Türkiye’nin Suriye’de yaşadığı çıkmazı fırsata çeviren ABD, Ankara’ya gönderdiği Graham üzerinden isteklerini kabul ettirdi. Görüşmede ‘tampon bölge’ konusunda hem fikir olunurken, Erdoğan’ın 23 Ocak’ta görüşeceği Rus lider Putin’in ise İdlib’in hesabını soracağı konuşuluyor
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den askerlerini çekecekleri yönünde yaptığı açıklamanın ardından Suriye politikası afallayan Türkiye, çekilme sonrası Kuzey Doğu Suriye’ye müdahale için izin koparmanın yollarını ABD’nin çekilmeyi ağırdan almasıyla kurmak istiyor. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un 6 Ocak’ta İsrail gezisi sonrası kurduğu, “ABD askerleri, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek” sözleri sonrası 7 Ocak’ta geldiği Ankara’da iyi karşılanmadı. Erdoğan, “Onun muhatabı İbrahim Kalın bey” diyerek görüşmeyi reddettiği Bolton, Türkiye’den ayrıldıktan sonra Trump, 14 Ocak’ta “Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik (32 km) güvenli bölge kuracağız. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye’yi provoke etmesini istemiyorum” açıklaması yaptı. Bu açıklamayla iyice gerilen ilişkileri toparlamak için ise Trump’a yakın bir isim olan ABD’li Senatör Lindsey Graham, önceki gün Ankara’ya geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ardından aynı gün AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 2,5 saat görüşen Graham, ardından Erdoğan ile birlikte piyanist Fazıl Say’ın konserine katıldı. Graham, dün ise ABD Ankara Büyükelçiliği’nde basının karşısına çıktı. Görüşmenin içeriğine değinmeyen Graham’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
YPG, PKK’nin politik koludur. PKK ile bağlantısı var. Kanıtlar açık ve net. Müttefik Türkiye için yarattığımız problemi çözmeliyiz. Bizimle IŞİD’e karşı savaşanlara da bir şeyler borçluyuz. İlerlemek için şansımız var, hatalarımızı düzeltmek için fırsatımız ve zamanımız tükeniyor, bu yüzden buradayım. IŞİD’liler hala dağlarda. Trump’ı Obama gibi hata yapmaması için uyardım. YPG’nin Türkiye’den uzaklaştırılması için Dunford’un (ABD Genelkurmay Başkanı) bir çalışması var. Obama YPG’yi silahlandırarak Türkiye için kabus yarattı.
ABD askeri hemen çekilirse Suriye’de daha büyük bir savaş çıkar. Güvenli bölge Türkiye’nin güvenliği için kurulacak. Minbic yol haritası uygulanırsa Fırat’ın doğusunda tampon bölge olur. Bu süreci doğru yönetmeliyiz, Trump dikkatli olmalı. Türkiye bizim silahlandırdığımız kişilerle muhatap olmak zorunda kalacak. Minbic Cenevre’ye gidişin ilk basamağıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump arasında eşsiz ve özel bir ilişki var. Trump bunu takdir ettiğini defalarca bana söyledi.
Daha önce tepki çekmişti
Graham, geri çekilme kararından vazgeçirmek için 31 Aralık’ta Trump ile Beyaz Saray’da görüşmüş, ardından Türkiye’nin tepkisini çeken şu açıklamayı yapmıştı: “Hiç kimse yokken Kürtler yanımızdaydı. Ve Başkan da onların içinde olduğu durumun farkında. Trump, Türkiye ile konuşacak ve onlara ihtiyaçları olan tampon bölgeyi alacakları konusunda güvence verecek. Şu dünyada son istediğimiz şey Kürtler ve Türkler arasında bir savaş. Bu durum IŞİD üzerindeki baskıyı azaltır ve daha da önemlisi İran bu durumun kazananı olur.”
‘PUTİN HESAP SORACAK’
Türkiye bir süredir Rusya ile geliştirdiği yakın ilişkiler, S-400 füzeleri, Akkuyu’daki nükleer santralin yapımını Ruslara vermesi ve enerji akım projelerini ABD’ye karşı bir koz olarak kullanıyordu. Bu bağlamda İdlib ve Afrin’e girme iznini Ruslardan koparan Türkiye, gelinen aşamada İdlib’de büyük bir bocalama yaşıyor. Destekçisi olduğu ÖSO gruplarıyla El Nusra devşirmesi Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) arasındaki çatışmaların ardından HTŞ’nin İdlib’in büyük bölümünü kontrol altına alması Rusya’yı kızdırdı. Erdoğan, 23 Ocak’ta Moskova’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşecek. Görüşme öncesi ise medya üzerinden adeta soğuk savaş veriliyor.
