DSM ile HİP arasında Moskova’da imzalanan protokolün krizin çözümünde etkili olacağını belirten siyasetçi Ferman Garzan, Türkiye’nin bunu engellemek için girişimlerde bulunduğunu ama başarılı olamadığını kaydetti
Küresel ve bölgesel güçlerin müdahalesiyle içinden çıkılamaz hale gelen Suriye iç savaşı, 9’uncu yılını geride bırakırken, Cenevre, Astana ve Soçi gibi toplantılar bir çözüm olmadı. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği askeri, siyasi ve ekonomik hamleler, trajedinin katlanmasına neden olurken, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin çözüm arayışları sürüyor.
Bu kapsamda Demokratik Suriye Meclisi (DSM) ile Halkın İradesi Partisi (HİP) arasında 31 Ağustos’ta Rusya’nın başkenti Moskova’da Suriye’deki siyasi çözüme yönelik 5 maddelik protokol imzalandı. Protokol, askeri, siyasi, ekonomik, yönetim gibi birçok konuda sorunların çözümüne önemli bir perspektif sunarken, DSM heyetinin ilk defa Rusya’da resmi devlet protokolü ile karşılanması da dikkat çekti.
DSM heyetinde, Yürütme Komitesi Başkanı İlham Ahmed, yardımcısı Hikmet Habîb, Süryani Birlik Partisi Başkanı Senherîb Barsum ve DSM Mısır Temsilcisi Sihanok Dibo yer aldı. Heyet, protokolü Suriye devleti yönetiminde bakanlık dahil önemli görevlerde yer alan ve Rusya ile iyi ilişkilere sahip Kürt asıllı Halkın İradesi Partisi Başkanı Kadri Cemil ile imzaladı.
Moskova’da gerçekleşen görüşmeleri yakından takip eden Kürt Siyasetçi Ferman Garzan, görüşmelerin içeriğine ve önemine ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) İdris Sayılğan’a değerlendirmelerde bulundu.
Kriz derinleştirildi
Suriye’de 2011 yılından bu yana büyük bir savaş yaşandığına dikkat çeken Garzan, küresel ve bölgesel güçlerin müdahalelerin yaşanan krizin içinden çıkılamaz hale getirdiğini ifade etti. Garzan, özellikle Türkiye’nin müdahaleleriyle büyük bir zulmün ve demografik değişimlerin yaşanmasına neden olduğunu vurguladı. Garzan, Suriye krizinin çözüme kavuşturulması için birçok diplomatik girişimin yanı sıra Cenevre, Soçi ve Astana gibi toplantıların sorunlara çözüm yaratamadığını; bunun sebebinin de bölgenin asli unsurlarının toplantılarda yer almaması olduğunu belirtti.
‘Protokol önemli rol oynayabilir’
Rusya’nın garantörlüğünde DSM ile Halkın İradesi Partisi arasında imzalanan protokolün önemine değinen Garzan, protokolün yeni Suriye’nin inşasında önemli bir rol oynayabileceğine işaret etti. Protokolün esas amacının demokratik Suriye ve demokratik Anayasa’ya hizmet etmek olduğunu söyleyen Garzan, Suriye krizinin tüm halkların haklarını garantiye alan bir sistem ile çözülebileceğine vurgu yaptı.
Garzan, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geliştirdiği sistemin tüm Suriye’nin sorunlarını çözebilecek bir model olduğunun altını çizerek, protokolün merkezi hükümetten yerel hükümetlere kadar nasıl bir Suriye’nin inşa edileceğine odaklandığını vurguladı: “Tüm bunların Anayasal garantiye alınmasını söylüyor. Savunmadan, iç mekanizmalara, yaşamdan, ekonomiye, siyasete kadar nasıl bir sistemin oluşturulacağına ve yeni Suriye’nin nasıl şekillenmesi gerektiğine ilişkin ön açıcı bir rol oynayabilir.”
