Ehmed Pelda
Avaşin, Metina, Zap alanlarında çatışmalar bir haftadan fazladır sürüyor. Her geçen gün derinleşiyor ve böyle giderse iki güç arasında şimdiye kadar yaşanmış en kapsamlı çatışmalara tanıklık edeceğiz.
Türkiye farklı bir strateji izliyor.
Bölgeyi parçalara ayırmışçasına her yıl bir iki noktaya odaklanıyor. Oraya önce askeri olarak yerleşiyor. Ardından lojistik ve ihtiyaçlar gerekçesiyle yollar açıyor, iletişim tesisleri, askeri donanımlar, bina ve karakol inşa ediyor. Yanı sıra bölgedeki köylülerle de iletişime geçerek tekil olarak ikna ettiklerini ajan, toplu olarak da korucu yapıp hakimiyetine toplumsal bir destek oluşturmak ve askeri izolasyonu kırıp pozisyonuna güvenlik gücü, barış gücü havası yaratmaya çalışıyor.
Türkiye girdiği Başur topraklarında kalıcı olmayı hedefliyor. Ve bunun toplumsal tabanını oluşturmak için yıllardır gayret ediyor.
Mesela ekonomik olarak sadece bölgeler arasında değil özellikle Başurlu politikacıların ticarete ortak olmasını, Türkiye’de büro, depo, fabrika, ticari lojistik mekanları açmasını teşvik ediyor. Paralarını Türkiye’deki bankalarda faiz için kullanmaları, kayıt altına almaları için destek veriyor. Gayrımenkul almalarını teşvik ediyor. Politika ve ekonomi gücünü elinde bulunduranlar kameralardan, medyadan uzak ama sık sık Türkiye’de bulunmaktadırlar. Evleri, sabit otel mekanları var, iş dünyası, emekli askerler, polisler ve mevcut politikacılarla derinleşen ekonomik ve sosyal ilişkileri var. Yine aynı şekilde Türk şirketleri, büroları, şubeleri Başur’da bulunmaktadır.
Bakurlu Kürtlerin bu sistem içinde devre dışı tutulması, dışlanması bilinçlidir. Sadece KDP’nin tercihi değil Türkiye’nin istemidir. Hem parçalar arasındaki kaynaşmayı engellemek, hem ekonomik ortaklaşmayı hem de politik ve ulusal bütünleşmeyi önlemek için Türkiye çok özel çaba gösteriyor.
Kültürel anlamda diziler, müzik, kıyafet, makyaj, okul sistemi vb bütün detaylarıyla Türk kültürü bölgeye siniyor. Hakeza Başurluların Türkiye’yi ziyaret etmesi, tatil yapması, gezmesi içinde turlar, organizasyonlar yapılmakta ve toplumun Türkiye’ye derin bir hayranlık duyması sağlanıyor.
Kürt siyasetçilerin, zenginlerinin çoğunun çocukları artık Türkiye’de okuyor. Çok eşli evli olanların bazı eşleri Türkiye’de sürekli kalıyor, hatta bazıları zaten Türktür.
Dinin fonksiyonunu da bilen devlet Başur’daki tarikatlar ve muhafazakar siyasi partiler ile çok ince bir ilişki içinde. Maddi destek veriyor. Kürtlerin medrese ve klasik öğretim anlayışı yerine Türk-İslam merkezli öğretiyi ikame ediyor. Osmanlı ve Erdoğan yüceltiliyor ve Arap ve PKK karşıtlığı üzerinden ortak düşman üretilerek camilerde ibadetlerde kitleye yön veriliyor.
Özellikle ekonomik, kültürel ve siyasi ortaklaşmayı yaratmak için ortak düşman yaratma esası üzerinden hareket ediliyor. PKK karşıtlığı bu konuda çok önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Başur yöneticileri PKK yüzünden Türkiye’nin bölgeye girdiğini söylüyor ama girmesinden de gayet memnun. Asker bir yere indirme yapıyor ve yerleşiyorsa ona yol yapan, dozerleri götüren, işleten KDP ve ilişki ağıdır. Halkın koruculaşması, PKK karşıtlığının derinleşmesi ve bölgeden uzaklaşması için KDP ve Türkiye birlikte çalışıyor.
Türkiye’nin askeri olarak Başur’a yerleşmesi yerel yöneticiler tarafından adeta bir kurtarıcılık olarak görülüyor. PKK çıksa dahi ilişkileri Türkiye ile iç içe geçen KDP Türkiye’nin çıkmasını istemeyecek bir zihin ve anlayış kıvamına ulaşmış durumdadır.