Ekonomik krizi değerlendiren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, ‘Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmeden, bu krizlerin son bulması mümkün değil. Kursağımıza giren ekmeğimizin büyük bir kısmı militarizme gidiyor’ dedi
Son üç yılda derinleşen ekonomik kriz ve seçimlerden sonra döviz kurlarının artışıyla Türkiye ekonomisi her geçen gün çöküyor. Gün aşırı temel gıda ürünleri dahil her şeye zam gelirken, yurttaşın alım gücü ise açlık sınırında. İktidar yıllık bütçede en fazla payı savunma adı altında savaşa ayırırken, bu durum var olan krizi daha da derinleştirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, iktidarın mevcut ekonomi politikalarını değerlendirdi.
Paralar bilime değil inşaata yatırıldı
Turan, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iktidarda olduğu 21 yılda 600 milyar dolar ülkeye sıcak para girdiğini ancak bu paranın bilime ve teknolojiye değil Erdoğan’ın bu parayı kendi siyasi iktidarını finanse etmek için ve “nemalanmak” için inşaat sermayesini güçlendirmeye dönük kullandığını dile getirdi.
Asıl sorun Erdoğan’ın faiz- enflasyon politikası
Ekonomik krizin uluslararası gelişmelerden bağımsız olmadığını söyleyen Turan, ülkede son yıllarda giderek artan kur artışının iki temelinin olduğunun altını çizdi. Birincisinin salgın olduğunu, ikincisinin ise Rusya-Ukrayna Savaşı ile Suriye’deki gelişmeler olduğunu vurgulayan Turan, bu gelişmelerin yanı sıra mevcut politikalar nedeniyle Türkiye’de ekonomik krizin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Krizin asıl sebebinin Erdoğan’ın faiz-enflasyon politikası olduğunu dile getiren Turan, “Faiz düşünce enflasyonun da düşeceğini ifade ettiler. Fakat baz etkisiyle enflasyonun düşmediğini gördük” diye belirtti.
Yapılanlar kısa süreli çözümler
Verilerde enflasyonun düştüğünü fakat bunun sokağa ve etiket fiyatlarına yansımadığını vurgulayan Turan, “Para politikası araçlarından bir tanesi olan faiz, Merkez Bankası’nı anlamsızlaştırdı. Yani normalde kurun yükselmesi durumunda faiz yükseltilir. Böylece parasını bankada değerlendirmeye, faizde değerlendirmeye yönelir. Kur stabilize edilirdi ama bu aradaki yani para politikasının araçları Erdoğan sayesinde tüketildi. Bu durum kurun sürekli yükselmesine neden oldu” diye konuştu.
Tarımsal girdiler dövize bağlı
Tarımın döviz kuruyla birebir bağlantılı olduğunu ifade eden Turan, “Tarımsal girdilerin hepsi dövize bağlı. Mazot, gübre gibi temel girdiler dövize bağlı. Bu para politikası araçları devre dışı bırakılır ve kur sürekli artarsa, tarımda maliyet enflasyonu körüklenir. Tarımsal girdi maliyeti artınca da çarşıda, pazarda pahalılık ortaya çıkar. Vatandaş da ürünleri pahalılaşmadan almaya çalıştı. Böylece talep arttı. Fiyat artışlarının çok önemli sebeplerinden biri buydu” şeklinde konuştu.
Dışa bağımlılık arttı
Bu durumun Türkiye’yi üretmeyen bir ülke konumuna getirdiğini ifade eden Turan, “Tarımda ithalatçılık inanılmaz biçimde arttı. Hem Türkiye’deki hem Kurdistan’daki kırsal açısından bunu söyleyebiliriz. Yoğun bir şekilde çiftçilerimiz tarımsal üretimi bıraktı. Dış borçlar arttı. Giderek aldığın, sattığından daha fazla olmaya başladığında, bu defa cari açık boyutlanmaya başladı” dedi.
Turan, iktidarın, “refahı arttıracağız” yönündeki açıklamalarının karşılığının olmadığını belirterek, ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunların çözümünün iktidarın yürüttüğü savaş ve çatışma politikalarından vazgeçmesi olduğunu vurguladı ve Kürt sorununun çözümüne işaret etti. En büyük sorun olan ve tüm alanları etkileyen Kürt sorununun demokratik temelde çözümünün elzem olduğunu belirten Turan, savaşın tüm Türkiye halklarına kaybettirdiğini vurguladı.
Ekmeğimiz militarizme gidiyor
Turan, “Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmeden, bu krizlerin son bulması mümkün değil. Kursağımıza giren ekmeğimizin büyük bir kısmı militarizme gidiyor” dedi.
Haber: Ergin Çağlar / MA