Tutsak İsmet Karak bulunduğu Sincan 2 Nolu YGC’deki uygulamaları anlatarak, ‘Bize; ya politik kimliğinizden, dolayısıyla onurunuzdan taviz verin, ya da temel insani haklarınızdan olun, dayatmasında bulunuluyor’ dedi
Ankara Sincan 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutsak olan İsmet Karak, maruz kaldığı hak ihlallerini yazdığı mektupla Mezopotamya Ajansı’na anlattı. Cezaevinin siyasi tutsaklara ağır tecrit koşullarını dayatmak için özel olarak dizayn edildiğine dikkat çeken Karak, “Kürt siyasi tutsaklar olarak 3 Ekim 2021’de buraya sürgün edildik. Buranın mimari yapısından tutalım, ziyaret koşullarına, gündelik temel ihtiyaçların karşılanmasına her uygulama özgündür. Burası tamamen ağır tecrit esasına göre dizayn edilmiştir. Bu tür cezaevleri ‘süper maksimum’ diye tabir ediliyor. Bu haliyle tutsağı çok yönlü bir şekilde yalnızlaştırma politikasıyla hedef alıyorlar. Burada tutsak, fiziki olduğu kadar ideolojik ve psikolojik, kültürel, sosyal gibi her açıdan hedef alınarak ağır tecride maruz kalıyor. Buna ek olarak idarenin hukuksuz yaklaşımları da tecridi derinleştiriyor” dedi.
‘Yaklaşım var olan sorunları derinleştiriyor’
Yaşadıkları sorunlara karşı yaptıkları başvuruların ise sürüncemede bırakıldığını belirten Karak, şunları kaydetti:
“Her şeyden önce bize, ‘Ya politik kimliğinizden dolayısıyla onurunuzdan taviz verin ya da temel insani haklarınızdan olun!’ dayatmasında bulunuluyor. Kimliğimizden, dolayısıyla onurumuzdan vazgeçmeyeceğimizi her koşulda savunduğumuzdan en temel ve insani haklarımızdan mahrum bırakılıyoruz. Diğer mahpuslar resim atölyesine, kurslara ve diğer etkinliklere gidebiliyor. 2 saat havalandırmaya çıkarılıyor ama bizler çıkarılmıyoruz. Bu salt çifte standart diye değerlendireceğimiz bir şey değildir. Sorunlara dair cezaevi birinci müdürü ile görüşmek istiyoruz, ancak sanki böyle biri yokmuş gibi davranılıyor. Birkaç kişiyi saymazsak birinci müdürü gören de yok. İkinci müdür ise sorunlara çözüm bulmak yerine yanlışları meşrulaştırma yolu izliyor. Yaklaşım var olan sorunları derinleştiriyor.”
Karak, yaşadıkları sorunları şu şekilde sıraladı:
- Sadece ağırlaştırılmış müebbet mahpusları değil, tutuklu, hükümlü ve süreli hapis yatanlar da tek kişilik hücrede tutulmaktadır. İnfaz kanununa aykırı olarak biz Kürt siyasi tutsaklar, farklı mahpuslarla aynı ünitede tutulmaktayız. Bu sebeple çok ciddi ideolojik, politik, sosyal, kültürel sorunlar yaşanmaktadır.
- Farklı koğuşlarda kalan tutsakların görüşmesi bir yana, en ufak bir şekilde temasa geçmesi dahi engellenmektedir. Her koridor ayrı bir hapishane gibi diğer koridorlardan yalıtılmıştır. Genelgeye göre haftada en az 10 saat ve on kişilik gruplarla sohbet, spor, kurs, atölye, hobi gibi ortak faaliyetler yapılması gerekirken, burada sadece altı kişi haftada bir kere bir buçuk saat olmak üzere sohbet ve yine bir buçuk saat olmak üzere spora çıkartılıyor. Bunun dışında tüm sosyal faaliyetlerimizden mahrum bırakılıyoruz. Bir buçuk saat olan havalandırma hakkımızdan sadece 1 saat faydalanabiliyoruz.
- Kendi aramızda kitap, gazete gibi araçların değişimini yapmamız engelleniyor. Diğer zindanlardaki arkadaşlarımıza kitap göndermemiz engelleniyor. Koli ile gelen kitaplarda, özgürlük hareketinden, özgür Kürtlükten, Kürdistan’dan bahsediliyor, ya da cümle içinde bile geçiyorsa bu kitapları alamıyoruz. Keyfi gerekçelerle sayısız disiplin cezası ve hücre cezası verilmektedir. Havalandırmaya gidiş gelişlerde ikisi dedektör, ikisi de fiziki olmak üzere dört kez aramaya tabi tutuluyoruz.
- Görüş saatimiz sabah dokuza alınarak şehir dışında oturan ailelerimizin görüşe gelmesi zorlaştırılarak fiilen görüş yasağı uygulanmaktadır. Açık görüş yerleri cam kabinlerle bölünmüş ve kameralarla gözetilmekte ve yanı başımıza gardiyanlar dikilmektedir. Hastane sevkleri mütemadiyen ertelenmekte veya iptal edilmektedir. Ağır hasta tutsakların sağlığa erişimi engellenmekte veya randevulara altı ay ya da bir yıl sonra götürülmektedirler. Bu durum sağlık sorunlarını ağırlaştırmaktadır. Yaşı ilerlemiş veya ağır hasta tutsaklar tek kişilik hücrelerde tutulmakta, diğer hapishanelere sevk talepleri reddedilmektedir.
- Kantinde fahiş fiyatlarla kalitesiz ürünler satılmaktadır. Kantinde 40 yapraklı bir defterle bir tükenmez kalem dışında kırtasiye malzemeleri satılmamaktadır. Demirbaş olan ve merkezi Bakanlık bütçesine tabi olan su tesisatı parçaları para ile satılmakta, para ödemeyen veya ödeyemeyenler musluklar bozulduğunda tamir ettiremediğinden susuz kalmaktadır. Cezaevi idaresi, İnfaz Hakimliğinin hatta AYM’nin lehimize olan kararlarını uygulamamaktadır.
Karak, şikayetlerini dile getirdikleri cezaevi idaresinin durumu meşrulaştırarak, “Burası özgün ve daha yüksek güvenlikli cezaevi” yorumu yaptığını aktardı. Karak, duruma karşı demokratik taleplerini dile getirmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
HABER MERKEZİ