İçişleri Bakanlığı tarafından her gün açıklanan verilere göre, Türkiye’de 5 ayda 51 suç örgütüne yapılan operasyon yapıldı. Bu durum Türkiye’nin nasıl bir suç merkezine dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Erk Acerer ‘Türkiye’de çetelerin birkaç temelin üzerine kurulduğunu’ vurguladı
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun birçok çete ve suç örgütü lideri ile resimlerinin ve yakın ilişkilerinin ortaya çıkması ile birlikte özellikle uyuşturucu kartellerinin güzergahında olan Türkiye son yıllarda birçok suç örgütünün merkezi haline geldi.
Her güne bir ‘çöktürme’
Soylu’dan sonra göreve gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve geldiği 4 Haziran’dan bu yana hemen hemen her gün sanal medya hesabından bir suç örgütünün “çökertildiğini” açıklamaları da bunu destekler nitelikte.
Kaplan ile başlayıp devamı geldi
Yıllardır varlıkları bilinen suç örgütlerine düzenlenen operasyonlarda, açıklanan verilere göre son 5 ayda 9 bini aşkın kişi tutuklandı. Suç örgütlere yönelik operasyonlar, Ankara genelinde faaliyet gösteren ve “silahlı yaralama, nitelikli yağma, kasten yaralama, haraç” gibi birçok suça karışan Ayhan Bora Kaplan’ın başında bulunduğu çeteye 8 Eylül’de yapılan baskınlarla gündeme geldi. Yurt dışına kaçmaya çalışırken Esenboğa Havalimanı’nda yakalanan Kaplan soruşturmasında toplam 18 kişi tutuklandı. Sonrasında da her gün bir suç örgütüne operasyon düzenlendiği açıklandı.
Birçok kentte operasyon
İlk olarak 26 Eylül’de Bursa İnegöl’de “Terkinler” suç örgütünün başında bulunan kişi ile birlikte 35 kişi, 29 Eylül’de İstanbul merkezli operasyonlarda “Şahinler” suç örgütünün başında bulunan Mehmet Şahin’in de aralarında bulunduğu 41 kişi gözaltına alındı. Ardından daha kitlesel gözaltı operasyonlarının startı verildi.
13 Ekim’de Tekirdağ’da “Bulutlar” üyesi 25 kişi gözaltına alındı. 6 Ekim’de 31 ilde 15 suç örgütü ve onlara silah sağlayan 24 kişiye yapılan operasyon sonrası toplam 307 kişi gözaltına alındı.
16 Ekim’de Sinop’ta “Uzuner” suç örgütü üyesi 13, İstanbul’da “Pelit” üyesi 25; 23 Ekim’de Adana’da “Bayğaralar” üyesi 55 kişi gözaltına alındı. Yerlikaya, en son 24 Ekim’de Ankara’da “Maskeli Beşler” üyesi 9, Antalya’da dolandırıcılık çetesi üyesi 31 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Çorap söküğü gibi sürdü
İstanbul’da “Daltonlar Çetesi”, “Anacurlar Çetesi”, “Gedik” ve “Görenerler Çetesi” üyelerine yönelik yapılan operasyonlarla birlikte bu süreçte suç örgütlerine yönelik operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı en az 2 bin 979 oldu. Bunlardan 748’i tutuklandı. Öte yandan uyuşturucu çetelerine yönelik yapılan operasyonlarda ise Haziran ayının başından bu yana 98 bin 451 kişi gözaltına alındığı ve 8 bin 379 kişinin tutuklandığı açıklandı. Tefecilere yönelik operasyonlarda da farklı kentlerde 178 kişi gözaltına alındı.