Daha iki gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ve Rusya arasındaki mutabakata rağmen İdlib’deki silahsızlandırılmış bölgenin yaklaşık yüzde 70’ini ele geçiren El Nusra’nın bu bölgedeki rejimi ihlal ettiğini açıkladı. Lavrov, Türkiye’nin koruma kalkanı altındakiİdlib’de yaşanan durumdan derin endişe duyduklarını vurgulayıp, bunu en ciddi sorunlardan biri olarak niteledi ve Suriye topraklarındaki bu son terör yuvasının sonsuza dek varlığını sürdürmesinin imkansız olduğunun altını çizdi.
Rus basınının gündeminde de Türkiye-ABD yakınlaşması ile İdlib’deki son durum ve 23 Ocak’taki görüşme var. Regnum ajansı yazarı Ruslan Hubiyev, Rusya ve Türkiye’nin “ABD’ye karşı ortaklığı sürdürüp sürdüremeyeceğini” araştırdı. Hubiyev’in deyişiyle, Suriye’den askerlerini çeken ABD, Moskova’nın Ankara ile arasını bozmak için elinden geleni yapıyor. Zaten Suriye’de siyasi süreç için çalışan Rusya er ya da geç TSK’nin Suriye’den çekilmesini talep edecek. EADaily ajansı ise Putin’in, 23 Ocak’taki görüşmesine atıfta bulunarak, “Türkiye’nin ‘İdlib hesabını’ vermek zorunda olacağını” öne sürdü. Ajansa göre Türkiye yanlısı grupları her geçen gün sıkıştıran ElKaide, İdlib’i kontrol altına alıyor. Bu arada bölgeden sorumlu olan Ankara, Rusya ile varılan anlaşma uyarınca İdlib’deki radikalleri temizlemezse bunu Suriye ordusu yapacak.
‘Gerçek tehdit Türkiye’
Nezavisimaya gazetesi yazarı İgor Subbotin ise Ortadoğu’da oluşan yeni koalisyonun Suriye’den İran’ı kovmak ve “Türkiye’nin askeri yayılmasını sınırlamak” istediğini öne sürdü. Esad’ın, “diplomatik rehabilitasyon sürecine” dikkat çeken yazar, kimi bölge ülkelerinin Suriye’yi Arap Birliği’ne yeniden katmaya çalıştıklarını söyledi. Sürecin başında Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve İsrail var.İngiliz Middle East Eye gazetesine atıfta bulunan Subbotin, bu kararın İran’ı bölgede etkisizleştirmek ve “Türkiye’nin Suriye’nin kuzey-doğusunu zapt etme planına engel koymak” isteyen dört ülkeden istihbarat şeflerinin katıldığı gizli toplantıda alındığını iddia etti. Hatta toplantıda konuşan MOSSAD şefi JosiKohen, “İran’ın gücü kırılgandır, gerçek tehdit Türkiye’den geliyor” demiş.
AA: Rusya-YPG el ele
Türkiye tarafında da son günlerde Rusya karşıtı haberler dikkat çekiyor. Türkiye’nin Minbic’e müdahale hazırlıkları açığa çıkınca, bir süre önce Arima bölgesine konumlanan Rus askerleri ile Bab Askeri Meclisi’nin devriye görüntülerini paylaşan Anadolu Ajansı’nın (AA) bu haberi günlerdir ana akım medyada dolaştırılıyor. Haberlerde Rusya’nın “YPG ile kol kola olduğu” iddiası öne sürülüyor. Türkiye’nin İdlib’deki sıkışmışlık ve kimi planlarına Rusya’yı ikna edememesi üzerine ABD’nin projesine evet demesinin ardından Erdoğan’ın Moskova’dan nasıl ayrılacağı da merak konusu. Uzmanlar, Kürtlerin Şam’la yakınlaşacağını, Rusya’nın da yeni bir hamle yapacağını dillendirmeye başladı bile.
