Türkiye’de 3 milyon ton ayçiçeği tohumuna ihtiyaç duyuluyor. İhtiyacın 1,4 milyon tonu ithal edilirken, Bakan Kirişçi tohum ihracatçısı olan Rusya’ya tohum ihraç edileceğini belirtmiş olması, tohum gerçeği ile hiç örtüşmüyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Rusya’ya uygulanan ambargolar nedeniyle ayçiçeği tohumuna ulaşımda Rusya’nın sorunlar yaşadığını, Türkiye’de üretilen ayçiçeği tohumlarının Rusya’ya ihraç edilmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi. Kirişçi, yürüttükleri ıslah çalışmalarıyla tohumlukta dışa bağımlılığı sona erdireceklerini ifade derek, “Siz çevreye ve bazı hastalıklara duyarlı bir çeşit geliştiriyordunuz, birisi geliyor el altından o tohumu kendine mal ediyordu ve siz hiçbir hak iddiasında bulunamıyordunuz. Islahçı Hakları Kanunu’nu getirdik. Kanun aslında Türkiye tarımını, tabiri yerindeyse yeni bir çağa geçirmiştir” dedi.
Çiftçi şirketlere mahkum
Kirişçi’nin bu sözleri çiftçilerin gözünden değil şirketlerin gözünden tarıma baktığını ortaya koyuyordu. Kirişçi ‘Islahçı Hakları Kanunu’nu getirdiklerini hatırlatırken, çiftçilerde ürettikleri üründen tohumluk ayıramaz hale geldiklerini hatırlıyor. Tohumun patentlenmesiyle birlikte hibrit-kısır tohumları kullanmak zorunda bırakılan çiftçiler tohum tekellerinin birer hizmetlisi haline getirildi. Çiftçilerin elinde atadan kalmış tohumların ticari anlamda kullanılmasını, bu tohumların ticarete konu edilmesini de yasaklayan kanunla birlikte çiftçilerin tohuma ulaşabilmesindeki tek adres mahkum olduğu tohum şirketleri.
21. Yüzyıl dünyası!
Kirişçi, Türkiye’de 2000’li yıllarda üretilen tohum miktarının 145 bin ton olduğunu şu an ise tohum üretiminin yaklaşık 10 kat artarak 1 milyon 400 bin tona çıktığını belirterek, ülkenin ithal ettiği kadar ihracatını gerçekleştirdiği tohum olduğunu söyledi. Kirişçi, “Stratejik ihtiyaçlarımızdan hububatla ilgili bir ithal tohum meselemiz yok. Dolayısıyla, abartılan kısım 21. yüzyıl dünyasını bilmemekten kaynaklanıyor. Bizim kendi ürünlerimizin dış dünyada olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor” derken veriler ve tohum ithalatıyla ilgili sıfırlanan ithalat vergileri Kirişçi’yi yalanlarken, sz ettiği 21. Yüzyıl dünyasının şirketlerin dünyası olduğuna işaret ediyordu.
Yeterlilik, 20 yılda yüzde 50 azaldı
Kirişçi her ne kadar ithal ettiğimiz kadar ihraç ediyoruz desede, Türkiye’nin, 2020 yılı ayçiçeği tohumu ithalatı 1,14 milyon ton olurken, 2021 yılının yayımlanan ilk 10 aylık verilerinde bu oran 696 bin ton olarak gerçekleşirken, kalan 2 ayda yapılacak ithalatla birlikte 2020 yılının aşılmış olma olasılığı yüksek. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019-20 sezonunda ayçiçeğinde Türkiye’nin kendine yeterlilik derecesi yüzde 60 ve bu oran 2018/19 sezonunda yüzde 66,4 olarak açıklanmıştı. 2002/2003 sezonunda ise yeterlilik derecesinin yüzde 84,8 olması AKP iktidarının tarımı tamamen şirketlerin eline bırakarak ithalatlara bağladığını göstermekte. 2021-2022 yılında ise yeterlilik derecesi yüzde 57 olarak hesap edilmesi her geçen yıl tarımsal üretimde dışa bağımlılığın arttığını net olarak gösteriyor.
