Hindistan’ı Avrupa’ya bağlamayı hedefleyen Ortadoğu’daki birçok dengeyi değiştirebilecek “Yeni ekonomi koridoru” projesine ilişkin tartışmalar sürüyor. Projenin önünde engellerin yanı sıra, Türkiye ve İran’ın projeden dışlanması Rusya ile Hindistan arasındaki “kuzey-güney” koridoruna bir tehdit olarak yorumlanıyor
Güney Asya’yı Basra Körfezi ve İsrail üzerinden Avrupa’ya bağlayacak “yeni ekonomi koridoru” projesi, 9 Eylül 2023’te Hindistan’ın Yeni Delhi kentinde düzenlenen G-20’de zirvesinde onaylandı. O toplantıda ABD, Suudi Arabistan, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği bir anlaşma imzaladı. Bunun anlaşma sonucunda Hindistan’ı Ortadoğu ve Avrupa’ya bağlayacak (IMEC) yeni ekonomik koridor inşa edilecek. Koridorda demiryolları, enerji boru hatları ve iletişim bilgi kabloları döşenecek.
Sorumlu devletler 60 gün içinde bir plan hazırlama konusunda anlaştılar ve imza atan tüm taraflar proje bedelini ödemeyi taahhüt edecek. Hindistan’a göre, projenin maliyeti yaklaşık 20 milyar dolar tutarında.
ABD, Asya, Basra Körfezi ve Avrupa arasındaki ekonomik bağlantıların geliştirilmesi yoluyla bu koridorun ekonomiye olumlu etki yapacağını tahmin ediyor.
Proje, 2 koridordan oluşuyor: Hindistan’ı Arap Denizi üzerinden Basra Körfezi’ne bağlayan doğu koridoru ile Basra Körfezi’ni İsrail, Ürdün, Akdeniz kıyıları üzerinden Avrupa’ya bağlayan kuzey koridoru.
Edinilen bilgiye göre, gemiler Hindistan limanlarından Arap Emirlikleri’ne gidecek. Daha sonra demiryoluyla Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail’den geçerek, Akdeniz’den Yunanistan ve İtalya’ya gidecek. Oradan da kara yoluyla mallar Avrupa’ya dağıtılacak.
Projenin hedefi
Çin’in “Kuşak ve Yol” projesinin rekabet gücüne bakıldığında, “Yeni Ekonomik Koridoru” projesinin temel hedefi, taşımacılığın lojistik maliyetini (yakıt maliyetleri) yaklaşık yüzde 40 oranında azaltmak. Ayrıca Batılı ülkeler Hindistan’ı (Çin’in ana rakibi) destekliyor. Çünkü Yeni Delhi’de nüfus artışı nedeniyle çalışanların ücretleri Çin’den daha ucuz.
Ekonomik açıdan bu projenin başarısı, Arap Körfez ülkelerinden gelen gazın Batılı devletlere ulaşmasına olanak tanıyacak. O zaman Batılı ülkelerin Rusya’nın gaz ve petrolüne ihtiyacı kalmayacak.
Bu koridor, siyasi açıdan Körfez Arap ülkelerini İsrail’e yakınlaştıracak. ABD’nin Riyad ile Tel Aviv’i birbirine yakınlaştırmaya çalıştığından bahsetmiyorum bile. ABD’nin Ortadoğu’da son aylarda yaptığı diplomatik hamleler de bunu gösteriyor.
Ayrıca bu proje bölgedeki ABD varlığını güçlendirerek, Çin’in Körfez Arap ülkelerini kendine çekmeye çalışmasının da önüne geçiyor.
Çin’in Ortadoğu’daki savaşlar nedeniyle tamamlanamayan “kuşak ve yol” projesinin yanı sıra “yeni ekonomik koridoru” projesinin de hayata geçebilmesi için güvenli bir ortama ihtiyaç var. Bu projenin açıklanmasının ardından yaşanan kriz ve savaşlar nedeniyle bu proje ertelendi. Geçen yıl Hamas operasyonu ve 19 Eylül’deki Karabağ savaşından bahsetmiyorum bile.
İran’ın rolü
Koridor büyük bir stratejik hamledir (adımdır) ve siyasi, sosyal ve ekonomik etkileri olacaktır. İran bu nedenle bu projeyi engellemek istedi. Çünkü Filistin’deki Hamas’ı, Lübnan’daki Hizbullah’ı, Irak’taki Haşdi Şabi’yi ve Yemen’deki Ensarullah Husi’yi bölgedeki güçlü müttefik olarak görüyor ve bölgede karışıklık yaratmaya çalışıyor. Bununla da Suudi Arabistan’ın İsrail’e yaklaşmasını engellemeye çalışıyor.
Bu nedenle Hamas ile İsrail arasındaki savaş Arap kamuoyunu etkilemiş ve müzakerelerin durdurulmasında rol oynamıştır.
Yeni ekonomik koridoru Hürmüz Boğazı’nın yerine güvenli bir güzergah sağlayacak. Bu boğaz, acil durumlarda İran tarafından Körfez Arap devletlerine ve uluslararası güçlere karşı da kullanılıyor. Ayrıca proje Beyrut yerine Heyfa’dan geçtiği zaman Lübnan halkı, Lübnan’ın projeden dışlanmasının sebebinin Hizbullah’ın varlığı olduğunu belirtti.
