Mêrdîn’de düzenlenen Arap Buluşmasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Kürt siyasetçi Ahmet Türk, demokratik cumhuriyete ve birlikte mücadeleye değindi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Mêrdîn’deki programı kapsamında düzenlenen Arap Buluşmasında Arap halkının önde gelen isimleriyle bir araya geldi.
HDP Sözcüsü Ebru Günay, Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, HDP Milletvekilleri Pero Dündar ve İmam Taşçıer ile Kürt siyasetçi Ahmet Türk’ün de katıldığı programda toplantı, Hatimoğulları’nın Arapça yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.
Ardından HDP Eş Genel Başkanı Sancar söz aldı. Sancar konuşmasında parti olarak hedeflerinin ‘Demokratik Cumhuriyet’ olduğuna değindi ve bununla neyi kast ettiklerini açıkladı: “Demokratik Cumhuriyeti anlamak için basit bir ilkeden söz edeceğim. O da eşit yurttaşlık ilkesidir. Eşit yurttaşlık ilkesinin de bir sürü gereği şartı vardır, eşit yurttaşlık dediğimizde ülkede yaşayan bütün hakların ve kimliklerin eşit yaşamasını kast ediyoruz. Eşitlik nasıl sağlanacak eşitlik tek başına demokratik cumhuriyeti kurmaya yeter mi? Hayır bunun yanına özgürlüğü de ekliyoruz. Yani ülkedeki bütün insanlar kimlikleriyle inançlarıyla özgür ve eşit olmalılar. Bunu da ancak halkların gücünü ve iradesini bir araya getirerek yapacağımıza inanıyoruz.”
‘Eşit yurttaşlık temelinde bir gelecek istiyoruz’
Kentin çok kültürlü yapısına da değinen Sancar, “Bugün Mardin’de başka şehirlerde de Arap halkı, Kürtler, Süryaniler çok az sayıda kalmış, Ermeniler ise belki bir iki aile kalmış. Keldani ve tabi Türkler de var. Mardin’in bugünkü çok kültürlülüğü aslında çok zayıflatılmış, çok azaltılmış bir sürecin sonucu olarak elde kalan bir yine teselli bulduğumuz bir varlıktır. Ama geçmişle yüzleşmeden o acıların bir daha yaşanmamasını sağlayacak bir gelecek kurmalıyız. Burada 20’inci yüzyılın başında özellikle 1915’te yaşanan kıyımları, sürgünleri ve sonrasında gelen o tekçi düzeni anlamadan, geleceği demokratik ilkeler üzerine kurmamız da mümkün değildir. Amacımız gerçeklerle yüzleşme çağrısı yaparken öyle kin, öfke ve intikamla duygularını canlandırmak ve yaraları kaşımak değildir. Bizler geçmişle yüzleşerek geleceği özgür ve eşit yurttaşlık temelinde kurmak istiyoruz” dedi.
‘Br inanca kültür muamelesi yapılamaz’
İktidarın cemevleri ile ilgili son değişikliklerine dikkat çeken Sancar, “O torba kanunda Alevilerin ibadet yeri olarak kabul ettikleri cemevlerini bir kültür merkezi şeklinde tanımladılar. Oysa Alevilik bir inançtır, siz bir inanca kültür muamelesi yaparsanız, onun inanç olarak karakterini göz ardı etmiş olursunuz. İşte biz devletin kimlikleri ve inançları tanımlama iddiasını reddediyoruz” ifadelerini kullandı.
Tekçi politikalardan vazgeçilmeden sorunların çözümünün mümkün olmadığını dile getiren Sancar, “Kürt sorununu anlatamaya gerek yok. Çok devasa boyutlarda yaşanıyor. Kimliklerin etnik toplumların ve inançların bütün hakları tanınmalı ve bunların başında da anadilinde eğitim hakkı geliyor” dedi.
