Amed’de hafta sonu düzenlenen ‘Türkiye’de Anti-Personel Karamayını Sorunu’ panelinde karamayınlarına dair bilgi verilirken, farkındalık yaratmak için herkese sorumluluk düştüğü belirtildi. Verilen bilgilere göre, sınırda 810 bini aşkın mayın bulunuyor
Her yıl binlerce insanın ölümüne yol açan mayınlar Türkiye’de de ölümcül tehlike olmaya devam ediyor. Amed’de düzenlenen Mayınsız Türkiye Girişimi “Türkiye’de Anti-Personel Karamayını Sorunu” başlıklı panelde hem dünya hem de Türkiye’de yaşananlar tartışıldı.
Birçok başlık tartışıldı
Hak odaklı haberler yapan gazetecilerin ilgi gösterdiği buluşmada, mayın türleri, mayınların yol açtığı tahribatlar, uluslararası sözleşmeler, taraf ülkelerden biri olan Türkiye’de son durum, mayınlara karşı neler yapılması gerektiği ve “mayınsız dünya” noktasında basının rolü gibi önemli başlıklar tartışıldı.
75 yıl aktif kalabiliyor
Panelin ilk oturumunda, Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü Mutaber Öğreten konuşurken, ,kinci oturumda ise Bianet editörü Ruken Tuncel konuşarak, gazetecilerle tartışmalar yürütüldü. “Mükemmel askerlerdir, daimi nöbetçilerdir, sinsi silahlardır, kitle imha silahlarıdır ve barış tanımayan silahlardır” denilen mayınlara dair verilen bilgilere göre, mayınlar döşendikten sonra 75 yıl aktif kalabiliyor. Yine herhangi bir doğa olayından etkilenmemesi de ömrünü uzatıyor.
Maliyeti çok düşük
Panelde bir diğer dikkat çekici bilgi ise, kara mayınlarının maliyeti oldu. Buna göre, kara mayınlarının maliyeti 1-2 dolar gibi çok az bir miktar olabiliyorken, döşenmesi ise sadece 5-10 dakika sürebiliyor.
Toplamak çok daha pahalı!
Ancak temizlenmeleri, maliyetleri kadar düşük değil. Bir mayının temizliğinin maliyeti üretiminin bin katı. Yani bin ila bin 500 dolar arasında. Bir mayının temizlenmesi için ise ihtiyaç duyulan saat ise bir o kadar şaşırtıcı olarak 100 saat.
İlk olarak Çin’de kullanıldı
Karamayınların ilk kullanım yeri Çin. Zamanı ise 3. yüzyıl. Daha sonra 16. yüzyılda Avrupa, 18. yüzyılda ise Amerika’da kullanılmaya başladı. 1960’lı yıllara kadar kullanımı daha kontrollüydü ve bunların kayıtları tutulup, haritaları çıkarılmaktaydı. Ancak 1960’lardan sonra, toprağa gömülmesi gerekmeyen yeni tip mayınlar geliştirildi. Bu da kaydının tutulmasını imkansızlaştırdı.
Bugün itibariyle 350’den fazla türü bulunuyor.
Binlerce köy boşaltıldı
Kurdistan’da da 90’lı yıllarda çok kullanılan mayınlar sonucu birçok kişi köylerinden göç ederken, birçok kişi de hayatını kaybetti. Karamayınlara karşı ilk büyük girişim Ekim 1992’de gelişti. 6 sivil toplum örgütü, mayınların yasaklanması için uluslararası bir kampanya başlattı.
Türkiye’de 1998’de yasaklandı
Uluslararası anlamda önlemek amacıyla birçok sözleşme yapılırken, Türkiye de 1996 yılında mayın üretimi durduruldu, ihracat yasağı getirildi. 1998 yılında mayın kullanımı yasaklandı. 2003 yılında sözleşmeye katılım Meclis’te kabul edildi. 2004 yılında ise sözleşmenin taraf devletlerinden olundu.
1 milyondan fazla karamayını düşendi
Ülkede toplam kaç mayın olduğuna dair net bir bilgi yok. Ancak Türkiye, 29 Mart 2013 tarihli raporunda, toprağa gömülü toplam 1 milyon 3 bin 943 karamayını olduğunu Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirdi. Bunlardan 97 bin 446’sı askeri tesisler alanında, 906 bin 497’si ise sınır bölgelerinde. Bu mayınlardan 193 binin temizlendiği ve geriye 810 bin 943 mayının kaldığı belirtiliyor.
Mayın olduğu bilinen iller ise şöyle: Agirî (Ağrı), Erdexan (Ardahan), Êlih (Batman), Çewlîg (Bingöl), Bedlîs (Bitlis), Amed, Dîlok (Antep), Colemêrg (Hakkari), îdir (Iğdır), Qers (Kars), Mêrdîn, Sêrt (Siirt), Riha (Urfa), Şirnex (Şırnak), Dêrsim, Wan ve Hatay.
Sınır bölgelerindeki mayınlı alanın büyüklüğü 212 milyon 116 bin 307 metrekare. Bu sayı askeri tesisler eklendiğinde 214 milyon 116 bin 689’a çıkıyor.
Farkındalık yaratmak için herkese sorumluluk düşüyor
Karamayınların temizlenmesi ve yaşanan kayıpların en aza indirilmesi noktasında hukukçulardan sağlıkçılara birçok kesime büyük sorumluluk düşerken, yapılan tartışmalarda “mayınsız bir dünya” için birkaç başlık öne çıktı; mayınlara dair haberlerin sadece sözleşmenin imzalandığı tarih ve “Karamayın Temizleme Haftası” ile sınırlı kalmaması, yaşanan mağduriyetleri sık sık haberleştirmek, uluslararası sözleşmelerin hükümlülüklerini taraf devletlere hatırlatmak ve bu konularda çalışma yürüten sivil toplum örgütlerinin sesi olmak.
Haber: Azad Altay / MA