Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki gelişmeleri deneyimli gazeteci Seyit Evran değerlendirdi:
Hüseyin K. Akçadağ
Son dönemlerde Federe Kürdistan Bölgesi’nde çok fazla gelişme üst üste geldi. Son olarak YNK’de bir iç tartışma başladı ve gözler oraya döndü. KDP’nin Türkiye’ye paralel bazı hazırlıklara giriştiği haberleri kamuoyuna yansıdı.
Bölgedeki son gelişmeleri gazetemize değerlendiren deneyimli gazeteci Seyit Evran, Türkiye’nin bu bölgeye yönelik operasyonlarda istediği sonuçları elde edemediğini ve bölgede ilerlemesinin frenlendiğini belirtiyor. KDP’nin Türkiye’ye paralel bazı hazırlıklarının olduğunu ancak Kürt kamuoyundan gelen tepkiler nedeni ile bu hazırlıklarını her zaman pratiğe dökemediğini söylüyor. Evran’ın sorularımıza yanıtları şöyle:
Seyit, Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) içindeki son gelişmeleri okuyucularımız için değerlendir misin?
Ben bu olaya çok fazla girmek istemiyorum. Çok genel şeyler söyleyeceğim. Biliyorsun bazı hassasiyetler var, bu hassasiyetlere dikkat etmek gerek. Şunu söylemek istiyorum: YNK güçlendiği oranda KDP güç kaybeder. YNK son dönemlerde bazı ciddi gelişmeler kaydetti. Örneğin Behdinan alanında bazı önemli aşiretlerle ilişkilerini geliştirmesi KDP’yi daralttı. Dolayısı ile bazı girişimler bu bağlamda gelişti. Yine şöyle bir durum var: YNK’nin üst düzey temsilcileri YNK’nin olası bir Kürt-Türk savaşında yer almayacağını söylediler. Bafil Talabani, Kubat Talabani ve Lahor Şêx Cengî de aynı açıklamayı yapmışlardı. Bu tutumlarını Amerikalılara da açıklamışlardı. Bundan sonra böyle bir olayın olması aslında düşündürücü. Bundan şöyle bir sonuç çıkarmamak lazım: Bu gelişmeler Bafil Talabani tarafından Lahor Şêx Cengî’ye karşı geliştirildi gibi bir sonuç çıkarmamak lazım. Kişiler bazında düşünmemek lazım. Önemli olan YNK’nin KDP’ye karşı güçlü olması. Onu dengelemesi. Mevcut durumda Kürtlerin üç ana aktörü var. Bu aktörler PKK’dir, KDP’dir ve YNK’dir. Bunlar birbirini dengeleyen güçlerdir. Dengenin bozulması ve KDP’nin güç kazanması Türkiye’nin bölgedeki etkisini artırır. Biraz bu açıdan bakmak gerekir. Kişisel bazda yapılan açıklamadan çok YNK’nin KDP’ye karşı güçlü olması gerekir kurumsal olarak. Dengenin bozulmaması lazım.
Bu gelişme YNK’yi güçlendirir mi?
Şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. Güçlendirir mi zayıflatır mı onu süreç gösterir. Kürt ulusal birliğini sağlamak konusunda YNK’nin her zaman pozitif bir rolü vardı. Benim temennim bu pozitif rolünü devam ettirmesi. Zaten bu rolünün değişeceğine dair herhangi bir belirti de yok. En azından ben YNK’nin pozitif rolünü devam ettireceği kanaatindeyim.
Peki, Lahor Şêx Cengî’nin tekrar parti yönetiminde yer alma ihtimali var mı?
Bunu zaman gösterecek. Kongrenin ne zaman olacağı belli değil. Bu sorun için şöyle bir şey söylemek doğru olur sanıyorum: Bu aile içinde bir sorundur, aile içinde çözülecektir. Kurumsal olarak YNK’ye zarar vermeyecek, onu güçlendirecek şekilde çözülmesi gerekiyor.
