Kimyasal silah kullanımını ile ilgili Akar’ın Meclis açıklamasını hatırlatan ve ‘kullanıldığını bir yerde doğruluyor’ yorumunu yapan avukat Turhallı Balsak, Türkiye’nin UCM’ye konu yapılmasının mümkün olabileceğini kaydetti
Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ortaklığında Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan’da başlattığı saldırılar sürüyor. HPG’nin ANF’de yer alan açıklamasına göre, Türkiye 14 Nisan-14 Ekim tarihleri arasındaki saldırılarda 2 bin 467 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullandı. Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında 17 HPG ve YJA-Star üyesi kimyasal silah saldırıları nedeniyle yaşamını yitirdi.
Fırat Haber Ajansı (ANF) 18 Ekim’de geçtiği haberde, kimyasal silah saldırılarına maruz kalan HPG’lilerin yaşadıklarını ve etkilerini gösteren görüntü yayınladı. Görüntülerin ardından kimyasal silah saldırılarını sürdüren Türkiye’ye tepkiler yükseldi, Birleşmiş Milletler’e bağlı Lahey merkezli Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) bölgede incelemelerde bulunması çağrıları yapıldı.
Mezopotamya Ajansı’ndan Eylem Akdağ‘a konuşan avukat Cemile Turhallı Balsak, biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan, 17 Haziran 1925’te Cenevre’de imzalanan ve 8 Şubat 1928’de yürürlüğe giren Cenevre Protokolü’nde imzası olmasına rağmen Türkiye’nin kimyasal silah kullanımının uluslararası hukuk boyutunu değerlendirdi.
Türkiye Sözleşmenin tarafı
Savaşlarda kullanılan zehirli ve boğucu gazların savaş suçu olarak değerlendirildiğini söyleyen Balsak, Türkiye’nin Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne taraf olup imzaladığını ve kendi iç hukukuna da uyarladığını hatırlattı. Balsak, “Şimdi Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin apaçık bir ihlali olduğunu söylemek mümkün. Bu Kimyasal Silahlar Sözleşmesine göre; hiçbir şekilde zehirli gazın kullanımı kabul edilemez. Taraf devlet de olsa, savaşan taraf veya karşı taraf da olsa, askeri ve sivil fark etmeksizin bunların gerek kullanımı, gerek üretilmesinin yasaklayan bir sözleşme olduğu için ciddi anlamda bağlayıcılığının olduğunu görüyoruz. Tabi Türkiye bunu uyguluyor mu? Uluslararası teamül açısından bu hükümlülüklerini yerine getiriyor mu? En son yaşanan itibariyle de kamuoyuna yansıyan görüntüler ve yapılan açıklamalar; Türkiye’nin operasyon bölgelerinde bu kimyasal silahları kullandığını gösteren çok ciddi emareler var” şeklinde konuştu.
Akar’ın açıklamaları kimyasal kullanıldığını doğruluyor
Balsak, yayınlanan görüntüler öncesinde kimyasal kullanımına dair bakanlık düzeyinde açılamaların yapıldığını belirterek, “Hulusi Akar, 16 Şubat 2021 tarihinde TBMM’de bir açıklama yapmış ve operasyonlarda göz yaşartıcı bomba kullandığını ifade etmişti. Bizzat kendisinin kamuoyuna yansıyan beyanı bu şekildeydi. Bu açıklama; aslında bir yerde bunu doğruluyor ve bakanlar açısından baktığımızda kabul edildiğini de gösteriyor. Bu açıklama sonrasında İsviçre ve Almanya, özellikle Kürt kamuoyunun ve Kürt hukuk örgütlerinin yapmış olduğu bazı çağrılar sonrasında sınır ötesinde olan bir yere misyon gezisi düzenlendi. Bu heyet operasyon bölgesinde bir araştırma yapmak istedi, fakat gittikleri yerlerde o alana girişlerine izin verilmedi. Hazırladıkları raporu kamuoyuyla birlikte açıkladılar, ‘Doğrudan maddi delile ulaşmadık ama orada yakın civarda gördüğümüz gaz maskeleri var, çamaşır suyu var, klorun kullanımında etkin olan bazı kimyasal maddeler var’ şeklinde tespitte bulundular. Bu bulguların ciddi anlamda araştırılması gerekli” dedi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkisi var
Kimyasal silah kullanımında uluslararası sessizliğe de tepki gösteren Balsak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef ki belli hegemonik devletler tarafından gerçekleşen bütün uluslararası suçlarda; aynı kayıtsızlık ve sessizlik var. Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu suçların işlenmesi durumunda yargı yetkisi olan bir mahkeme. Buradaki yargılama yöntemi, üye olmayan devletler açısından da bir yargılamanın olmayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü güvenlik konseyi; özellikle kendi almış olduğu kararla üye ve taraf olmayan bir ülkenin de yargılanabileceğini ön görmüş. Dolayısıyla bu mekanizma, bu sistem içerisinde soruşturulması, kovuşturulması ve uluslararası ceza mahkemesine konu yapılması mümkündür.”
HABER MERKEZİ