“Demokratik Anayasa” çalışmaları kapsamında TİHV ve İHD’lilerle görüşen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Türkiye’nin yaşadığı kabustan uyanması gerektiğini vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin “Demokratik Anayasa”, “Yargı Paketi” ve “Demokrasi İttifakı” kapsamında başlattığı görüşmeler, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ile devam etti. İHD İstanbul Şubesi’ne gelen Temelli ve beraberindeki heyetİ, TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri karşıladı. Temelli ve heyet görüşme öncesi gündeme ilişkin basına açıklamalarda bulundu.
‘Türkiye kabustan uyanmalıdır’
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Türkiye’nin en önemli gündeminin insan hakları ihlallerinin olduğunu söyledi. İktidarın insan hakları ihlallerinde büyük bir suç işlediğini belirten Temelli, “Dün 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde insanlar taleplerini haykırdılar. Türkiye toplumunun bu beklentilerine sırtını çeviren bu iktidar hak ihlalinde adeta dünya şampiyonluğuna oynuyor. Tüm hakların gasp edildiği bir süreci yaşıyoruz. AKP bu hak gasplarını da savaş politikalarıyla sürdürmeye çalışıyor. AKP kimliğini her zaman ön planda tutun Cumhurbaşkanı Erdoğan HDP’yi, milletvekillerini, belediye başkanlarını yine tehdit etmiştir. Bununla aslında Türkiye halklarını, emekçilerini, kadınlarını tehdit etmiştir. Türkiye bu kabustan uyanmalıdır. Türkiye bu gidişe dur demelidir. Bu hak ihlalleri konusunda yan yana gelmelidir. Çağrımız bu yöndedir” diye konuştu.
‘Barolar adalet ısrarını gösterdi
Ardından konuşan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, HDP’nin barış konusundaki ısrarlarının çok önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bu süreçte adalet arayışı ile ilgili uğraşlar da hepimiz için olmazsa olmazlardandır. Bugün adli yıl açılışının bir parti başkanının başkanlığında yapılıyor olması Türkiye’de hukukun üstünlüğünün nasıl tümüyle ortadan kaldırıldığını ve hukukun ortadan kalktığını aslında ifade etmektedir. Böyle bir resim çizmektedir. Gitmeyen barolar onurumuzdur bu tabloda yer almayarak. Adalet konusunda ısrarını göstermişlerdir. Türkiye’de haklar, adalet ve demokrasi ve insan hakları için mücadele etmeyi sürdürecekler. Bu mücadelenin içinde hepimiz var olacağız.”
Yeni bir toplum sözleşmesi
Kayyum atamalarına karşı olduklarını dile getiren Fincancı, şunları söyledi: “Çünkü tam da böyle bir uygulanma olarak tanımlanmaktadır. 2016 yılında da sömürge valileri atanmıştır. Şunu görmek gerekiyor; umut verici olan, 2016 yılında da kayyum atandığında Türkiye’de halklar yeterince ses çıkarmamıştır. Bunun cesareti ile bugün 19 Ağustos itibarıyla kayyum ataması yaptığında halklardan çok büyük bir tepkiyi de almıştır. Bu tepkiyi büyütmek ve güçlendirmek hepimizin boynunun borcudur. Çünkü biz özgür ve adil dünyada insanca koşullarda yaşama mücadelesi verenleriz. Türkiye’de eğer bu önlemleri almazsak, savaş çığırtkanlığına ses çıkartmazsak, daha çok kadın ve işçi cinayetleriyle karşı karşıya kalacağız. Çünkü bunların her biri birbiriyle ilişkilidir. Savaşın koşullarında ırkçılığın yükseldiği, eril şiddetin tüm topraklarımızı sardığı, emeğin ağır bir sömürü altında olduğu koşulları kaçınılmaz olarak görüyoruz. Yaşasın barış demek için bir arada olmalıyız. Bu ziyareti çok önemsiyoruz. Yeni bir anayasa ve yeni bir toplum sözleşmesine büyük bir ihtiyaç var.”
‘Gerçek bir anayasaya ihtiyaç var’
Ardından söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise, şunları vurguladı: “12 Eylül’de yapılan anayasanın yapıcısı aldı kaçtı. Anayasayı hazırlarlarken devletin güvenliğini hedeflediklerini söylemişti. Şimdi tam da bu devlet güvenliğini önceleyen tutumların anayasanın ya da politikaların insan haklarını nasıl ihlal ettiğini, demokrasiyi nasıl ortadan kaldırdığına şahitlik ettik. Bugün gerçekten bir hukuka, yeni bir toplum sözleşmesine ve yasalara ihtiyacımız var ama bunların oluşturulmasında insan haklarının demokrasinin öncelemesi, hedeflenmesi gerektiğini artık açıklıkla görüyoruz. Buradaki ziyaretler ve görüşmelerin de tam da bu ihtiyacın nasıl gerçekleştirebilirizi konuşmak ve tartışmak oldukça önemli. Toplumda çünkü yeterince toplumsal ve muhalefet güçlerinin birlikteliğine, istikrarlı bir tanıklık söz konusu olamıyor. Herkesin ihtiyacı olan adaletin, demokrasinin ve insan hakları mücadelesinin gerçekleştirilebilmesi de birleşik bir mücadele için önemlidir. Bunun adımları ve çabaları değerlidir.”