Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Yazı İşleri Sorumlusu Aydın Keser’in tutuklanmasına tepki gösteren gazetemizin İmtiyaz Sahibi Rıdvan Turan, ‘Bu tutuklama kararı bizim değil, onların alnında bir leke olarak kalacaktır’ dedi
Libya’da yaşamını yitiren askerlerin haberi yapıldığı için tutuklanan gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yazı İşleri Sorumlusu Aydın Keser ve Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel için gazetemizin İmtiyaz Sahibi Rıdvan Turan Meclis’te açıklama yaptı. Turan, Bu tutuklama kararı, bizim değil, onların alnında bir leke olarak kalacaktır” diyerek tepki gösterdi
Tutuklanma gerekçesi yapılan haberin kamuoyu tarafından bilindiğini ve kamuoyu açısından gizli bir bilgi de olmadığını söyleyen Turan, şunları dile getirdi: “Haber gazetemizden önce TBMM ve bir dizi medya organında açıklanıp işlenmiş, artık kamuoyuna mal olmuş bir bilgiydi. Dolayısıyla bir devlet sırrının açıklanması da söz konusu değildi. Kaldı ki, gazetemizin haberinde söz konusu kişinin bir MİT mensubu olduğu ibaresi bile yer almıyordu. Dahası, gazeteci arkadaşlarımız 5 Mart 2020 Cuma günü adli kontrolle bırakılırken mahkemenin serbest bırakma gerekçelerinden biri, Haberde ‘MİT üyesi’ konusunda açık bir bilginin yer almaması olarak belirtiliyordu. Ancak bütün bunlara rağmen, nöbetçi mahkeme dün ‘MİT üyelerini açıklama’ bahanesiyle arkadaşlarımızı tutukladı. ‘Önce serbest bırakma, sonra savcılık itirazıyla seçilmiş bir mahkemeye yeniden tutuklattırma’nın son zamanlarda adeta gelenek haline getirilmesindeki skandal bir yana, dün yaşananlar AKP’nin 18’inci yılında gelinen noktayı özetlemiştir” dedi.
‘Tuhaf şeyler oldu’
Çağlayan’da olayın yaşandığı üç günlük zaman diliminde tuhaf şeylerin olduğunu bildiklerini ifade eden Turan, Önce serbest bırakma kararını veren hakimin ‘karar değiştirmeye’ zorlandığını, daha sonra ikinci bir hakimin aranıp bulunduğunu ve onun da bu vazifeyi reddettiğini, ancak üçüncü bulunan hakim eliyle bu tutuklamaların çıkartıldığını bildiklerini belirtti. Aynı sebepten, aynı kapsamda 2 gün önce bırakılıp pazar günü yeniden alınan Yeniçağ yazarı Murat Ağırel’in dosyasının ise durumun ne kadar vahim olduğunun göstergesi olduğunun altını çizen Turan, ” Ağırel’in tutuklama karar metninin bir yerinde, ‘serbest bırakılmasına’, bir başka yerinde ‘tutuklanmasına’ ibarelerinin yer alması, kararların önceden matbu yazılarak yukarıdan telefon beklendiğinin açık kanıtıdır” diye belirtti.
‘Musa Anter’in meşalesini taşıyoruz’
Turan, yapılanların özgür basının sesini kısmaya yönelik olduğunu, gerçeklerin duyulmasını önlemek için yapıldığını bildiklerini söyleyerek, “Ama uzun yıllara dayanan tarihimiz boyunca bizim hiçbir koşulda gerçeği yazmaktan imtina etmediğimiz de biliniyor. Ferhat arkadaşımızın da dediği gibi, biz elimizde Musa Anter’in meşalesini taşıyoruz ve onu asla yere düşürmeyeceğimiz. Gazetemizin çeşitli kademelerinde görev alan arkadaşlarımızı cezaevlerine atarak, onları sindirmeye çalışanlar bilsinler ki, ne onları girdikleri yoldan döndürmek mümkündür ne de onların yerlerini dolduracak olan arkadaşlarımızın gözünü korkutmak mümkündür” dedi.
‘Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır!’
“Yeni Yaşam gazetesi olarak yolumuza dimdik devam ediyoruz, edeceğiz.” diyen Turan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu tutuklama kararı, bizim değil, onların alnında bir leke olarak kalacaktır. Biz biliyoruz ki, bugüne kadar en zor dönemlerde, faili meçhullere rağmen gazetesine sımsık sarılan halkımız, bugün de aynısını yapacak ve kendi sesi olan özgür basına sahip çıkacaktır. Bütün okurlarımıza gazetelerine bir kez daha omuz verme çağrısı yapıyoruz. Bu vesileyle, bütün basın meslek örgütlerini ve sendikaları, mesleğini dürüstçe yapmakta kararlı bütün gazetecileri de dayanışmaya çağırıyoruz. Unutmayalım: Dayanışma yaşatır! Ve bir kez daha buradan tekrarlıyoruz: Gazetecilik suç değildir! Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır!”
HABER MERKEZİ