Şirketlere atfedilen millilik!
Türkiye’de tohum piyasasını yabancı üç şirket kontrol ediyor. Bu şirketler, Syngenta, Limagrain ve Pioner şirketleri. Türkiye’nin özel ilk tohum şirketlerinden biri olan Limagrain Tohum, Bursa Karacabey’de 30 bin metre karesi kapalı 80 bin metrekare alanda tohum üretimi yapıyor. Trakya Birlik ve Karadenizbirlik ile ortaklık ilişkisine giren şirket ayçiçeği tohumunda tekel olmaya doğru ilerliyor. Diğer taraftan, Trakya kalkınma Ajası’nın organize ettiği Trakya Tohum AŞ. ‘yerlii-milli’ masalıyla piyasa da yer tutmaya çalışıyor. Trakya Tohum AŞ. ortakları ise dikkat çekiyor. Edirne, Kırklareli, Tekirdağ illerinden 10 ticaret borsası ve 28 ‘yetkilendirilmiş’ tohumculuk şirketinin katılımı ile kurulan Trakya Tohum AŞ. geçtiğimiz hafta kongresini yaptı.
Trakya Tohum şirketlerin
Trakya Tohum AŞ. Yönetim Kurulu’na; Tarar Tohumculuk’tan Birol Tarar, Tekcan Tohum Şirketi ve AGRİTEK Tohum’un kurucusu olan Kadircan Tekcan, Harman Tarım Tohumculuk sahibi Hüseyin Uçar, Ayazlar Tohumculuk’un sahibi Atila Ayaz, Lüleburgaz Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Var seçildi. Seçilenlerin tohum şirketlerine sahip bireyler olması Trakya Tohum için söylenen ‘yerli-milli’ iddiasını çiftçiler için anlamsız kılıyor. Çiftçi tohuma nasıl ulaşabileceğini düşünürken, kamuya ait birçok tohum üretim merkezinin kapatılmış olması ve çiftçinin ürettiği üründen tohumluk ayıramıyor olması çiftçilerin en başta gelen problemi.
Gündemlerinde tohum yok!
Limagrain’le kolkola giren Trakya Birlik Yönetimi, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle ayçiçek yağı temininde sorun yaşanmasının ardından Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ve Ticaret Bakanı Mehmet Muş’la görüşerek, ayçiçeği yağı sıkıntısı yaşadıklarını bildirdi. Ziyaretlerin ardından Trakya Birlik, Karadeniz Birlik ve tarım satış koooperatifleriyle sorunların ele alındığı bir toplantı gerçekleştirildi. Trakya Birlik G. Müdürü olan Hakan Çalen, “Ülkenin ihtiyaç duyduğu yağlık ayçiçeğinde yüzde 60 yeterliliğe sahibiz. Ülkenin kendi kendine yetmesi için üretimi 1 milyon 700 bin ton seviyelerinden 3 milyon ton seviyesine yükseltmemiz lazım” diye belirtirken, çiftçinin en büyük girdisi olan ayçiçeği tohumundan söz etmemesi dikkat çekici.
12 Eylül sürüyor
Türkiye’de 12 Eylülle birlikte başlayan süreçte yerel tohumculuk faaliyetleri şirketlerin çıkarları doğrultusunda sürekli olarak değiştirildi. Bunun sonucu olarak yerel tohumlar artık ya üretimde kullanılamaz hale getirildi ya da patenlenerek şirketlerin emrine sunuldu. Bu duruma yol açan politikalar ise son hızla sürüyor. Yukarıda söz ettiğimiz Limagain, Bursa’ya bağlı Karacabey ilçesinde dünya sebzelik tohum üreticisi liderlerinden biri olan Limagrain bir fabrika kurdu.
