Türkiye’nin Fırat Nehri’nin debisini düşürerek bölgeyi susuz bırakmak istediğini belirten Tişrîn Barajı Müdürü Mihemed Tarbuş, ‘Su savaşı silahlı, savaştan daha ağırdır’ dedi
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı, ambargo ve kuşatma politikaları hız kesmeden devam ediyor. Efrîn, Girê Spî, Serêkaniyê kentlerine askeri operasyonlar düzenleyen Türkiye, diplomatik faaliyetler ile bölgeyi boyunduruğu altına almak istedi. İstediği sonuçları elde edemeyen Türkiye, şimdi de topraklarında doğarak Suriye üzerinden Irak topraklarına kadar uzanan Fırat Nehri’nin debisini düşürerek, Kuzey ve Doğu Suriye’yi susuz bırakmaya çalışıyor. Konuya ilişkin konuşan Tişrîn Barajı Müdürü Mihemed Tarbuş, durumun bölgeye yönelik başlı başına bir savaş olduğunu söyledi.
Türkiye’nin tüm alanlarda Kuzey ve Doğu Suriye ile savaştığını ifade eden Tarbuş, sadece Fırat’ın suyununkesilmediğini söyledi. Serêkanîyê’nin Elok bölgesinden Hesekê’ye giden içme suyunun da kesildiğini aktaran Tarbuş, “Bu her alanı ile savaş demektir. Şimdi aynı şey barajlar için uygulanıyor. Suların kesilmesi sadece elektrik kesintisi yaratmıyor. Aynı zamanda binlerce insanının tarlalarının da susuz kalması anlamına geliyor. Tarım büyük bir zarar görüyor” dedi.
‘Savaş suçu’ vurgusu
Kuzey ve Doğu Suriye’de 3 barajın olduğunu ve bölgeye elektriği bu barajlardan sağlandığını ifade eden Tarbuş, “Antlaşma çerçevesinde saniyede 500 metreküp suyun bırakılması gerekiyor, ancak Türkiye 150-200 metreküp su bırakıyor. Bu su oranı ne kullanılabiliyor ne de halkın ihtiyaçları karşılanıyor. Şimdi bölgede elektrikler gün içinde kesintiye uğruyor. Su azaldığı için Rakka, Tabka ve Minbic kentlerinde tarım için yeterince su veremiyoruz. Halkımız bu konuda sorun yaşıyor. Biz halkın zarara uğramaması için suyu elektrikten çok tarıma veriyoruz” sözlerini kullandı.
Türkiye’nin yaptığının “savaş suçu” olduğunu belirten Tarbuş, şunları söyledi: “Türkiye, Suriye ve Irak arasında yapılan uluslararası anlaşmaya göre, Türkiye’nin saniyede 500 metreküp suyu bırakması gerekiyor. Bunun 300 metreküpünün Suriye’ye, 200 metreküpünün de Irak’a gitmesi gerekiyordu. Ancak gelen su miktarı ise 200 metreküpe ulaşamıyor. Biz şimdi depoladığımız suyu kullanıyoruz. Bu bir savaş yöntemidir. Tuttukları suyu ise aldığımız bilgilere göre boşa harcıyorlarmış. Suyu boş araziye bırakıyorlar. Boşa bırakılan o suyun bir kısmı da şimdi Keremox köyü üzerinden Kobanê’ye akıyor. Böylesi bir yaklaşım ve plan var.”
Herkesin bu durumdan sorumlu olduğunun altını çizen Tarbuş, Suriye’de bulunan ve anlaşmalara taraf olan her gücün yükümlülüklerini yerine getirmesini istedi. Tarbuş, “Rusya, ABD ve diğer güçler de bu durumu gündeme getirmelidir. Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi noktasında üzerlerine düşeni yerine getirmeliler. Su savaşı yürütmek, silahla yapılan savaştan daha ağırdır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: MA/Nazım Daştan