İzmir’de 13 yıl önce bir fabrikanın arazisine gömdüğü radyasyonlu atıklarla ilgili hiçbir önlem almayan Valiliğin tek icraatı fabrikaya 5 milyon lira ceza kesmek oldu. Kesilen cezayı Anayasa Mahkemesi onayladı
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki Aslan Avcı Döküm Sanayi A.Ş.’nin arazisinde radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti. Gaziemir’in Akçay Caddesi’nde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) raporlarında belirtilen radyasyonlu atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edilirken toprak altına gömülü olan kısmın miktarı ise bilinmiyor. Bölgede ölçülen radyasyonun doğal olandan 219 katı fazla olduğu ifade edildi. Anayasa Mahkemesi şirketin itirazlarını redderek şirkete 5 milyon lira ceza kesilmesini onadı ve Resmi Gazete’de yayınlandı.
TAEK kaçtı!
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikada radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti. Raporlara göre; radyasyon, fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukların eritilmesiyle oluşmuştu. Fabrikada ‘radyoaktif kaynak’ olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’de bulunmadığı belirtildi. Radyasyonun ‘Europium 152’ adı verilen bir malzemeden bulaşmış olabileceği bu malzemenin de nükleer santrallerde kullanıldığı ve Türkiye’ye getirilmesinin de yasak olduğu ifade edildi. Türkiye’de radyoaktif maddelerle ilgili teknik bilgi ve yeterliliğe sahip tek yetkili kurum Türkiye Atom Enerjisi Kurumu. Ancak İzmir’deki sorunu çözemeyeceğini anlayan TAEK, 3 yıl önce tehlikeli atıkların bulunduğu alandan çekildiğini resmen açıkladı.
Bu atıklar buraya nasıl geldi!
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay yaptığı açıklamada, “Ülkemize girişi yasak olan, kaçak yollarla getirilen nükleer atıklarla ilgili sürecin sorumlularının tespiti gerekirdi. Bu atığın nasıl ve hangi yollarla bu noktaya geldiğine ilişkin inceleme ve değerlendirmeler de yapılmalıydı. 2007 Yılından beri yasal tespitleri yapılmış olan süreçte bugüne kadar herhangi bir işlem olmadı. Çevre ve halk sağlığı ile ilgili yaratılan risklerin ve sorumluların kamuoyuna şeffaf ve sağlıklı şekilde bildirilmesi gerekirdi. Ancak geldiğimiz noktada; alanın temizlenmesi sürecine ilişkin bir çalışma olmadığı gibi, planlanan çalışmalara ilişkin bir resmi açıklama ya da bilgilendirme de yapılmıyor. Nereden geldiği bile açıklanmayan nükleer atıklar ile yaşamak zorunda olan İzmir gerçeği ile beraberiz” diye belirtti.
Atıklar yerinde duruyor!
Gaziemir’de binlerce insanın yaşam alanının içinde yer alan ve İzmir’in Çernobili’ olarak nitelenen bölgeye yönelik İzmir Valiliği ve belediye süreci izlemekle yetindi. O dönem geniş yankı bulan ve tartışma konusu olan atıkların bertarafı için çalışmaların başlatıldığı açıklandıysa da bugüne kadar herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) avukatlarından olan Av. Arif Ali Cangı, bilgi edinme hakkı kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden de alandaki çalışmalar hakkında bilgi talep etti. Cangı’ya verilen yanıtta, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, Turanlar Çevre A.Ş. hakkında ÇED kararında belirtilen taahhütlere aykırılıktan dolayı işlem yaptığı bilgisine yer verdi. Çangı, “Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İzmir Valiliği’nin görevlerini yapmadıkları bir kez daha ortaya çıktı” diye konuştu.
Atıklar Türkiye’de
Nükleer atıkların Türkiye’ye taşındığı uzun süredir biliniyor. İzmir’de açığa çıkan nükleer atıkların Isparta ve Konya’da da yaşandığı açıklanmıştı. 1986 yılında bir Alman firması müracaat ederek ellerinde bulunan 4 bin ton düşük ve orta düzeyde radyoaktif atıkların Türkiye’ye kabul edilmesi ve Türkiye’de gömülmesi karşılığı kilo başına 10 mark ödeyebileceklerinin belirtildiği dönemin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı olan Ahmet Yüksel Özemre, kendi internet sitesinde açıklamıştı. Yapılan teklife, o dönem TAEK başkanı ret cevabı vermiş ancak Alman firmanın, “Ne yapılırsa yapılsın, bu nükleer çöplerin gene de Türkiye’ye gömüleceği”ni ifade ettiği belirtilmişti. Özemre açıklamalarında, “1987 yılında TAEK Başkanlığı görevinden ayrıldıktan yaklaşık bir yıl sonra birileri bana Alman kökenli 1150 (binyüzelli) ton radyoaktif atığın Isparta’nın vilâyet sınırları içinde bir yerlere gömülmüş olduğunu ve yine 800 (sekizyüz) ton atığın da Konya’da bir un fabrikasında enerji üretimi amacıyla yakılmış olduğunu ihbâr etti” diye açıklamalarda bulunmuştu.
Kuito unutulmadı
Atık ithalatı yönetmeliklerinde, “Kurşunasitli akümülatörler, kurşundan olan elektrik pilleri, bataryaları ve elektrik akümülatörlerinin döküntü ve hurdaların” ithalatı serbest. Gaziemir’de atığın bulunduğu alan bir kurşun fabrikası ve kurşunun ithal ediebiliyor olmasına dayanarak bu ithalat yapılmış. Şirket nükleer çubukların üzerindeki kurşunu alıp işlemiş kalan radyoaktif yüklü çubukları ise sahaya gömdüğü açığa çıktı. Nükleer çubuklar üzerinden alınan kurşunun çok kirli radyokaktif madde ile yüklü olması ve bu kurşunla ne tür üretimler yaptığı ve nerelere yayıldığının gündemde bile olmaması dikkat çekici.
EKOLOJİ SERVİSİ