Limagrain ve GDO
Bu şirketin Türkiye’de ki ortakları ise Trakyabirlik ve Karadenizbirlik olduğu şirket tarafından duyuruldu. Şirket ortağı olan birliklerin işlevi ise burada üretilen tohumu çiiftçiye satmak. Dünya gıda devlerinden biri olan Limagrain Group’un bazı etkinlikleri yaşanan sürecin evrildiği noktaya işaret ediyor. Bu grup tarafından kontrol edilen Vilmorin, GDO’lu ve Hibrit ürün geliştirmeleri yapan bir şirket. Faaliyetlerini daha çok Kuzey Amerika ve İsrail’de yürütüyor. Israil’de ki ortağı ise Hazera Genetics adlı biyoteknoloji şirketi. Bu şirketin Türkiye’de kurulu yapısı ise Hazera Tohumculuk.
Birliklerin üreticiye ihaneti
Limagrain Karacabey’de ki fabrikada Ayçiçeği, Mısır, Soya ve Kanola tohumları üretiyor. Trakya Birlik’in ve Karadeniz Birlik’in bu işe ortak olması ise üreticilere bir ihanet olarak yorumlanması gerekir. Trakya, Türkiye’nin ayçiçek ekim alanıdır. Trakyabirlik’e Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, İstanbul, Sakarya, Ankara, Kütahya, Afyon, Aydın, Bursa, Çanakkale, Balıkesir ve bu illere bağlı ilçelerde kurulu bulunan 48 adet satış kooperatifi üye. Karadenizbirlik’e ise bölgedeki il ve ilçelerden 18 kooperatif üye. Limagirain’e ortak olan 2 Birlik’te ayçiçeği yağı üretimleri ve satışları gerçekleştiriyor.
Şirketlere mahkum süreç
Kooperatiflerin temel amacı, üyesi bulunan çiftçilerin çıkarlarını korumak ve üretilen ürünlerin hak ettiği düzeyde değerlendirilmesini sağlamak ve aynı zamanda halk sağlığını da korumak olmalıdır. Bu birlikler ise her iki temel uğraşının dışında hareket ediyorlar. Bu iki birliğin ortak oldukları şirketin GDO ve hibrit tohum konusunda attığı adımlar biliniyor. Yerel tohumlarımızla yürütülen üretim süreçleri çıkarılan “tohum yasası” ve çıkan onlarca yönetmelikle bitirilmiştir. Hibrit ve muhtemel GDO’lu tohumlarıyla bu şirketlere mahkum bir üretim süreci yaşanmaktadır.
İktidarın manivelaları
Tarım birlikleri artık birer şirket olarak işlev gördüğü ise ayrı bir gerçek. Tek sorunları birliğin kazancını yükseltmek üzere bir organizasyona dönüşmüşlerdir. Kurucuları olan üreticilerin, açıklanan taban fiyatlarla adeta açlığa mahkum olmaları bu birlikleri hiç ilgilendirmemektedir. Siyasi iktidarların halk ve doğa düşmanı politikalarının hayata geçirildiği birer maniveladan hiç farkları yoktur. Tüm devlet aygıtı şirketlerin çıkarları için her şeyi yapabilmektedirler.
Tohum!
Bugün köylünün elinde bulunan herhangi bir tohumla üretilen ürün ticari olarak pazara sunulamamaktadır çünkü yasak. Panentli tohumların kullanımı zorunlu hale getirilmiştir. Yerel tohum panetleri ise yıllar içinde şirketlere verilmiştir. Bütün tohumlar şirketlerin çıkarları uğruna kısırlaştırılmış ve köylünün ürettiği üründen tohumluk ayırması olanaksız hale getirilmiştir. Her üretim yılında tohumculara giderek tohum satın almak zorunda kalan çiftçiler artık topraklarını terk etmeye başladı ve terk edilen topraklar ise büyük tarım şirketlerinin elinde toplanmaktadır. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünün geliştirdiği yerel Ayçiçeği tohumları ise birliklerin şirketlerle kolkola olması ve iktidarın tarım politikaları nedeniyle desteklenmemekte ve neredeyse hiç kullanılmamaktadır.