Yabancı mafyalar cirit atıyor
Öte yandan sadece çeteler değil, ülkelerinde aranan yabancı mafya üye ve yöneticilerinin de Türkiye’de yakalanması da bu durumun bir başka örneği. Interpol’ün “kırmızı bülten” ile aradığı Sırp çetesinin başındaki Zeljko Bojanic ile Kazak Arman Dikiy’in 2014 yılından beri Türkiye’de saklandığı ortaya çıktı. Bu iki isim de yapılan operasyonlarla yakalandı. “Balkanlar’ın en büyük mafyası” olarak nitelendirilen çetenin başındaki Jovica Vukotic, İstanbul’da, Azeri Nadir Salifov ise 20 Ağustos 2021’de Antalya’da öldürüldü. Salifov’un karşıtı olan Rövşen Caniyev de 18 Ağustos 2016’da Beşiktaş’ta öldürüldü.
Sadece failleri bulmakla çözülmez
Ortaya çıkan tabloyu Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney‘e değerlendiren gazeteci-yazar Erk Acarer, bu çetelerin bir anda ortaya çıkmadığını söyleyerek, “Burada temkinli olup neden şimdi bu operasyonların yapıldığını sormak gerekiyor? Buradan da ‘Acaba göreceli ve istendiği kadar bir temizlik yapılıp, birilerin üzerine bu dosyalar yıkılacak mı?’ ve ‘AKP kendisini temize çekip yerel seçime de böyle mi gidecek’ soruları akla geliyor. Ali Yerlikaya’nın, Süleyman Soylu’nun berbat ettiğini bir biçimde çözmeye çalıştığı görülüyor. Ama kadrolar, gruplar, Türkiye’deki kurumlar, kurumlar içerisindeki ranttan beslenen kriptolar öyle birbirine girmiş ki uzun vadeli bir temizlik yapılması gerekiyor. Sadece failleri ön plana çıkarıp, arka plandakini ortaya çıkarmamak anlamlı olmayacaktır” dedi.
Her türlüsü uç olanağı oluştu
Türkiye’de çetelerin birkaç temelin üzerine kurulduğunu vurgulayan Acarer, bunların uyuşturucu ticareti, sanal bahis, insan kaçakçılığı ve silah ticareti olduğuna işaret etti. Öncelikle bunların ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Acarer, “Bataklığın kendisi temizlenmeden, oradaki sinekleri öldürerek bu iş çözülmez. O kadar çok taşeron örgüt oldu ki, kimi yakalayacaksın?” diye konuştu.
Çift yönlü bir pazar oluştu
Uyuşturucu ticaretinde büyük bir para trafiğinin olduğunu dile getiren Acarer, “Kenar mahallelerde yaşayan çocuklara ekonomik kriz ortamında inanılmaz olanaklar sundular. Hepsi en güzel arabalara binmeye, evlerde oturmaya başladı. Bu gençler paradan, eğitimden, politikadan yoksunlar. Öte yandan kaç göçmen çocuğunun entegre olamadığı için suç çetelerinin kucağına düştüğünü bilemiyoruz. Bununda ayrıca değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye’de batıdan doğuya, doğudan batıya çift yönlü bir pazar oluştu. Önce bu baronların cirit atmasını engelleyeceksiniz, sonra bakacağız. ‘Operasyon yaptık, burayı kurutuyoruz’ demek çözüm değil” ifadelerini kullandı.
Merkez Türkiye oldu
Yurtdışından çetelerin Türkiye’ye ilgisini değerlendiren Acarer şunları dile getirdi: “İthal çeteler nerede çok rahat ederler? Dünyanın iyi çalışmayan adliyelerini tercih ederler. Adliyede dönen rüşvet çarkına, emniyette dönen rüşvet çarkına, buralara gizlenmiş suç örgütleriyle iç içe olan kişilere bakın. Neden bu çetelerin buraları kullandığı görülecektir. İsveç’i kullanacak değiller. Bilakis buralarda iş yapamayanlar da Türkiye dahil birkaç ülkeyi tercih ediyor. Bir yandan da bu çeteleşme pazarı Meksika’dan Türkiye’ye taşındı. Burada sahte pasaport düzenliyorsunuz, var olan dosyalarını düşürüyorsunuz, işledikleri cinayetleri görmezden geliyorsunuz, hatta yol verip, yardım ediyorsunuz. Bu nedenle rahatlıkla buraları tercih ediyorlar.”
HABER MERKEZİ