Türkiye’nin engelleyici rolü
Türkiye’nin projeden dışlanmasıyla bu projeden en çok zarar gören taraf oldu. Bu durumu Tayyip Erdoğan’ın sözleri de doğruluyor. Erdoğan, “Türkiye’siz koridor olmaz, doğudan batıya en uygun ulaşım hattı Türkiye’den geçer” demişti.
Yeni Ekonomi Koridoru, Basra Körfezi’ni demiryollarıyla BAE, Katar ve Irak kıyıları üzerinden Türkiye ile Avrupa’ya bağlayan “Irak’ın kalkınması” rotasıyla yarışıyor. Türkiye’nin “yeni ekonomi koridoru” projesine karşı çıkmasının nedeni budur.
Irak Başbakanı’nın Mart 2023’te Türkiye’ye yaptığı ziyarette “Irak’ın kalkınması yolu”nu duyurdu. Yolun eşya ve malzemelerin taşınmasına yönelik demiryolundan oluştuğu belirtildi. İlk aşamada 3,5 milyon ton, ikinci aşamada ise 7,5 milyon ton yükleme yapılacak.
Bu rota Irak’ın Basra kentinden başlayarak milyonlarca konteynerin demiryolu ile Basra Körfezi’nin kuzeyi ile Türkiye kıyılarına ve oradan da Avrupa’ya taşınmasını sağlıyor.
Projenin maliyeti 17 milyar dolar. Irak’ta yol kenarlarında birçok endüstriyel kent ve bina inşa edilecek. Proje üç aşamadan oluşuyor; ilk aşama 2028’de, ikinci aşama 2033’te, üçüncü aşama ise 2050’de tamamlanacak. Şu ana kadar projenin başlangıç aşaması olarak yüzde 40’ı tamamlandı. Ancak projenin önünde başta istikrar ve güvenliğin korunması ve siyasi bölünme olmak üzere iç engeller bulunuyor. Yine bölgeyi kara yolundan çıkarmaya dayandığına inanan Kürdistan Bölgesi hükümetiyle olası çatışmalar ve sorunlar da var.
Projenin amacı tüm hat boyunca otomobil ve kamyonlar için 15 tren istasyonu inşa etmek. Tren Basra’dan Bağdat’a oradan da Türkiye sınırına gidiyor. Irak hükümeti, hızlı trenlerle eşya ve malzemeleri saatte 300 kilometre hızla geçirmeyi umuyor. Yanında bölgesel sanayi ve enerji merkezleri; petrol ve gaz boru hatları yer alsın istiyor.
Merkezi enerjiyi elinde tutanlar ile beraber Türk devletinin politikasını da güçlendiriyor. Çünkü Türkiye bu güzergah üzerinden Irak’tan dünya pazarlarına petrol ve doğal gaz ihraç ediyor. Böylece Türkiye, Irak’ın Avrupa’ya açılan kapısı haline gelecek ve her iki devlet de Avrupa ile Asya arasında bir köprü haline gelecektir.
Ancak araştırmacılar ve analistler bu projenin hayata geçirilmesinin imkansız olduğunu belirtiyor. Çünkü bunun bölge tarafından onaylanması için mali destek verilmesi gerekiyor. Ne İran, ne Körfez ülkeleri, ne ABD, ne de Çin bu projeyi onaylamayacaktır. Bu nedenle Türkiye, Azerbaycan’ı Orta Asya’ya bağlamak için Türkiye ile Azerbaycan arasındaki Zanjiro koridorunu geçici olarak açtı.
Verilere göre, Azerbaycan’ın geçtiğimiz 19 Eylül’deki (yeni ekonomik koridor projesinin açıklanmasından 10 gün sonra) saldırısının amacı, Ermenistan’a bu koridoru açması için baskı yapmaktı. Ancak Türkiye’nin önerisi İran ve Ermenistan tarafından reddedildi. Ayrıca Fransa ve ABD’nin Ermenistan’la yaptığı askeri anlaşmalar da bu koridorun açılmasını engelledi.
Projenin engellenmesi
Ankara’ya göre, projede Türkiye ve İran’ın ihmal (dışlanması) edilmesi ciddi bir darbedir. İranlı yetkililer de bu projeyi İran kıyılarına ve Rusya ile Hindistan arasındaki “kuzey-güney” koridoruna yönelik bir tehdit olarak görüyor. Ayrıca Rusya, Çin’in “kuşak ve yol” projesiyle yarışan bu projeyle Çin’i tehdit etmek istiyordu.
Dolayısıyla proje Hürmüz Boğazı’ndan geçtiği için İran koridoru tehdit edebilecek ve hareketini durdurabilecektir. Bu aynı zamanda Akdeniz’den de geçiyor. Ayrıca Türkiye’nin kontrolü artıyor ve özellikle projenin siyasi ve ideolojik amaçları var.
Ayrıca bu projenin önünde Hamas ile İsrail arasındaki savaşın engeli var. Bu aynı zamanda Heyfa’daki tekne ve gemilerin “güvenli geçişini” de tehdit ediyor. Ayrıca bu proje İran ve Türkiye’ye de zarar verdiği için projeyi boşa çıkarmak için birbirleriyle işbirliği yapabilirler.
Haber: Gîvara Şêx Nûr /ANHA