Çünkü Turgut Uyar’ın “Yokuş Yol’a” şiiri güçlü şiirdir, sağlam bir şiirdir. Ama bu Kürt arkadaşlar, bir yanılsamadan da uzak dursunlar. Bu şiir devletin Kürt zulmüne karşı yazılmış bir itiraz reddiye şiir değildir. Irkçılık karşıtı bir şiir de değildir
Bayram Balcı
Türk şiirinin, Alman (Hitler) faşizmin sonrasında insanlığın yeryüzündeki en büyük belası olan ırkçılık karşıtı, bir şiir olduğu söylenebilir mi?
Elbette söylenemez. Bu tezi reddetmeye çalışanlar, kendi ayıplarını örtmek için sadece kuru bahaneler üretebilirler.
Gerçek şudur ki, Türk şiiri, gerici milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı çıkmayan bir şiirdir.
Türkçe şiir yerine “Türk Şiiri” kavramını kullananların gerçekliğidir bu. Adından da bellidir zaten. Adı üstünde Türk şiiridir. Türk şiiri yazan Türk şairleri de genelleme olarak söylüyorum, (istisnalar hariç) Türk ırkçılığına açık açık karşı durmayan ve hatta yer yer bu ırkçılığı açık açık ya da zaman zaman gizli olarak savunan ırkçı kimselerdir.
Türk şiirinde, Türk olmakla övünç duyan şairlerin yazdığı, insanlığın yeryüzündeki en büyük jenositlerinden biri olan Ermeni Soykırımı’nı eleştiren, yeren, itiraz eden, soykırımı kabul eden bir örnek şiir yoktur.
Türk şiiri de Türk kimliğini giyinen şairlerin yazdığı, Almanya’dan satın alınan zehirli gazlarla Dersim’de katledilen bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı Kürt insanların akıbetlerini dert edinmiş örnek bir şiir de yoktur.
Dersim Tertelesi’ni anlatan (Kürt şairlerin Türkçe yazdığı çok az birkaç şiir dışında) şiir yazmamıştır Türk şairleri. -birkaç istisna hariç, ben terteleyi anlatan bir şiir yazmıştım-
Günümüze gelirsek Türk şiirinde, Türk olduğunu göğsünü gere gere söyleyen şairlerin ya da sadece Türk olan şairlerin yazdığı devletin Kurdistan’da gerçekleştirdiği insanlık suçlarına karşı çıkan kaç tane örnek şiir vardır. Saysak parmaklarımız hemen tükenir değil mi? Duyarlı birkaç Türk şairimiz vardır ki, onlar yüzyılımızın yüz akıdırlar. Gerisi yüzyılın yüzkarasıdır.
Haksızlık ettiğimiz düşünülmesin, benim de beğenerek okuduğum günümüzdeki Türk şairlerinin yazdığı birkaç şiir elbette vardır. Ancak bu şiirler de açık açık olup bitene bir itiraz reddiye gücüne sahip değildirler. Olup biteni ortaya koymakla yetinen, neden öyle olduğuna (devletin ırkçılığına) girmeyen şiirlerdir. Elbette Türkçe yazan Kürt şairlerin onlarca Kürt halkının yaşadığı katliamları, acıları tematik olarak anlatan şiirleri vardır ama Türkçe yazan Kürt şairler bu yazının konusu dışındadır.
Sözün özü Türk şiiri içinde Türk ırkçılığını açık açık eleştiren şiirlere -yine genelleme yapıyorum- (istisna bazı şiirler vardır) rastlayamazsınız.
Turgut Uyar’ın ‘Yokuş Yol’a’ şiiri bağlamında bir kaç söz
Turgut Uyar’ın “Yokuş Yol’a” şiirinde Kurdistan adının geçiyor olması herhangi bir yanılsamaya yol açmasın. Kürt arkadaşlar, Turgut Uyar’ın Yokuş Yol’a şiirinin içinde Kurdistan kelimesi geçiyor diye, bu şiiri baş tacı ediyorlar. Kürtçeye çevirip besteliyorlar, klipler çekiyorlar hatta 12 Eylül’ün Amed Zindanı’nda Kurdistan devrimcilerinin direnişlerini anlatan filme film müziği bile yapabiliyorlar. Yapsınlar, yapabilirler. Çünkü Turgut Uyar’ın “Yokuş Yol’a” şiiri güçlü şiirdir, sağlam bir şiirdir. Ama bu Kürt arkadaşlar, bir yanılsamadan da uzak dursunlar. Bu şiir devletin Kürt zulmüne karşı yazılmış bir itiraz reddiye şiir değildir. Irkçılık karşıtı bir şiir de değildir. Hele hele Kürt direnişçilerini anlatan devrimci bir şiir hiç değildir.
Turgut Uyar’ın şiiri bile Türk ırkçılığını eleştiren bir şiir değildir. Bir aşk şiiridir. Şiirin içinde yer alan “Muş-Tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan / eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar” şeklindeki iki dizeyi ırkçı devlet ideolojisi eleştirisi olarak kabul ederek hiç kimseyi yanıltmasınlar. Böyle bir yanılsama oluşturmaktan ısrarla kaçınmak gerek. Çünkü bu şiir, öncelikle bir aşk, sevda şiiridir. Sevgiliye seslenişin, serzenişin şiiridir. Bu şiirin söz konusu iki dizesine bakarak, şairin bir asker olarak görev yaptığı yıllarda, Türk devletinin Kurdistan’da görevlendirdiği kendi askerlerini bile askeri olarak iyi teçhizatlandıramadığı eleştirisini çıkarmak da pekâlâ mümkündür. Kurdistan’da “devlete inanırsan”, “kötü donanımlı askerler kanar” söyleminin yarattığı yakın ve uzak çağrışımlardan herkes ne anlıyorsa şair de onu anlatıyor zaten. “Eşkıyalar kanar” dizesi ise çok daha fena. Şiirde geçen bu kelimeden “ırkçılık” bile çıkarmak olasılık dahilindedir. Her şeyden önce Kurdistan coğrafyası için kullanılan “eşkıya” kelimesi feodal gerici bir toplumu anlatan bir kelimedir. Şiirde geçen bu iki kelimeden hareketle, şaire göre “Kurdistan toplumu feodal gerici bir toplumdur”, demek mümkündür.
Turgut Uyar’ın bu şiirinde olduğu gibi Türk devlet ırkçılığının kirli sularına düşmeyen Türk şiiri içinden seçebileceğimiz çok nadir şiirler vardır. Ancak genel olarak Türk şiiri de Türk şairinin ideolojik açmazı da Türk devlet ırkçılığının ideolojisinin ürünüdür. Hatta yer yer büyük Türk ırkçısı İsmet Özel örneğinin görüleceği gibi Türk ırkçılığının mezura ile kafatası ölçmeye kalkacak kadar körleşmiş en kirli halidir.