HDP çok başarılı bir kongre gerçekleştirdi. Milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, belediye meclis üyeleri, parti il ve ilçe yöneticileri ve binlerce üyesi cezaevlerinde olan HDP, dimdik ayaktayız, mesajı verdi. Haftalar önce başlatılan gözaltı ve tutuklamalarla kongreye katılım önlenmek istenmişti. Ancak Türkiye halkları ve demokrasi güçleri on binlerle ifade edilen coşkulu bir katılımla bu saldırılara cevap verdi. Ne kadar dinamik bir toplumsal tabana sahip bir parti olduğu görüldü. HDP’ye yönelik baskıların %1’i başka bir siyasi partiye yapılsaydı, yerinde yeller eserdi. Bu açıdan Türkiye halklarını ve demokrasi güçlerini kutluyoruz.
Bugün Türkiye’de bir demokratikleşme umudu ve demokrasi mücadelesi varsa, bunda HDP’nin rolü çok önemlidir. HDP’nin olmadığı bir Türkiye siyasi yaşamını düşünmek bile bu partinin nasıl bir role sahip olduğunu gösterir. Bu açıdan Türkiye’de herkes bu siyasi hareketin değerini bilmeli. HDP dışındaki muhalif parti ve siyasi güçlerin varlığında bile HDP’nin mücadelesinin büyük payı var. HDP ve dayandığı toplumsal taban bedeli ağır olan demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütmeseydi AKP-MHP ittifakı ve müttefikleri Türkiye’de hiçbir muhalif güç bırakmazlardı. Hepsini teslim alır kendilerine biat ettirirlerdi.
HDP ağır baskılara rağmen ciddi bir direniş gösterdi. Kuşkusuz daha örgütlü, daha toplumsal bir mücadele geliştirebilirlerdi; bunun siyasi ve toplumsal zemini vardı. Baskıların yoğunluğu ve yeterince yaratıcı yol ve yöntemler geliştirilememesi nedeniyle bunu gerçekleştiremediler. Ancak tüm Türkiye’de patlamayla sonuçlanacak tepkiler her gün daha fazla birikiyor. Zaten bu nedenle en ufak toplumsal hareketliliğin üzerine şiddetle gidiliyor. Her gün gözdağı baskıları ve tutuklamalarıyla karşılaşılıyor. Korkunun ecele faydası yoktur, derler.
HDP demokrasi ittifakı şiarıyla kongresini yaptı. Öne çıkan tema bu oldu. Demokrasi ittifakının bu kadar üzerinde durulması mücadele iradesinin gücünü ortaya koyuyor. Çünkü mücadeleye ihtiyaç duyanlar ittifakı önemli görürler. İttifakı önceliğine almayanların, mücadelede gözü yok demektir. Eğer baskıdan, faşizmden söz ediliyorsa, bundan kurtulmanın reçetesi demokrasi ittifakıdır. Kongreye HDP dışından gelen katılımlar ve mesajlar Türkiye’nin demokrasi ittifakına ihtiyacını net biçimde ortaya koymuştur. HDP mücadele partisi olduğu için kongresi hem Türkiye içinden hem de dışından ilgiyle karşılanmıştır.
HDP’nin ittifaka önem vermesi ve bir mücadele partisi olması başından itibaren bir ittifak hareketi olarak ortaya çıkmasına dayanıyor. HDP ittifakın önemini çok iyi öğrendi. Çünkü bu anlayışla güçlendi, Türkiye siyasetinde etkili bir yer edindi ve mücadele partisi haline geldi. Böyle bir partiye şu anda Türkiye’de her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Mevcut AKP-MHP iktidar ittifakını mücadele dışında geriletmek mümkün değildir. Kendilerini Türkiye’nin bekası olarak gören, kendileri dışındaki her siyaseti hain olarak damgalayan, sapkın bir siyasi zihniyet var. Böyle bir iktidar da ancak ittifaklar genişletilip mücadeleyle geriletilebilir. Başka türlü iktidarı bırakmaları mümkün gözükmüyor. Bu iktidara yapılacak hiçbir çağrının anlamı yoktur. Hatta her çağrı bu iktidar gerçeğini muğlaklaştırma anlamına gelir. Çağrılar sadece bu iktidarı daha fazla teşhir etmek için yapılabilir.
Yeni eşbaşkanlar seçildi. Kendilerine başarılar diliyoruz. HDP bir halk hareketidir. Bireyler ya da elit bir siyasi ekibe dayanmıyor. Zaten böyle bir parti olsaydı şimdi ismi anılmazdı. Bu açıdan HDP’de görev değişimleri anlaşılırdır. Eski Eşbaşkan Sezai Temelli güzel bir konuşma yaptı. En zor dönemde eşbaşkanlık görevini üstlendi. İradeli ve dirençli bir duruş sergiledi. Bu yönüyle bu zorlu yıllarda çok önemli emeği oldu. Bir başarısızlık yaşadığı için değil, yeni bir kan, yeni bir açılım olarak Profesör Mithat Sancar Eşbaşkan oldu. Yeni Eşbaşkan’ın Sezai Temelli’nin çabalarını daha da ileri götüreceği, demokrasi ittifakı temelinde daha mücadeleci bir parti yaratacağı beklenmelidir. Entelektüel birikimi, siyasi bilinci ve deneyimiyle Mithat Sancar da başarılı olacaktır.
Sezai Temelli’nin yürüttüğü en önemli çabalardan biri de İmralı’daki tecrit ile Türkiye’deki faşist sistem arasındaki bağı çok iyi kurmasıdır. Bu açıdan tecride karşı mücadeleyi bir demokrasi mücadelesi olarak görmüş bu konuda siyasi arenada önemli bir bilinç yaratmıştır. Zaten eşbaşkanlığı döneminde siyasi doğrultusunu ve mücadelesini doğru yürütmesinde tecride karşı mücadele ile demokratikleşme arasındaki bağı çok iyi anlamasının önemli bir payı olmuştur. 2019 yılında Leyla Güven öncülüğünde tecride karşı mücadelenin ortaya çıkardığı gerçekleri somut ifadeye kavuşturmada üzerine düşeni yapmıştır. Bu açıdan kendisinin vurguladığı gibi Kürt halkı Heval Sezai, diyerek hakkını vermiştir. Bu açıdan bu siyasi harekete emek veren herkese teşekkür etmek ve yeni yönetime de başarılar dilemek gerekiyor. Tabi herkes de bu yeni yönetime desteğini sunmalıdır. Bu siyasi hareket kolektif anlayış ve örgütlü toplum desteğiyle başarılı olur. Nitekim bugüne kadar da bu temelde mücadele etmiş ve ayakta kalmıştır.
HDP Türkiye siyasi hayatının ve demokrasi mücadelesinin olmazsa olmaz siyasi gücü haline gelmiştir. Zaten AKP-MHP iktidarının en fazla bu partiye saldırması da bu siyasi hareketin anlamını ve değerini ortaya koymaktadır.