Rusya garantör oldu
Parçalı olma, kargaşa ve kriz ile yol alınamadığını, bu yüzden Rusya’nın sorunların çözümü için protokole garantör olduğunu belirten Garzan, “Bir yandan Suriye üzerinde ambargo var, bir yandan savaş devam ediyor. Bir taraftan işgal ve Suriye’yi parçalama planları var. Suriye halklarının geleceği büyük bir tehlike altında. Bu tehlikenin ortadan kaldırılması için imzalanan protokol önemli” sözlerini kullandı
Garzan, Rusya’nın bundan sonraki görüşmelerin devamı için de garantör olduğuna vurgu yaparak, “Yapılan davet de resmi bir davettir. Rusya devleti bu protokole destek veriyor. Protokol de tüm halkların haklarını tanıma temelinde sorunları çözmeyi esas alıyor. Böyle bir mücadele başlıyor. Bunu demokrasi bloku olarak tanımlayabiliriz. Bu demokrasi bloku hem yerelde hem de uluslararası alanda önemli başarılar elde edecektir” diye konuştu.
Türkiye engellemek istedi ama başaramadı
DSM’nin resmi olarak davet edilmesine Türkiye’nin sert tepki gösterdiğine dikkat çeken Garzan, şunları dile getirdi: “Türkiye’den bir heyet toplantıları ve protokolü engellemek için görüşmeler yaptı ama başarılı olamadılar. Bu protokol Türkiye heyetine de sunuldu. Rusya Suriye krizini çözmek istiyor. Ve Suriye krizini çözmek isteyen kesimlerle birlikte hareket etti. Türkiye ise DSM heyetinin muhatap alınmaması için tepkiler gösterdi. Ama Türkiye’nin müdahaleleri boşa çıktı. Türkiye heyeti 2 gün boyunca burada temaslara ve protokole ilişkin tepkileri kontrol edebilmek için görüşmeler gerçekleştirdi. Ama başaramadılar.”
DSM heyetinin Rusya’nın birçok devlet kurumuyla ve sivil toplum örgütleriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini ve görüşmelerin tamamının olumlu geçtiğini dile getiren Garzan, görüşmelerin halen devam ettiğini de sözlerine ekledi. Daha önce de birçok defa Rusya ile görüşmeler gerçekleştirildiğini ancak heyetin bu defa diğerlerinden farklı olarak resmi davetle, resmi devlet protokolüyle karşılandığını ifade eden Garzan, “Bu başlangıç adımıydı. Ve olumlu geçti. Bunu iyi değerlendirmek gerekiyor” dedi.
‘Kürtsüz çözüm olmaz’
Garzan, Rusya’nın başından beri Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni Cenevre, Astana ve Soçi görüşmelerine katmayı düşündüğünü ancak Türkiye’nin engellemeleri nedeniyle bunu yapamadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yüzden bu toplantılarda sorunları çözebilecek bir sonuç çıkmadı. Rusya’nın bu protokole desteğinin amacı Kürtleri bu toplantılara katma çabasıdır. Tabi bunun zorlukları var. Türkiye tamamıyla buna karşı çıkıyor. ‘Ya Kürtler ya biz’ şeklinde dayatmalarda bulunuyor. Kürtlerin katılmadığı hiçbir toplantının sonuç almayacağı ortadadır.”
Protokolün Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin yeni Suriye’de nasıl yer alacağı konusunda ön açıcı olduğunu vurgulayan Garzan, “Yeni bir Suriye Kürtsüz ve Kürtlerin statüsünü tanımadan mümkün değil zaten. Bu durum protokolde de yer alıyor. Cenevre benzeri toplantılar da Kürtler olmadan hiçbir çözüm geliştiremiyorlar. Kürtlerin de bu toplantılara katılması sağlanmalıdır. Bu protokol tüm bu toplantıların alternatifidir. Suriye krizini çözmek isteyen muhalifler bilmelidir ki en makul protokol budur. Suriye krizinin çözümüne bir altyapı olabilir. Bu temeller üzerinde toplantılar ve çalışmalar yürütülmelidir” dedi.
HABER MERKEZİ