Maraş-Türkoğlu 1 nolu L Tipi Cezaevi’nde bulunan Ferhat Kaya şöyle diyor: “En küçük bir talebimiz bile Covid-19 bahanesine sarılarak ya reddediliyor ya da görmezden geliniyor. Doğru dürüst temizlik yapılmıyor, içeriye dezenfektan verilmiyor. İlk birkaç hafta verilen çamaşır suyu, artık verilmiyor. Mahkemece yasak olmayan, her yerde içeriye verilen kitaplar burada cezaevi idaresinin, disiplin kurulunun keyfi kararı ile bize verilmiyor. Kargoyla gelen eşyalarımız geri gönderiliyor. Mektuplarımız verilmiyor. İhtiyacımız olan eşyaları ne iç kantinden ne de dış kantinden temin edemiyoruz. Zaten fiyatlar da aşırı yüksek. 10 kişinin üstündeki odalara iki bıçak, iki semaver verilmesi gerekirken, bu kural yerine getirilmiyor. Üç kişilik odalarda 11-12 kişi tutuluyoruz. Havalandırma zemini aşırı tırtıklı olduğu için ayakkabılarımız yırtılıyor. Cezası bir yılın altına düşen Mehmet Çelebi, Mazlum Tekin, A. Samet Durak, Turgut Yalçın, Yunus Kaçar, Sedat Karak ve Süleyman Saçal, denetimli serbestlik ile tahliye edilmek üzere açık cezaevine sevk edilmiyorlar. Sayımlarda içeriye robokoplarla giriliyor ve tahrik edici sözler söyleniyor. Koridorda ‘duvar dibinde yürü’, gibisinden 12 Eylülvari dayatmalarda bulunuluyor. Tüm bu sorunları idare ile görüşüp, çözmek istiyoruz ama muhatap bulamıyoruz. Vardiyası değişen gardiyan gruplarının her biri bizlere kendine göre ayrı kurallar dayatmaya çalışıyor.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Kadir Kevser, gönderdiği faks metninde şöyle diyor: “Bu cezaevinde, açıldığı 2017 yılı baharından bu yana çok keyfi, hukuksuz, sudan bahanelerle disiplin cezaları veriliyor. Özellikle de hücre cezaları. Hücre cezası almayan arkadaşımız neredeyse yok gibi. Şimdi de hücre cezaları sebebiyle infaz yakmalar başladı. Geçen hafta Hüseyin Öktar ve Abuzer Doymaz’ın infazları yakıldı. Görünen o ki, bu infaz yakma durumu olağan bir hale getirilmek isteniyor. Nitekim bulunduğumuz cezaevinde onlarca arkadaşımız da bu durumla karşı karşıya. Zira yüzlerce hücre cezası verilmiş bulunuyor. Cumhuriyet Savcılığı tarafından gönderilen müddetnamede “3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. maddesine” atıf yapılarak şartlı tahliye durumunun ortadan kaldırıldığı söyleniyor. Bizi bu konuda aydınlatır mısınız?
Bir yıl içinde alınan üç ayrı hücre cezasının itiraz edildiği Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedilip kesinleşmesi halinde, infaz yakılıyor; yani şartlı salıverilme hakkınız kalmıyor maalesef. Burada verilen hücre cezalarına zamanında itiraz edilip, Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı bozması için uğraşmak çok ama çok önemli.”
* * *
Çankırı E Tipi Cezaevi’nde bulunan Sait Gürkan, gönderdiği faks metninde pandemi döneminde yaşadıklarını yazmış. Özetleyerek aktarıyorum: “Sanırım bizde doğal karantina var. Dış dünya ile sıfır temas olunca çok da sorun olmuyor. Son dönemde kapalı ziyaretler başlasa da, kendi tercihimizle çıkmıyoruz. Haftada iki sefer telefon açmak için koridora çıkıyoruz. Karşılıklı tedbirler alıyoruz. Gözle görülür tedbirler var. Ötesini de biz bilmiyoruz. Bu mekanlarda çok badireler atlattık. Ondan dolayı virüs bizle uğraşmayı göze alamayabilir:) En kötü sonuç, sizleri okuyamamamız. Eskiden sizin aracılığınızla kimi hukuki konuları takip edebiliyorduk. Örneğin müebbet hapis cezası alanların, son üç yılda ilçe cezaevine gidebileceğine dair Anayasa Mahkemesi kararı olduğunu duyduk. Ben 27 yılı bitirdim. Birkaç arkadaş daha önümüzdeki aylarda 27 yılı dolduracak. Sözünü ettiğimiz hukuksal düzenleme doğruysa, bize AYM’nin kararını iletir misiniz? Selamlar, saygılar…”
Son infaz düzenlemesine göre son üç yılın ilçe cezaevi ya da açık cezaevinde çekilmesi kararı adliler için söz konusu. Dahası ilçe ya da açık cezaevine gönderilmesine karar verilen adli mahkumlar, oradan da denetimli serbestlikle tahliye ediliyorlar. Bu hükümlerin siyasi mahpuslara da uygulanması gerektiğine dair CHP’nin itirazı halen Anayasa Mahkemesi’nde görüşülüp, karara bağlanması için sırasını bekliyor maalesef.
* * *
İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi ile İzmir-Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan okurlarımız gazetemizi alamıyorlarmış. İdare gazetemizi içeriye vermemek için Basın İlan Kurumu listesinde olmamamızı gerekçe olarak gösteriyormuş. İyi de AYM kararı ne olacak? Tıpkı Anayasa gibi, Anayasa Mahkemesi’nin kararı da çıkan veya çıkartılabilecek bırakın tüzük-kararnameleri, kanunların bile üstündedir.
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Naif Bal, kendisine yapılan haksızlıklar konusunda AYM’den tazminat kazanmış bulunuyor. Kendisine yapılan ve cezasız kalan kötülükleri, daha önce AİHM’e taşımıştı. Şimdi de konuyu Birleşmiş Milletler’de itiraz etmek istiyor. Ancak benim bildiğim kadarıyla BM’de böyle bir birim ya da yargı organı yok.
* * *
Edirne F Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Hasan Yıldız’ın mektubunu daha geniş verebilmek için haftaya bırakmak zorunda kaldım. Hasan, sadece 20 yıldır cezaevinde bulunduğu için birlikte kaldığı yoldaşlarına göre kendini çok yeni ve genç sayanlardan…
MEKTUBU GELENLER:
Bejdar Ro Amed – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Naif Bal – Bolu F Tipi Cezaevi
Sait Gürkan – Çankırı E Tipi Cezaevi
Hasan Yıldız – Edirne F Tipi Cezaevi
Kadir Kevser – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Ozan Alpkaya – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi
Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Ferhat Kaya – Türkoğlu 1 nolu L Tipi Cezaevi
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail: aykol267@gmail.com