DEM Parti Milletvekili Türkoğlu, İmralı tecridine yönelik değerlendirmelerinde, tecrit ile Kürt sorununun derinleştirildiğine dikkati çekerek, ‘Devlet aklı, tecrit uygulamalarında ısrar ederek bir kez daha kaybetmeye mahkûm olacaktır’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Halide Türkoğlu, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritte dair ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
“‘Milletin bekası, devletin bekası’ adı altında kendi bekasını, sermayedarını, çetelerini koruyan politikaları iflas eden rejim, yeni bir güç arayışına girerek çareyi daha fazla baskı ve otoriterleşmede görmüştür” diyen Türkoğlu, İmralı’daki tecridin de bu politikalardan bağımsız değerlendirilemeyeceğini belirtti.
“Abdullah Öcalan’ın fikriyatının mayasının bu topraklarda tutması nedeniyle tecrit derinleştirilmiştir” diyen Türkoğlu “Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanlara karşı çözüm, 3. Yol’u örmektir diyen bu fikriyat, halklar nezdinde kabul görmüştür. Kadını yok sayan, ötekileştiren, sömüren zihniyete karşı direnen kadınlar nezdinde kabul görmüştür. Bugünümüzü ve geleceğimizi faşist rejimin insafına bırakmayacağız, diyen gençler nezdinde kabul görmüştür. Yoksulluğa, işsizliğe sömürüye karşı direnen işçi sınıfı nezdinde kabul görmüştür. Kapitalist erkek egemen iktidarların Ortadoğu’da halkları birbirine kırdırma üzerinden yürüttüğü güç ve paylaşım savaşlarına karşı Ortadoğu’da halkların farklılıklarıyla bir arada yaşayabileceği umudunu yeşertirken faşist rejimin korkulu rüyası haline gelmiştir. Bu fikriyatın kabul görmesi demek, faşist iktidarın yarattığı ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi politikaların çökmesi demektir. İmralı’da tecrit altına alınmak istenenin ne olduğunu daha açık daha somut dillendirmek gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Devlet aklı kaybetmeye mahkûmdur’
Kürt halkı üzerinde tecridin her geçen gün derinleştiğini aktaran Halide Türkoğlu, “Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan politikalarını meşrulaştırmak için tecridi derinleştiriyor. Tecridin kalkması demek demokrasinin, hukukun, eşitliğin ve özgürlüğün fikriyatının halklarla daha fazla buluşması demektir. Bu topraklarda yıllardır işlenen insanlık suçlarıyla yüzleşmek, hakikatleri açığa çıkarmak demektir. Yolunu hakikatten, hakkaniyetten değil hukuksuzluktan, faşizmden yana belirleyen devlet aklı, tecrit uygulamalarında ısrar ederek bir kez daha kaybetmeye mahkûm olacaktır” dedi.
Hukuksuzluk düzeni
Tecrit söz konusu olunca yargı mekanizmasının sessiz kaldığını belirten Halide Türkoğlu, “İmralı Ada Hapishanesi’nde uygulanan hukuk, halihazırdaki bağımlı yargıdan çok daha öte bir yerdedir. Var olan yargı mekanizmalarının dahi söz kuramayacağı özel bir hukuk sistemi uygulanmaktadır. Sayın Öcalan ile 38 aydır ne aile ne de avukat görüşü gerçekleştirilememektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine imza atan bir ülkede bunlar yaşanıyor. Gerekçeleri var olan yargının literatürü ile açıklanan, ancak temelinde özel bir yargı sisteminin geliştirildiği bir yargı düzeni. “Bozulmuş bir kosteri” yapacak güce sahip olmayan bir devlet aklı. 38 aydır hiçbir yasal hakkından faydalandırmayan, “disiplin cezası” var diyerek hukuksuzluğunu meşrulaştıran rejime şunu sorsak çok mu oluruz? İmralı’da hangi hukuk kuralları uygulanıyor? İmralı Ada Hapishanesi Türkiye sınırları içerisinde ise, neden hukukun gerekleri yerine getirilerek koster tamir edilmiyor? Disiplin cezalarının gerekçelerinin detayları avukatlara sunulmuyor? Bunların cevapları ilgili muhataplar tarafından verilmese de bizler şunu çok rahat söyleyebiliriz ki; İmralı’da hukuk yok, hukuksuzluk üzerinden kurulmuş bir düzen var” diye kaydetti.
AMED