Peki, iki taraf da soruna aile içi bir sorun olarak mı bakıyor?
Bu konuda fazla veri yok. Bana göre böyle bir sorunun yaşanmaması gerekiyordu. Türkiye ile açıkça işbirliği yaptığı için KDP fazlasıyla sıkışmıştı. Bu gelişmeler nedeni ile gözler YNK’ye döndü. Ama yinelemekte fayda var bu YNK’nin iç sorunudur ve YNK’yi güçlendirecek bir tarzda çözülmesi gerekir. Şimdi geçici olsa da sorun çözülmüş gibi görünüyor ama bundan sonrası önemli.
Seninle konuşmak istediğim ikinci mesele, KDP’nin yeni savaş hazırlıklarına dair haberler.
KDP uzun süredir Türkiye ile paralel bir politika izliyor. Bu politika son dönemde daha da alenileşti. Bu duruma büyük tepkiler geliyor. Kürt güçlerinden, siyasi hareketlerden, aydınlardan, kamuoyundan tepkiler geliyor. Bu tepkiler üzerine bir süre pasifleşiyor, sessizleşiyor. Ama bu politikasından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Zinî Wertê ile başlayan süreci göz önünde bulundurursak önce yığınak yaptı, tepkiler gelince durur gibi yaptı, ancak Türkiye ile paralel politikalarını sürdürdü ve hazırlıklar yaptı. Bu Garê’de de böyle oldu. Bu Çamankê taraflarında da oldu. Metîna’da da oldu. Tepkiler üzerine sessizleşiyor, duruyor. Bu sessizlik sürecinde yeni bazı şeylere hazırlanıyor. Örneğin 5 Haziran olayından sonra Zagros’un kalbine yönelik bir müdahale için güç hazırladı, hazırlamadı değil. Bu gerillayı tamamen arkadan kuşatmaktı. Ama gelen yoğun tepkiler üzerine sustu, sessizleşti. Önümüzdeki dönemde çılgınca olsa da böyle bir adım atacağını düşünüyorum. Böyle bir adım Kürt savaşının ateşlenmesi demektir.
Somut hazırlıkları var mı?
Bu hazırlıklar çoktan başlamıştı. Metîna olayında sonra hazırlıklar başlamıştı. Şeladizê’de bazı güç yığınakları yapmıştı. Reçberaxa dediğimiz bölgenin şöyle bir özelliği de var. Şeladizê’nin kuzeyidır. Şeladizê’nin KDP’ye karşı yapısını biliyorsunuz. Şeladizê tamamen KDP’ye karşı bir yapıdadır. Şeladizê, KDP’nin Türkiye ile işbirliğine karşı çıkan bir merkezdir. Oradaki aşiretler karşı çıkıyor. Biliyorsunuz daha önce Türk üssü basıldı, binaları ve savaş araçları yakıldı. Şeladizê kuşatılmaya çalışılıyor. Ama asıl hedef gerillayı tamamen arkadan kuşatmak ve nefessiz bırakmaya çalışmaktır. Bu hazırlıkları çoktan beri sürdürüyor. Ama kamuoyunun çok yoğun tepkisi olduğunda bu adımları atamıyor.
Peki, bu günlerde KDP’de yeni bir adım beklenebilinir mi?
Bu meseleye şöyle bakmak gerekiyor: Türkiye sıkıştığında KDP’nin bu adımları gündeme geliyor. Bu açıdan baktığımızda şunu görüyoruz: Türkiye fazlası ile sıkıştı. Böyle baktığımızda KDP bu dönemde bazı şeyler yapabilir. Yapacak demiyorum, yapabilir diyorum. Fakat şöyle bir şey de var: KDP’nin tümü bu adımlardan yana değil. Ancak böyle adımları atmayı engelleyecek faktörler zayıf. Onun için çılgınlık olsa da böyle adımlar atabilir diyorum.