BM İşkenceye Karşı Özel Raportörü Maeda Naoko’nun İmralı tecridine dönük sorusuna Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Güngör, ‘Tecrit yok, yasak var’ dedi
Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi’ne bağlı Palais de Wilson’da başlayan Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komitesi 80. Oturumları devam ediyor. Oturumlar kapsamında bugün Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri ele alınıp tartışıldı. Oturumlara BM İşkenceye Karşı Komitesi Raportörleri, Türkiye’ye dönük rapor sunan sivil toplum örgütleri temsilcileri ve Türkiye heyeti katıldı.
BM İşkenceye Karşı Özel Raportörleri, yaptıkları sunumlarda özellikle Türkiye ve Kurdistan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin boyutuna dikkat çekti. Özel Raportör Maeda Naoko ise sunumunda PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi ele aldı.
Raporları inkar etti
Oturumların öğleden sonraki bölümünde Türkiye heyeti adına söz alan Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Güngör, özel raportörlerin cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dönük sorularını yanıtladı. Türkiye cezaevleri standartlarının uluslararası sözleşmelere uygun olduğunu iddia eden Güngör, birçok sivil toplum örgütünün raporlarının aksine cezaevlerinde bir tecrit rejimi olmadığını savundu.
İmralı tecridi
İmralı tecridine dönük soruyu da kısa şekilde yanıtlayan Güngör, İmralı’ya dönük özel bir uygulamanın varlığını kabul etmese de yaptığı savunmada İmralı tecridinin varlığını kabul etmiş oldu. Abdullah Öcalan’ın Devlet Özel Güvenlik Mahkemeleri tarafından TCK’nin 125. Maddesi uyarınca yargılandığı ve şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse mahkûm edildiğini ifade eden Güngör, verilen disiplin cezaları ve avukat görüş yasaklarını savundu.
Yasakları saydı
İmralı tecridini “hukuki” bir kılıfa uydurmaya çalışan Güngör, “Abdullah Öcalan bugün, İmralı’da bulunan diğer 3 tutsakla birlikte İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevinde cezasını çekmektedir. Yasalara uygun davranmayan kişiler, Cezaevi İdaresi Gözlem Kurulu tarafından bir dizi yaptırımlara tabi tutulabilir. Cezaevinde işlenen bazı kabahatler ziyaret yasağı ile sonuçlanabilir. Disiplin yaptırımları Cezaevi Disiplin Kurulunun sorumluluğundadır. Karar alındıktan sonra mahkûm bilgilendirilir ve İnfaz Hakimliğine itiraz edebilir. Hatta konuyu yetkili bir mahkemeye de taşıyabilirler. Bu doğrultuda İmralı’daki tutsakların aile ziyaretleri 3 ay süreyle askıya alınmıştır. Dolayısıyla bu süre zarfında yakınların ziyaretleri yasaklanmıştır. Nisan 2024’te kesinleşen ve uygulanabilir hale gelen bu karara karşı herhangi bir itiraz ve şikâyette bulunulmamıştır.
Avukat ziyaretleri ise Mayıs 2024 tarihinde mahkeme kararıyla 6 ay süreyle askıya alınmıştır. Bu karara itiraz edilmiş ancak itiraz Haziran 2024’te reddedilerek karar nihai hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.
BM İşkenceyi Önleme Komitesi 80. Oturumları 26 Temmuz’da sona erecek. Program yarın da Türkiye oturumuyla devam edecek.
ANKARA