridi kınıyorum. Artık Sayın Öcalan’da bütün dünya halklarının öncüleri gibi özgürlüğüne kavuşmalıdır. Hepimizin el ele verip ayağa kalkması ve sesimizi bütün dünyaya duyurmamız gerekir. Ancak bu şekilde çocuklarımız ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kırabiliriz” diye belirtti.
Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsak Celallettin Demir’in annesi Şirin Demir ise tutsak aileleri olarak talepler karşılanana kadar sokaklarda olacaklarını söyledi. Demir, “Çocuklarımız bugün dönüşümlü açlık grevindeler ancak bir sonuç alınmazsa ölüm orucuna başlayabilirler. Bu da cezaevlerinde cenazelerin çıkması demektir. Kürtlerin elinden ne geliyorsa yapmalılar. Tecrit kırılana kadar ayakta olacağız” ifadelerini kullandı.
Cizîr bodrumlarında katledilen Cizir Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç, herkesi tutukluların sesine ses olmaya davet ederek şu çağrıda bulundu: “Üstümüze düşeni yapmamız lazım. Çocuklarımız yıllardır dört duvar arasında tutuluyor. Boş gerekçelerle tutuklandılar. Ama kendi yandaşları bir insan bile öldürdüğü zaman bir yıl dahi cezaevinde kalmıyor. Ama Kürt ise ve Kürt mücadelesini veriyorsa cezaevine atar yıllarca hapis cezası da verir. Uluslararası devletler de biliyor ki Kürt halkının üstünde tecrit var ama ona rağmen sessizler. 3 yıldır milyonlarca insanın önder olarak gördüğü bir insandan haber alınamıyor. Bu insanlık mı? Artık kan dökülsün istemiyoruz bu tecride son verin.”
Son olarak konuşan Nafya Küçük, tecrit kırılana kadar ve PKK Lideri Abdullah Öcalan fiziki özgürlüğüne kavuşana dek durmayacaklarını belirterek, “Çocuklarımız bu tecrit son bulsun diye açlık grevindeler. Bu zulmün kalkması ve tecridin kırılması gerekir. Tecrit kalkana dek bizler ayakta olacağız. Bu zulüm son buluna dek bizler mücadele edeceğiz” dedi.
Baskılardan korkmuyoruz
JinNews’ten Marta Sömek‘e konuşan İstanbul’da Adalet Nöbeti’ne katılan aileler ise “Tecrit kalkmayana kadar geri adım atmayacağız” mesajını verdi.
MATUHAYDER Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, tutsakların hem İmralı tecridinin son bulması hem de toplumun daha rahat nefes alabilmesi için açlık grevi eylemine başladığını belirtti. Sönmez, “Bizler de yanlarında olduğumuzu söylemek için Adalet Nöbeti’ni başlattık. Kararlılığımız ve nöbetimiz devam edecek. Hiçbir şekilde geri adım atmayacağımızı zaten söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Şubat’ın 15’ine kadar sürecek. Ama umarım ki 15 Şubat’a kadar kalmaz. Talepler yerine getirilir, tecrit ortadan kalkmış olur” dedi.
Adalet Nöbeti eylemcisi ve hasta tutsak kardeşi için mücadele yürüten Kumri Akgül de şu sözleri ifade etti:
“Açlık grevi bugün 18’inci gününde devam ediyor. Bizler tutsaklarımızın başlattığı bu hamlenin önünde eğiliyoruz. Bizler de dışarıda anneler olarak Adalet Nöbeti başlattık. Yeter artık el ele verelim. Nereye kadar bu zorbalık ve baskı altında kalacağız. Önderlik özgür olmadığı sürece hiçbirimiz özgür değiliz. Bizler polislerin baskısından, gözaltılardan ve tutuklamalardan da korkmuyoruz. Ne olursa olsun bizler tutsaklarımızın yanındayız. Cuma günü kardeşimle görüştüm beni tanımadı. Kelepçe ile tedaviye götürüyorlar. Bizler bunu da istemiyoruz. Annelerin ciğeri yanıyor. 33 aydır Önderlikten ses yok. Önderlikten ses gelmediği sürece bizler de alanlarda olacağız.”
Bir diğer Adalet Nöbeti eylemcisi ve oğlu Hamgin Karakaş’ın 18 gündür Afyon Bolvadin T Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevi eyleminde olan Cemile Karakaş da şöyle konuştu:
“Bütün halkımıza ve tutuklu ailelerine sesleniyoruz, artık yeter diyoruz. 18 gündür oğlum açlık grevinde ve tekli hücrede tutuluyor. Şu anda ayakta durmamız oğlumun, ‘Tek senin için değil bütün anneler için yapıyorum bunu’ sözlerinden kaynaklı. Bütün anneler bunu duysun. Benim oğlum eğer tüm dünya ve anneler için eylemdeyse, herkes duysun sesini. Bu tecrit kalksın artık. Kiminin böbreği yok, kiminin gözü görmüyor, kiminin şekeri, tansiyonu var. Benim oğlum da anemi hastası ve çok çok zayıf. Ama çok güçlü. Bana da güç veriyor. Bir anne olarak yüreğim, ciğerim yanmasın. Hiçbir annenin yüreği yanmasın.”
HABER MERKEZİ