Bütün anti-emperyalistler yelkenleri suya indirdi. Artık ABD’ye övgüler dizmeye, yaptığı açıklamalarından dolayı Trump’ı alkışlamaya başladılar. Bu şakşakçılar artık bütün yolların düz olduğunu, bir dakika bile geçirmeden Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik harekatın başlamasını istiyorlar.
Erdoğan’ın böyle bir harekata ihtiyacı var. Çünkü Erdoğan’ın kaybettiği iktidarı tahkim etmek için bir hikayeye ihtiyacı var. Ancak ne ekonomide ne siyasette yeni bir hikaye yaratmanın koşulları yok. Erdoğan’ın çantasında kalan tek hikaye ise hamasettir. O da 2015, 7 Haziran seçimlerinden beri kullanıldığı için etkisiz hale gelmiş bulunuyor. Bütün kanallarda birlikte çalınan savaş tamtamları kimseyi heyecanlandırmıyor. Herkesin gözü kulağı çarşı pazarda, eli kulağında olan depremde.
Erdoğan-Trump dostluğu
Harekat izni olarak yorumladıkları açıklamalara daha doyasıya sevinmeden Trump’ın ikinci twitteri ile şaşkına döndüler. Yandaş medya uzun süre bu gelişmeyi vermekte direndi. Erdoğan’ın yakın dostu nezaket ve kibarlığı bir tarafa bırakarak, “Türkiye, benim büyük ve benzersiz bilgeliğim dahilinde limitleri aştığına kanaat getirdiğim herhangi bir şey yaparsa, Türkiye’nin ekonomisini (geçmişte yaptığım gibi!) tamamen imha edeceğim ve yok edeceğim” dedi. (Trump’ın bir şey yapmasına gerek kalmadan dolar yukarı doğru seyrine başladı. Türkiye halkları önceki güne göre daha fakirleşmiş durumda. Savaş lafı bile ekonomiyi vurmaya yetti.)
Trump, bu açıklaması ile harekatın bir sınırı olduğunu ve bu konuda Erdoğan ile anlaştığını da ortaya koydu. Zaten Pentagon’dan yapılan açıklamada da unsurlarını belli bir bölgeden çektiğine vurgu yapılıyordu. Bu anlaşmanın ayrıntıları açıklanmadı. Açıklanır mı bilmiyorum. Ancak kamuoyuna yansıyanlara bakarak bir tahminde bulunabiliriz. Yukarıda söylediğimiz gibi, Erdoğan’ın iktidarını sürdürmek için (seçimle veya seçimsiz) bir zafere ihtiyacı var. Ve bunu ABD’den istiyor. Bu kadar eleştiri, bu kadar kızgınlık bu yüzden. Son telefon görüşmesinde Trump kıymetli dostuna sınırlı bir harekat izni verdi. Muhtemelen 5 km kadar bir derinlikte içeri girmesine izin verdi. Trump’ın limit dediği budur. Tepkiler üzerine Trump bunu açıklamak zorunda kaldı. Buna sadece Erdoğan’ın bir zafere olan ihtiyacı için izin verilmiştir.
Ancak Beyaz Saray ve Trump’ın açıklamaları ABD ve Avrupa’da büyük tepki topladı. Bu tepkiler o kadar sertti ki, Trump yeni açıklamalar yapmak zorunda kaldı. Trump’ın ek bir şey yapmasına gerek kalmadan TL hızla değer kaybetmeye başladı. Ekonomi aşağı doğru gitmeye başladı. Bir parantez açarak şunu eklemek gerek: Erdoğan iktidarı o kadar zayıf bir durumda ki onun için olumlu sayılacak herhangi bir gelişmenin ömrü birkaç saat sürüyor. Erdoğan’ın o kadar emek harcayarak kopardığı izni ve bunun getirdiği sevincin ömrü ancak saatler sürdü. Gerçi yandaş medya Trump’ın son açıklamasını mümkün olduğu kadar gizlemeye çalıştı, birkaç saat bu sevinci uzatmaya çalıştı, ancak güneş balçıkla sıvanamadığı için bu da fazla işe yaramadı.
Lafı bile tehlikeli
Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, Suriye’ye yönelik bir harekat iktidar tarafından Türkiye ekonomisine yönelik öldürücü bir darbe olacaktır. Harekat sözü bile TL’nin hızla değer kaybetmesine yol açtı. Yatırımcılar hızla Türkiye’yi terk etmeye başladı. Önümüzdeki günlerde bu kayıbın artacağı savaşın yükünün halka yükleneceği açıktır. Ekonomi hasta yatağında ilaç yerine ölümcül darbelere maruz kalmaktadır.
Erdoğan’ın bir operasyon gerekçesi olarak öne sürdüğü Suriyeli mülteciler için güvenli bölge ise hiç kimseye inandırıcı gelmedi. Ancak böyle bir harekat ek bir göçü tetikleyecektir ve kimse savaş bölgesinde yapılacak bahçeli evlere yerleşemeyecektir. Bunu herkes görüyor, başta Almanya olmak üzere herkes bunu anladı.
IŞİD’in sorumluluğu Türkiye’de
IŞİD’lilerin sorumluluğunu AB üstlenmeye cesaret edemedi. Trump bir anda kızgın kestaneleri Erdoğan’ın kucağına bıraktı. Erdoğan bile şaşırmış bu işe, itiraz etmedi, ancak sayıları tartışarak sorunu geçiştirmeye çalıştı. 10 bine yakın IŞİD militanı cezaevlerinde, 100 bin çocuk ve kadın kamplarda bulunuyor. Erdoğan arkadaşlarına bununla ilgili çalışma talimatı vermiş, bu çalışma herhangi bir çalışma değil. Oyun oynanamaz, bütün dünyanın gözü bu çalışmaların üzerinde olacaktır. Bakalım nasıl çalışacaklar.
Sonuç yerine
Türkiye’nin Suriye’deki durumu düne göre daha zora girdi. Artık Türkiye’nin bir askeri harekatı daha da zorlaştı. Türkiye ABD ile ve bütün batı ile karşı karşıya gelmiş durumda. Anadolu Ajansı’na açıklama yapan Pentagon Sözcüsü Yarbay Carla Gleason’un söyledikleri bunun en açık kanıtı. Gleason, “Türkiye, Birleşik Hava Operasyonu Merkezi tarafından Hava Görev Emri’nden çıkarıldı, Türkiye’ye keşif ve gözlem verilerinin sağlanması durduruldu” dedi.
Bunun hava sahasını Türkiye’ye kapatmak anlamına gelip gelmediğine ilişkin soruya Gleason, “Teknik olarak bu anlama gelmese de bir hava unsuru Hava Görev Emri’nden çıkarıldığında, söz konusu bölgede koordinasyonsuz uçması neredeyse imkansız hale geliyor” yanıtını verdi.
CNN International’ın ABD Dışişleri Bakanlığı muhabiri Jennifer Hansler’la konuşan bir yetkili, Suriye’nin kuzeydoğusunun hava sahasının Türkiye’ye kapatıldığını söyledi. Yetkili, “Türkiye’nin havadaki katılımına son verdik. Şu an Suriye’nin kuzeydoğusunda hava sahasını biz kontrol ediyoruz. Yakın gelecekte bunu değiştirme niyetimiz yok” dedi. Türkiye son 24 saatte çok önemli bir pozisyon kaybetti. Artık bir askeri harekat Türkiye’ye büyük kaybettirecektir. Türkiye bir askeri harekata girişebilir. Ama bu iktidarın sonu olabilir.