Bab’ta Rusya ile ortak devriye
Kuzey Suriye’nin Minbic kenti sınırındaki Bab’ta, Rus askeri polis güçleri ile Bab Askeri Meclisi güçlerinin, Bab’ın kurtarılan alanları ile Türkiye’ye bağlı ÖSO gruplarının kontrolündeki bölgedeki devriye turları devam ediyor. Rus askeri polis güçleri, devriyeye katılan tank sayısını 6’ya çıkardı. Turlarda Bab Askeri Meclisi’ne ait 2 araç da yer aldı. Dün saat 09.00’da Arima beldesinden başlayan devriye turları, Ceblet ElHemra bölgesine kadar devam etti. Ceblet El-Hemra, Türkiye’ye bağlı “FıratKalkanı” gruplarının konuşlandığı Sıkeriye köyüne en yakın nokta. Devriye ekipleri,turlarını bu bölgede tamamladıktan sonra çevrede denetimlerde bulundu. Yine Rusya’ya aitinsansız hava araçları da gece gündüz bölgede keşif uçuşları yapıyor.
Yakınlaşma ne anlama geliyor?
Uzun bir süredir gerilen Türk- ABD ilişkilerinde oluşan son durum ve Graham’ın temasları kimi senaryoları da değiştirdi. Ankara’daki üst düzey görüşme ve 5 Şubat’ta Türk heyetinin Washington’a yapacağı ziyaret, ABD ile Türkiye’nin birçok konuda anlaşma ve uzlaşmaya vardığını gösteriyor. İki hafta önce Bolton’la görüşmeyi reddeden Erdoğan’ın ABD’li senatörü üst düzey ağırlaması da Trump’ın planlarını kabul ettiğinin emaresi. Tabi bu anlaşmada her iki tarafın önünde halen çözüme kavuşturulamayan Kürtlerin durumu duruyor. Ortadoğu’daki kirli imajı dolayısıyla Türkiye’ye açık tavır alan Avrupa ve Arap devletleri ile İsrail’in rızasını almadan ABD’nin böyle bir uzlaşıya gitmesi zor bir sürece işaret etse de Rusya ve İran faktörü daha büyük bir engel. Bu bağlamda son günlerde Şam ile yakınlaşan Kürtlerin, bu ilişkiyi geliştirebileceği ön görülüyor. YPG için “PKK’nin kolu” diyen Graham ise nabza göre şerbet verdi ve perde arkasında Suriye Demokratik Güçleri içinde eritme planı olduğunu gösterdi. “Savaşan ortaklarımıza da bir şeyler borçluyuz” sözüyle de Kürtleri işaret etti. Graham’ın “Tampon bölge kuracağız” sözüyle kimi kastettiği de şu an belirsiz. Türkiye, 30 kilometrelik ‘tampon bölge’yi kendilerinin kuracağı yönündeki isteğini her fırsatta öne sürse de Kuzey Suriye yönetimi BM öncülüğünde, Türkiye’nin olmadığı ‘güvenli bölge’ ve uçuşa yasaklı bölge talebinde bulunuyor. Barzani yönetimine yakın ‘Roj Peşmergeleri’ ile ÖSO gruplarının Kuzey Suriye’ye yerleştirilme planı ise Kürtlerin karşı çıkmasıyla rafa kaldırılmıştı.
Şam’la görüşme maddeleri
Bir süredir Şam yönetimi ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasında gerçekleştirilen görüşmelerde yeni bir aşamaya geçildi. Bölgeden yayın yapan Hawar Haber Ajansı (ANHA), Demokratik Özerk Yönetim’in Suriye rejimi ile yapılacak görüşmelerde belirlediği gündem başlıklarına ulaştı. Görüşmeler için hazırlanan bazı gündem maddeleri şöyle:
1) Suriye’nin toprak bütünlüğü.
2) Suriye’deki sistemin demokratik cumhuriyet olması, Özerk Yönetim’in bu sistemin bir parçası olması.
3) Özerk Yönetim temsilcilerinin Şam merkezi parlamentosunda yer alması.
4) Suriye bayrağının yanında özerk yönetimlerin bayraklarının bulunması.
5) Özerk yönetim bölgelerindeki diplomatik çalışmaların Suriye halklarının çıkarına ters olmayan, anayasal bir çerçevede yürütülmesi.
6) Suriye’nin sınır savunmasında sorumlu olan Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Suriye ordusunun bir parçası olması.
7) Özerk yönetim bölgelerinde İç Güvenlik Güçlerinin bölge meclislerine göre, Suriye anayasası çerçevesinde çalışma yürütmesi.
8) Özerk yönetim bölgelerinde anadil eğitim dilidir. Suriye’deki resmi dil ise Arapçadır.
9) Özerk Yönetim bölgelerinde tarih, kültür, dil, edebiyat ve ilgili fakültelerdeki eğitimin, o bölgenin diline göre olması.
10) Suriye’nin doğal zenginliklerinin adil bir şekilde paylaşılması.
ANKARA