Almanya’da Türkiye’ye yardım tartışılırken, yardımı savunan siyasetçiler Türkiye’nin Batı’dan kopmasının Avrupa’nın aleyhine olacağını söylerken, yardıma karşı çıkanlar Türkiye’ye yapılacak yardımın boşa gideceğini söylüyor. Bazı siyasetçilere göre ise yardım şarta bağlanmalı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eylül ayında resmi ziyarette bulunacağı Almanya’da yoğun bir tartışma yaşanıyor. Özellikle Türkiye’ye yapılacak mali yardımlar konusuna odaklanan tartışmalarda 3 farklı görüş var. Bir yandan Türkiye’nin Batı’dan tamamen kopmaması için yardım edilmesi gerektiğin savunanlar, diğer tarafta Türkiye’nin mali ve siyasi yapısından dolayı yapılacak yardımların boşa gideceğini savunanlar var. Bazı siyasetçiler de yardımların ancak şarta bağlanması kaydıyla yapılabileceğini belirtiyorlar. Almanya’da koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Andrea Nahles’in ekonomik sıkıntılar yaşayan Türkiye’ye mali yardım yapılması önerisiyle ilgili tartışmalar sürüyor. Tartışmalara katılan Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye’deki krizin güvenlik politikası açısından Almanya ve Avrupa için risk oluşturduğu uyarısında bulundu.
Nükleer silah tehlikesi
Gabriel, ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’yi ekonomik istikrarsızlığa sürekleyen tutumuna Almanya ve Avrupa’nın destek vermediğine dair Türkiye’ye açık bir işaret verilmesi gerektiğini vurguladı. Gabriel, “Bence ABD, NATO müttefikleri arasında yapılmayacak bir şey yapıyor: Yaptırım uygulayarak zaten ekonomik açıdan zor durumda olan ülkeyi uçuruma doğru itiyor” şeklinde konuştu. “Türkiye eğer NATO’dan uzaklaşırsa ne olur” sorusunu yönelten Gabriel, “Korkarım, er ya da geç Türkiye’deki milliyetçi güçler, İran ve Kuzey Kore’de olduğu gibi saldırılmaz olabilmek için nükleer bombaya başvurur” dedi.
‘Para boşa gidebilir’
Başbakan Angela Merkel’in lideri olduğu CDU’lu Jürgen Hardt ise Türk hükümetinin siyasi çizgisini değiştirmesi halinde Türkiye’ye mali yardımda bulunulabileceğini söyledi. Hardt, “Erdoğan bu tavrını değiştirmezse, Türkiye’ye yapılacak mali yardımın boşa harcanacak para olacağını” ifade etti.
‘IMF’ye yönlendirilmeli’
Muhalefetteki Hür Demokrat Partili (FDP) Alexander Graf Lambsdorff da Die Welt gazetesine yaptığı değerlendirmede, Nahles’in önerisini “saf ve yersiz” olarak nitelendirerek ekonomik yardımlarla küresel finans sisteminde değil, Erdoğan sisteminde istikrar sağlanacağını savundu. Lambsdorff, Augsburger Allgemeine gazetesine yaptığı açıklamada ise Alman hükümetinin Türkiye’ye yardım etmek yerine “Ankara’yı IMF’ye yardım programını kabul etmesi konusunda ikna etmesi” gerektiğini belirtti.
Şarta bağlanmalı
Yeşiller partili Omid Nouripour, Türkiye’ye bazı şart yerine getirilmesi halinde yardım edilebileceğini açıkladı. Nouripour, “Bu şart Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine geri dönmesi olmalıdır. Büyük bir hızla diktatörlük yolunda ilerleyen Türkiye ile bu olmaz” dedi. Alman meclisi Yeşiller Grup Başkanı Katrin Göring-Eckardt da, “Türk hükümetinin otoriter ve öngörülemez çizgisini değiştirmesi halinde, Türkiye’nin bu durumdan çıkabileceğini” söyledi.
Gündemde yardım yok
Alman hükümeti sözcüsü Steffen Seibert, Türkiye’ye yardımın “şu an için gündemde olmadığını” ifade etti. Ancak Alman hükümetinin ilkesel olarak ekonomik açıdan istikrarlı bir Türkiye’den yana olduğunu vurgulayan Seibert, geçen hafta Erdoğan ve Merkel’in telefon görüşmesine dikkat çekerek, telefon görüşmesinde Erdoğan’ın eylül ayı sonunda Almanya’ya gerçekleştireceği ziyaret öncesi 21 Eylül’de her iki ülkenin maliye ve ekonomi bakanlarının hazırlık amacıyla bir araya gelmelerinin kararlaştırıldığını belirtti.
‘Ekonomik krizden Erdoğan sorumlu’
Türkiye’ye yönelik yardım konusu Almanya basınında da yoğunca tartışılıyor. Die Welt gazetesi konuya ilişkin şu yorumu yaptı: “Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin asıl sorumlusu, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dış yardım, Erdoğan’ın uygulamalarını destekleyici tarzda olmamalı. Dış yardım şarta bağlanmalı. Erdoğan’ı ve halkını küçük düşürmek değil, milyarlık kredilerin dipsiz fıçıya boşaltılmaması için bu gerekli.”
BERLİN