Gazeteci Yusuf Karataş, Türkiye’nin İdlib’e ilişkin sert söylemlerine rağmen sıkışmışlığına dikkat çekerek, ABD ve NATO’nun devreye sokulmak istendiğini belirtti
Rusya destekli Suriye ordusunun İdlib’deki ilerleyişle başlayan çatışmalar giderek şiddetleniyor. Suriye Ordusu Halep’ten Şam’a uzanan M5 uluslararası karayolunu denetime almasıyla Türkiye destekli gruplar ve Heyet Tehrir El Şam (HTŞ/El Nusra) daha fazla yer kaybetmemek için karşı koymaya çalışıyor. Çatışmalar Soçi ve Astana mutabakatlarında garantör olan Rusya ve Türkiye’yi karşı karşıya getirirken, her iki taraf da birbirini suçlamaya devam ediyor. İkili güç bölgedeki tansiyonu düşürmek için üst üste görüşmeler gerçekleştirse de herhangi bir anlaşmaya varmış değiller. 2016 yılından beri Suriye’de Rusya’nın yanında yer alan Türkiye başlayan çatışmalarla yüzünü ABD ve NATO’ya dönmüş durumda. İdlib’de yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’nin pozisyonunu gazeteci Yusuf Karataş Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ferhat Çelik’e değerlendirdi.
İdlib’in Suriye’deki selefilerin son kalesi olduğunu ifade eden Karataş, bu bakımdan Türkiye’nin Rusya ile iş birliği yaptığı ve Suriye’ye müdahalesi bakımından da Kürtlerin Suriye’deki kazanımlarını ortadan kaldırma bakımından da önemli bir dayanak olarak gördüğünü söyledi. İdlib üzerindeki tartışmanın Türkiye’nin Suriye politikasının geleceği bakımından önemli odak noktalarından biri olduğuna dikkat çeken Karataş, “İdlib kendinden büyük yani Suriye’deki gelecek için önemli bir anlam taşıdığı için bugün Avrupa’nın da Rusya’nın da, ABD’nin de gündeminde olan bir yer haline geldi. Suriye rejimi geleceği bakımından ve olası siyasi bir çözüm için oradaki durumu hızlıca çözmek istiyor. Rusya’nın desteğiyle şimdiye kadar önemli bir mesafe kat ettiler” dedi.
‘Türkiye savaş içerisinde’
Savaşın Suriye ordusu ile searasında değil de direkt Türkiye ile Suriye ordusu arasında yaşandığını belirten Karataş, Türkiye’nin Soçi Mutabakatı çerçevesinde üstlendiği görevlere vurgu yaptı. Hem Rusya’nın hem de Suriye ordusunun uzun süredir Türkiye’nin verdiği sözleri yerine getirmediğine ilişkin ciddi eleştirilerinin olduğunu dile getiren Karataş, “Şuan İdlib’in büyük bir kısmını elinde bulunduran HTŞ zaten bir terör örgütü olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla Soçi Mutabakatı kapsamında da bunlara karşı operasyon yapma hakkı saklı tutuluyordu. Türkiye sözlerini yerine getirmeyince Rusya ve Suriye buraya bir operasyon başlattı. Türkiye’de oradaki varlığını yapılan mutabakata göre sürdürdüğünü ve operasyonların durdurulması gerektiğini söylüyor” diye belirtti.
‘Türkiye mutabakatla zaman kazanmaya çalıştı’
Çatışmaların başlamasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli olarak Soçi Mutabakatı’na vurgu yaptığına dikkat çeken Karataş, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Soçi mutabakatı 2018’de özellikle Suriye yönetiminin güneyde operasyonlar başlattığı süreçte Türkiye’nin Rusya ile görüşmesi sonrası imzalanan bir mutabakattır. Türkiye taahhütler vermesine rağmen bunları yerine getirmedi. Bu süreci Suriye politikası bakımından zaman kazanmaya yönelik bir süreç olarak işletmeye çalıştı. Sorunlar başka türlü çözülmediği için bu iki güç karşı karşıya geldi. Türkiye mevcut pozisyonunu korumak yani hem Kürtlere karşı hem de rejime karşı pozisyonunu korumak için İdlib sorununun devamını bir koz olarak görüyor ve böyle bir siyaset izlemeye çalışıyor. Bunun için de bugün hem Avrupa Birliği’ni hem ABD’yi hem de NATO’yu devreye sokmaya çalışıyor. Türkiye normalde 2016’dan bu yana Rusya ile bu konuda ittifak halinde. Ama süreç şimdi öyle bir noktaya geldi ki Rusya’yı durdurmak için karşı karşıya olduğu dış güçleri devreye çağırma noktasına geldi.”
‘Türkiye yanlıştan dönmeli’
Türkiye’nin İdlib’de Rusya’yla açık bir savaşa giremeyeceğine vurgu yapan Karataş, oluşan koşullar çerçevesinde Türkiye ile yeni bir mutabakatın yapılabileceğini söyledi. Türkiye’nin de yeni bir mutabakata razı geleceğini dile getiren Karataş, “Suriye hükümeti ile Kürt güçleri arasında görüşmeler yapıldığı söyleniyor. Buradaki temel şeylerden birisi Suriye Kürtleri ile rejim arasındaki görüşmelerin nereye varacağıdır. Bu görüşmeler Türkiye açısından da hassas konular olarak duruyor. Türkiye, Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmaya dönük bir politika izliyor. Ama bugün zamanla kazanılmış bile olsa Türkiye’nin hem Suriye’de hem de Türkiye’de Kürt siyasetini böyle devam edemeyeceği bir nokta önümüze çıkıyor. İdlib’de cihatçılarla yapılan işbirliği siyaseti yerine bölgede barış ülkede demokrasi siyasetini izlenmeye ihtiyacı vardır. Bugün Türkiye’de yanlışın değişmesi gereken esas nokta budur. Bu yanlıştan dönülmesi gerekir” diye belirtti.
‘Türkiye razı olabilir’
Suriye sorununun siyasal bir biçimde çözülmesi için Suriye Kürtlerinin nasıl bir statüde nasıl bir şekilde pozisyona sahip olacağının önemli olduğunu belirten Karataş, şöyle devam etti: “Çatışmalar başladığından bu yana Türkiye ile Rusya arasında üç tane görüşme gerçekleşti. Bunlardan bir sonuç alınamadı. Bu süreçte M5 karayolunun güvenliği Suriye yönetimi tarafından sağlanmış oldu. Görüşmeler Rusya’nın ve Suriye hükümetinin istediği noktaya geldikten sonra durabilir. Yani Türkiye’yi sonuna kadar karşısına getirmeden kendi pozisyonuna ikna edebilirler. Türkiye’deki iktidar da Suriye’deki geleceği bakımından bulunduğu yerlerde varlığını sürdürmek için bugünkü pozisyonundan daha da geri bir pozisyona razı olabilir diye düşünüyorum. Eğer bu savaş sonuna kadar giderse Suriye yönetiminin Kürt güçleriyle birlikte Efrin’e operasyon yapabileceği senaryoları konuşuluyor. Dolayısıyla Türkiye bugünkü sert söylemlerine rağmen pozisyonunu bu kadar hızlı bir şekilde kaybetmemek için uzlaşmaya açık durabilir.”
İDLİB