‘İktidar ve muhalefetin politikaları aynı yöntemleri farklı’
Sancar’ın konuşmasının devamı şöyle: “Temel ilkemiz toplumsal diyalog ve her sorunun müzakere ile çözülmesidir. Demokratik siyaset asıl bunun için vardır. Biz de farklı toplum kesimleriyle diyaloğumuz sürdürdüğümüz gibi bütün siyasal ve toplumsal aktörlere aynı çağrıyı yapıyoruz. Biz yolumuzu tartışmalarla tabandan aldığımız güçlerle geçmiş birikimimizle oluşturuyoruz. Ama asıl somut yol haritaları belirleme kavşaklara geldiğimizde yine halk buluşmaları ile kendimizi ve politikalarımızı test ediyoruz. Bugün Türkiye’de baskıcı tekçi bir anlayışıyla iktidarını sürdüren bir blok var, karşısında bundan farklı inandırıcı bir alternatif ortaya koyamayan bir muhalefet bloğu var. Belki de her ikisinin ortaklaştığı konulardan biri biraz önce söylediğim tekçi baskıcı ve asimilasyoncu politikaları farklı yöntemlerle de olsa sürdürmektir. Biz ise bunun dışında bir yol mümkündür diyoruz.”
Türk: Amacımız demokrasi
Buluşmada konuşan Kürt siyasetçi Ahmet Türk ise, Türkiye ve Cumhuriyet tarihinin İttihat Terakki ile başlayan farklı kimlikleri eritmeye yönelik bir politikası olduğunu belirterek, “Ulus devlet olunurken zaten ulus devletin yapısı diğer farklı kimlikleri erimektir. Ancak burada iki proje ortaya konuldu. Bunlardan biri gayrimüslim vatandaşların haklarını yok etmek; Müslüman olan köylü Arap halkını da asimile etmeye dönük bir proje ortaya konmuştur. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde bu projenin hayata geçirilmesi için her şeyin yapıldığını görüyoruz. Bizim mücadelemiz ulus devlet yerine demokratik bir devleti oluşturmaya yönelik bir çabadır. Halkların inançların kimliklerin özgürleştiği bir Türkiye’yi yaratmak istiyoruz” diye konuştu.
‘Yapmamız gereken gücümüzü birleştirmek’
Türk, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Osman Kavala, avukatlar ve akademisyenlerin yaşadıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Türk halkı da bugün bu tekçi anlayışın zulmüyle karşı karşıyadır. Şimdi burada yapılması gereken gücümüzü birleştirmek, birlik ve demokratik geleceği inşa etmek için ortaklaşmamız gerekiyor. Farklı inançlar, farklı kültürler elbette ki olduğu gibi yaşamalıdır.”
‘Muhalefetten beklentimiz yok’
Türk, şöyle konuştu: “Muhalefetten büyük bir beklentimiz var mı? Hayır. Ulus devlet mantığı yıkılmadıkça demokratik bir gelecek için sistem değişmedikçe ne Kürt sorununu çözebiliriz ne de mesafe alabiliriz. Ama bizim gücümüz bugün yüzde 13-14’lerde görülen HDP’nin gücü yüzde 16-17’lere çıktığı zaman Türkiye değişmek zorunda. Elbette en büyük sorun Kürt sorunudur ama demokrasiye ulaşmadan demokratik cumhuriyet ve demokratik bir gelecek oluşturmadan hiç bir sorunu çözme şansına sahip değiliz. Bugün değişen çok şey var bugün Türk halkı bile mücadelemizin ne kadar değerli olduğunu görmeye başladı ve birlikte mücadele alanını geliştirdik. Özellikle Kürdistan’da bu birliği oluşturmamız lazım. Kürdistan’da yaşayan bütün halklar için söylüyorum. Bizim burada bu sistemi değiştirecek. Bu iktidarı değiştirecek. Geleceğimizi güvenceye alabilecek bir birlikteliğe inancımız var. Ben inanıyorum Arap kardeşlerimiz, Süryani kardeşlerimiz, bütün halklar bu tehlikenin farkına varırlar ve bu tehlikeyi bertaraf etmek için birlikte mücadeleyi esas alacak bir ortaklaşmayı başarırlar.”
Kaynak: MA