Özellikle iklim değişiminin kendini gösterdiği 90’lı yıllardan bu yana çölleşme artıyor. Diğer yandan sanayi, maden, enerji ve kentsel yapılaşmalarla birlikte verimli topraklar yok edilirken, Polatlı’da ortaya çıkan kum fırtınalarının artması bekleniyor
Hem küresel hem de bölgesel olarak yaşanan iklim değişikliği, aşırı hava ve iklim olaylarının daha sık görüleceği ön görülüyor. Aşırı hava olaylarında alansal genişleme ise kaçınılmaz bir süreç. Çölleşme Kuzey ve Güney Amerika’nın doğu bölümleri, Kuzey Avrupa ve Asya’nın orta kesimleri ile kuzeyinde artış gösteriyor. Türkiye’yi de kapsayan Akdeniz havzası, Güney Asya’nın bir bölümü ile Afrika’nın güneyinde kuraklık ve çölleşme bir tehdit düzeyine ulaşmış durumda. Kuraklığa ek olarak dünyanın birçok bölgesinde ve Türkiye’de yaşanan şiddetli yağış olaylarında (aşırı yüksek ve aşırı düşük yağışlar, vb.) artışlar yaşanmaktadır. Polatlı’da ortaya çıkan ve Eskişehir’e kadar bir bölgeyi etkileyen kum fırtınasının arka planında iklim değişimi ve toprakların değersizleştirilmesi yatıyor.
TMMOB açıklaması
Polatlı’da 6 kişinin yaralandığı kum fırtınası ile ilgili olarak TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi (ŞPO) bir açıklama yaptı. ŞPO, “Ankara için iklim değişikliği eylem planı ve risk yönetim planları çalışmalarını bilimsel, şeffaf ve katılımcı yöntemlerle ivedi olarak hazırlamak sorumluluğunu bir kez daha hatırlatırız” diye belirtildi. Açıklamanın devamında, “Ekolojik dengeyi bozan aşırı tüketim merkezli gelişim ve insan müdahaleleri, doğal hassasiyetlere duyarlı olmayan plansız kentleşme gibi etkenler iklim krizi ve etkilerini günden güne derinleştirmekte; kentlerin ve toplumun aşırı hava olayları ile karşılaşma sıklığını ve mağduriyetini de her geçen gün arttırmaktadır. Ankara’nın kaçınılmaz iklim krizinden nasıl etkileneceğine, ne tür doğal afet riskleri barındırdığına dair şimdiye dek yetkililerce herhangi analitik bir çalışmanın yapılmadığı görülmektedir” denildi.
‘Yerçekimi yok gibiyidi’
Mevsimlik tarım işçisi Abdulkadir Karakurt tarlada çalışırken yakanlandığı kum fırtınasıyla ilgili, “2 kez ayaklarım yerden kesildi, yerçekimi yok gibiydi. Kendimi yere attım. Yaklaşık 40 dakika kadar sürdü” dedi. Soğan toplamak için Ankara’ya geldiklerini ve tarlada çalışırken bir fırtına gördüklerini belirten Abdulkadir Karakurt, “Fırtınadan 5 dakika önce çadırlarımızın yanına geldik ve sağlamlaştırmaya çalıştık. Sonra baktık olmuyor, kendi canımızın derdine düştük. Kardeşlerimi korumaya çalıştım. Rüzgâr geldiği zaman 2 kez ayaklarım yerden kesildi, yer çekimi yok gibiydi. Kendimi yere attım. Yaklaşık 40 dakika kadar sürdü. Ama bir 5-10 dakika kadar gözümüzün önünü dahi göremedik” dedi. Diğer yandan, ilçede yaralanan 6 kişi, hastanedeki tedavilerinin ardından taburcu edildi. Eskişehir’in Günyüzü ilçesinde akşam saatlerine doğru şiddetli yağmur ve şimdiye kadar rastlanmayan kum fırtınası ortaya çıktı. Meydana gelen kum fırtınası sebebiyle ağaçlar zarar görürken, konteynerler devrildi. Yurttaşlar kapalı alanlara sığınırken, yaşanan fırtına karşısında korku ve paniğe kapıldı.
Kuraklığın ardından çölleşme
Dünyanın birçok bölgesinde bulunan çöllerde bir iyileşme görülmezken bulundukları bölgelerde genişlemeye devam ediyor. Bugüne kadar verimli arazilerin çölleşmeye başlaması ise kuraklıkla birlikte, verimli toprakların ‘kum fırtınaları’ yoluyla dağılması. Uzun kuraklık ve seller gibi iklim değişimleri sonucu toprak verimliliği kaybı ve bitki örtüsünün incelmesi çölleşmeyi başlatıyor. Çölleşme süreci eğer doğru yönetilemezse birkaç yıl içinde sellerin ve rüzgârın ortaya çıkardığı erozyon ile verimli topraklar kaybedilecek. Ormanların yakılması ve katliama uğratılması ile tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması çölleşmeyi tetikleyen unsurlar olurken, derelerin barajlar arkasına toplanarak doğayla buluşmasının engellenmesi de bir diğer etken.
İklim değişiminin etkileri
1981’den bu yana dünyadaki toplam arazinin en az yüzde 25’inde arazi bozunumu yaşandı. Tarım arazileri bozunmakta olan arazinin yüzde 20’sini oluşturmakta. Dünyada 1.5 milyon insan geçimlerini bozunmakta olan arazilerden sağlamakta. Çölleşme ve kuraklık dünya üzerinde 4 milyar hektar alanı ve 110 ülkede yaşayan 1.2 milyar nüfusu doğrudan tehdit ediyor. Dünyada her sene 6 milyon hektar alan çölleşirken, World Watch Enstitüsü’nün yaptığı araştırmalara göre her yıl dünya yüzeyinden 24 milyar ton verimli toprak kaybediliyor. Dünyada en büyük kurak alanlar; Avustralya, Çin, Rusya, ABD ve Kazakistan’da bulunnaktadır. Botswana, Burkina Faso, Irak, Kazakistan, Moldova ve Türkmenistan’ın topraklarının en az yüzde 99’u kurak alan olarak sınıflandırılmaktadır.
Türkiye’de çölleşme
Türkiye coğrafyasının üçte ikisi kurak ve yarı kurak alanlardan oluşmaktadır. Bununla birlikte iklim değişimlerime bağlı olarak kurak alanlar da İç Anadolu’nun batısına doğru genişlediği raporlarda yer almaktadır. Türkiye topraklarının yüzde 90’ı su erozyonu, yüzde 1’i de rüzgâr erozyonuyla yüz yüzedir. Tarım topraklarında bu oran su erozyonu için yüzde 75 düzeyindedir. Günümüzde resmi verilere göre erozyon nedeniyle yılda 220 milyon ton verimli toprak kaybedilmektedir. 2070 yılına kadar, iklim değişikliği nedeniyle Türkiye’nin tarımsal bölgelerine düşecek yağışın iyimser tahminlere göre yüzde 25’i kötümser tahminlere göre yüzde 50 düşeceği öngörülüyor (IPCC, 2007). Ayrıca 2100 yılına kadar Türkiye’nin kuzey bölgelerinde 2.5 – 3°C, güney ve güneydoğu bölgelerinde 3-3.5°C, batısında ise 3.5- 4.0°C sıcaklık artışı beklenmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