ABD’de ırkçılığa karşı büyük bir mücadele ortaya konuldu. Son haftalarda gelişen eylemler ırkçılığı tarihe gömmek açısından sadece Amerika için değil, tüm dünya için bir demokratik devrim niteliğinde olmuştur. Irkçılığa karşı bu mücadele tüm dünyada sonuçlar verecektir. Irkçılık yapmak eskisi gibi kolay olmayacaktır.
Irkçılığa karşı ABD’de, Avrupa’da ve dünyanın her yerinde yürütülen mücadelenin etkisi Türkiye’de nasıl olacaktır? Bu konu çok yetersiz de olsa Türkiye’de tartışılmaktadır. Irkçılık sadece beyazların siyahlara yaptığı ayrımcılık değildir. Farklı etnik kökenden toplulukların, ulusların başka etnik kökenliler tarafından horlanması, ötekileştirilmesi, baskı altına alınması, kimlik, dil ve kültürünün, özyönetimlerinin tanınmaması da ırkçılıktır. Bu açıdan Türkiye’de yapılmaktadır. Bırakalım küçük toplulukları, Türkiye’de en az 20 milyon olduğu kabul edilen Kürtlerin varlığı kabul edilmemektedir. Kürtlere ne anayasada bir cümlelik yer vardır, ne de Kürt dili ve kültürünün özgürce gelişip güçlenmesine izin verilmektedir. Eğitim dili olmayan bir dili yaşatmak mümkün değildir. Özellikle günümüzde mümkün değildir. Bırakalım eğitim dili olarak kabul edilmesi sokakta konuşulmasına, Kürtçe türkü dinlenilmesine bile tahammül edilmemektedir.
Müesses nizamın sürmesini isteyenler, yani Kürtleri zamana yayılmış biçimde Türkleştirmeyi hedefleyenler Türkiye’de ırkçılık yok, demektedirler. Türkiye’de anayasa başta olmak üzere yasalar, yönetmelikler ve tüm uygulamalar Kürtçe’nin ve Kürt kültürünün asimilasyonunu hedeflediği halde bizde ırkçılık yok, demektedirler. Türkiye’deki tüm uygulamalar uluslararası sözleşmelerdeki ırkçılık ve soykırım tanımlamasına tamı tamına uyduğu halde bizde ırkçılık yok, demektedirler. Eğer Türkiye’de ırkçılık yoksa siyah ırktan olanlara yapılan ayrımcılık dışında dünyada ırkçılık yoktur. Bu yaklaşımla İsrail siyonizmi bile Türkiye’de farklı kimliklere uygulanan politikalarından yüz kat daha temiz görülebilir. Zaten Türkiye İsrail’i eleştirdiğinde İsrail sen ilk önce kendine bak, Kürtlere uyguladıklarını gör, cevabını veriyor. İsrail’i böyle konuşturan tabi ki AKP-MHP iktidarının özellikle Kürtlere uyguladıklarıdır.
Şimdi gerçekten soralım; tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek dil, demek ırkçılık değil de nedir? Aslında söylenmiyor ama bu teklerin içinde tek din ve tek inanç da vardır. Kürtler gibi en az 20 milyon olduğu kabul edilen Aleviliğin farklı inanç olarak kabul edilmeyip Sünni ya da Şii İslam içinde eritilmek istenmesi de ırkçılığın inanç alanındaki ifadesi olmaktadır.
Şu anda Türkiye’nin üçte biri farklı etnik kökene sahipken ve bu kimliklerin varlığı kabul edilmezken, hatta Kürtlük neredeyse suç haline getirilmişken ne mutlu Türk’üm diyene, demek ırkçılık değil midir? Kuşkusuz her kimlik o toplum için değerlidir. Türklük de Türk toplumu için değerlidir. Türklüğü ile onur duymak kötü bir şey değildir. Ancak başka kimliklerin varlığının kabul edilmediği ve bilinçli bir eritme uygulamasına tabi tutulduğu yerde ne mutlu Türk’üm diyene, bir ırkçılık ifadesi olmaktadır. Ne mutlu Türk’üm diyene, ifadesi başka kimliklerin varlığının kabul edildiği bir yerde yadırganacak bir ifade olmaz.
Kürdistan’ın şehirlerinin, kasabalarının, köylerinin, dağ ve ovalarının eski isimlerinin kabul edilmediği bir yerde ırkçılığın olmadığı söylenebilir mi?
Türkiye’de ırkçılığın daniskası var olduğu halde Kürtler hakkını, hukukunu istediğinde Kürdü ırkçılıkla suçlayan bir anlayış bile vardır. Türk her şeye sahip olacak ama Kürt; dilini, kültürünü, kimliğini ve kendi kendini yönetmeyi istediğinde bu bölücülük ve ırkçılık olacak! Bu Türkiye’deki ırkçılığın ne kadar pervasız olduğunu göstermektedir.
Eğer Kürde yapılan zulümler Türkiye’nin başka bir yerinde yapılsa Türk halkı kabul eder mi? Kürde hem işkence yapılıyor, hem de bunlar sanal medyada paylaşılıyor. Amed’de bir polisi öldürdüğü iddia edilen genç gözaltına alınıyor ve işkence fotoğrafları servis ediliyor. Her nedense bu konu çok fazla gündemleştirilmedi. İşkence yapılmış ve sanal medyaya verilmiş denilerek normalleştirildi. Şimdi bu tür uygulamaların yapılması bir siyahın beyaz tarafından öldürülmesinden az bir ırkçılık mıdır? Hatırlanırsa Şırnak’ta bir genç katledilmiş, sonra da boynundan halatla zırhlı araca bağlanarak sürüklenmişti. Bu, ABD’deki ölümlerden az bir ırkçılık mıdır? Bunlar yansıyanlar, kim bilir yansımayanlar bunların kaç bin katıdır.
Irkçılık bir hastalıktır. Hatta toplum sağlığını bozan bir hastalıktır. Irkçılığın, ayrımcılığın, ötekileştirmenin var olduğu toplumlar sağlıklı toplumlar değildir; travmatik toplumlardır.
Türkiye’de ırkçılığın tartışılması gerekir. Müesses nizam savunucuları bizde yok, derler. Böyle demeleri normaldir. Hiçbir iktidar ırkçı olduğunu kabul etmez. Ancak Türkiye’deki aydınların, sanatçıların, demokratların ve vicdan sahibi insanların bu konuyu tartışmaları gerekir.