Ağabeyi Kemal Birlik’in 1995 yılında kaybedilmesine ilişkin Türkiye’nin BM’ye verdiği ‘Kemikler aileye teslim edildi’ yanıtının doğru olmadığını belirten Çetin Birlik, herhangi bir kemiğe ulaşamadıklarını söyledi
Birleşmiş Milletler (BM) Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu, 21 Ağustos’ta kaleme aldığı bir mektup ile 1990’lı yıllarda kaybedilen kişilere ilişkin yapılan başvurulara dair son durumu ailelere bildirdi. Türkiye’nin, 30 kişiden sadece 9’u hakkında verdiği bilgiler de mektupta yer aldı. Türkiye cevabında, 1995 yılında Kızıltepe Cezaevi’nden tahliye olduktan sonra babası, ağabeyi ve bir arkadaşıyla birlikte bir daha kendisinden haber alınamayan Kemal Birlik’in kemiklerinin bulunup ailesine teslim edildiği bilgisini verdi.
Türkiye’nin 10 Nisan 2020 tarihinde verdiği yanıtta şu ifadeler yer aldı: “2014 yılında Mardin’de bulunan bir mezarlık alanında yapılan kazının ardından insan iskeletleri bulundu ve daha sonra Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan DNA analizine göre bir kısmının şahsa ait olduğu tespit edildi. Şahsın kalıntıları yakınlarına teslim edildi ve Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı mezarlığa defnedildi.”
Kardeşi yalanladı: Kemiklere ulaşamadık
Ancak, konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) İdris Sayılğan’a konuşan Birlik’in kardeşi Çetin Birlik, verilen bilginin doğru olmadığını, tüm arayışlarına rağmen ağabeyine ait kemiklere ulaşamadıklarını belirtti. Kuyudan çıkarılan kemiklere ilişkin gerçekleştirilen Moleküler Genetik İnceleme raporunda da Kemal Birlik’e ait kemiklerin bulunmadığı kaydediliyor.
“Örgüte yardım etme” suçlamasıyla 1992 yılında tutuklanıp Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Kızıltepe Cezaevi’nde 3 buçuk yıl yattıktan sonra 1995’te tahliye edilen Kemal Birlik ve akrabası Zeki Alabalık ile onları karşılamaya giden Birlik’in babası Abdulbaki Birlik ile ağabeyi Zübeyir Birlik’ten bir daha haber alınmadı. Babası ve 2 ağabeyi kaybedilen Çetin Birlik, arayışları neticesinde 2014 yılında Kızıltepe ilçesinde boşaltılmış bir köy olan Yurtderi Köyü’nde yapılan kazı neticesinde ağabeyi Zübeyr Birlik ve akrabaları Zeki Alabalık’a ait bazı kemik parçalarının bulunduğunu ifade etti.
Mardin’de başlayan dava daha sonra Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesine taşındı. Mahkeme, zaman aşımı gerekçesiyle dosyayı düşürdü. Aile avukatlarının itirazı üzerine dosya şu an Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi’ne taşındı.
Kemikleri kaçırdılar
Çetin Birlik, ulaştıkları görgü tanıklarının aktardığı bilgilere göre 4 kişinin birlikte Kızıltepe’de çarşıda yürürken önlerinin bir araç tarafından kesildiği ve zorla araca bindirilerek götürüldükleri bilgisine ulaştıklarını belirtti. Yine, ulaştıkları bilgiler ışığında cesetlerin Yurtderi Köyü’nde bir kuyuya gömüldüğü bilgisine ulaştıklarını söyleyen Birlik, edindikleri bilgilere göre kuyu açılmadan önce orada bulunan kemiklerin bazı gruplar tarafından çıkarıldığını belirtti.
Kazı neticesinde az sayıda kemiğe ulaşıldığına dikkati çeken Birlik, buldukları kaburga kemiklerinden oluşan birkaç parça kemiği ise Bitlis’in Mutki ilçesinde yaptıkları bir anıt mezara defnettiklerini söyledi. Aile, cenazelere ait kemiklerin geri kalanına ise bugüne kadar ulaşamadı. Birlik, “Kaburga kemiklerinden düşen birkaç parçanın DNA sonucunda Zübeyr ağabeyime, birkaç parçanın da Zeki Alabalık’a ait olduğu ortaya çıktı. Babama ve Kemal Birlik’e ait kalıntı yoktu. İskelet oradan taşındığı için çok az sayıda kemik bulduk. Biz bir an önce kemiklerimizi bulup yaptığımız anıt mezara gömmek istiyoruz.”
Birlik, “Babam ve Kemal ağabeyime ait hiçbir kemik bulunamadı. Türkiye’nin verdiği cevap doğru değil. Neye dayanarak bu cevabı vermişler bilmiyorum. Önemli olan elimizdeki bilgi ve belgeler. Gerçeği de bu yansıtıyor zaten. Mahkemeye sunulan deliller ve DNA raporundan çıkan sonuç gerçek sonuçlardır” diye tepki gösterdi.
BM’yi etkin soruşturma çağrısı
O dönemde yaşanan 17 bin civarında “faili meçhul” cinayet olduğuna işaret eden Birlik, Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin zaman aşımı gerekçesiyle davayı düşürmesini hatırlatarak, “Mahkemenin bu yönlü kararları bu cinayetleri meşrulaştırmış oluyor. Hesap sorulmayınca kimse hukuka ve adalete inanmıyor. Bunları kimin yaptığını kime sorarsanız bilir. 1995’te olan bir olay günümüze kadar belirsiz bir şekilde geldi. Bunları yapanlar bir şekilde korunuyor. Yargılamıyorlar, yargılamadıkları gibi gerçeklerin açığa çıkmasını engelliyorlar. Aslında Birleşmiş Milletler de bunun farkında. Birleşmiş Milletler, daha etkili bir şekilde bu çalışmalarını yürütmeli, daha detaylı araştırmalara girmeli ve bu olayların açığa çıkmasını sağlamalıdır” diye konuştu.
Olayın yaşandığı günden beri büyük acılar yaşadıklarını dile getiren Birlik, şöyle devam etti: “Annem 2002’de vefat edene kadar her gece oğlum, eşim diye gözyaşı döktü. Çektiği acılardan dolayı hastalandı ve kalp yetmezliğinden, o dertten vefat etti. Annemim yaşadığı dram, bizim senelerce bir mezara bile sahip olamamamız çok büyük bir acı. Senelerce acaba bir gün çıkıp gelirler mi diye sürekli bir umut da taşıdık. Yaşamımızı derinden etkiledi. Her şeyin gün yüzüne çıkarılmasını istiyoruz. Adalet istiyoruz. Katilerden hesap sorulmasını istiyoruz. Sonuna kadar davamızın arkasında olacağız.”
HABER MERKEZİ