TÜPRAŞ AB desteği ile ormancılık kalıntılarından biyoyakıt üretme projesi başlattı. Biyoyakıt ve biyokütle enerji amaçlı girişimlerle Amazon Ormanları büyük kayba uğrarken, bu durum Türkiye’de yok oluşa bağlanan ormanlar için idam fermanı demek
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Brezilya Amazon Ormanları’nda büyük kıyımlara yol açan soya vb. enerji tarımcılığı Türkiye’de de uzun süredir desteklenmekte. Koç Holding’in, kamuya ait olan ve 2006’da özelleştirmeyle ele geçirdiği TÜPRAŞ, ‘orman atıklarından’ biyoyakıt üretmek amacıyla havacılık ve denizcilik sektöründe kullanılması için proje başlattı. Proje, “Ufuk Avrupa sürdürülebilir, güvenli ve rekabetçi enerji çağrıları” kapsamındaki Fuel-Up biyoyakıt projesine Avrupa Komisyonu tarafından 1 milyon euro fon verileceği öğrenildi. Fuel-Up projesinde, ‘yenilenebilir’ iddiasıyla hammadde olarak yüzde 100 biyojenik (fosil olmayan) orman kalıntılarından elde edileceği iddia edilen piroliz (termal kırılma) yağlarının kullanılarak uçaklar için yakıt üretileceği belirtildi.
Orman ekosistemleri bir bütündür
AKP İktidarı tarafından geçtiğimiz Eylül ayında Resmi Gazete’de yayınlanan 2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan ‘verimli orman alanları’ kavramı ile ormanlar maden ve enerji şirketleri tarafından yağmalanmaya açıldı. ‘Verimli orman’ vasfı içine alınmayan tüm orman varlığı bu yaklaşımla yağma alanı haline getirilirken, orman yağması maden ve enerji şirketleri arasında paylaşıma konu olacak. Bu bağlamda orman atıkları olarak nitelenen şeyler de maden şirketlerinin ve diğer sermaye etkinliklerinin katliamına uğrayan ağaçlar ve bitkiler biyokütle enerji ile biyoyakıt üreten şirketlerin eline verilecek. Orman atıkları diye bir şeyin olamayacağı ise bilim insanlarınca belirtilirken, orman ekosistemleri atıklarıyla, ağaçlarıyla ve tüm canlılarla birlikte var olan ve çok değerli biyoçeşitliliğin yaşam alanı olarak nitelenmekte.
7 milyon hektar orman
Avrupa’da, yenilenebilir enerji sınıfına sokulup ve sübvanse edilen, biyokütle ve biyoyakıt tesisleri, ormanların katliama uğratılmasına neden olmakta. Hızla büyüyen 50 milyar dolarlık küresel bir endüstri haline gelen biyokütle-biyoyakıt sektörünün ormansızlaşmanın en büyük nedenlerinden biri olduğu ve iklim değişikliğinde de olumsuz anlamda önemli bir etkiye sahip olduğu biliniyor. Karbon salınımlarının en büyük emicisi konumda olan ormanlar azaldıkça küresel ısınma o derece artarak katlanmakta. Norveç Yağmur Ormanı Vakfı yayınladığı raporda, biyoyakıtlara geçişin 2030 yılına kadar 7 milyon hektar ormansızlaşmaya yol açabileceğini ortaya koyuyor. Raporda. biyoyakıt kullanımının yaşama daha fazla zarar verebileceğini ve karbon emisyonunu 11,5 milyar ton artıracağı yer alıyor.
‘Kasıtlı orman temizliği’
Raporda dünyanın en büyük yağmur ormanı olan Amazon yağmur ormanlarının biyoyakıt amaçlı tarıma açılması sonucu büyük bir kayıp yaşandığı hatırlatılarak, biyoyakıt endüstrisinin desteklenmesi halinde önümüzdeki 10 yıl içinde Amazon Ormanları’nın sera gazı emisyonlarının kaynağı haline geleceği söyleniyor. Biyoyakıt için ortaya çıkan talebi; palm yağı üretimini 61 milyon ton, soya yağı üretiminin ise 41 milyon ton artıracağı ve bu talebin karşılanması için yaklaşık 7 milyon hektar tropik ormanın kasıtlı arazi temizliğiyle karşı karşıya kalacağı raporda yer alıyor.
Kitlesel biyoçeşitlilik kaybı
Raporun yazarı, ünlü biyoyakıt uzmanı Dr. Chris Malins, dünyanın iklim değişikliğine neden olan sera gazlarını absorbe etmesi için çok önemli bir kaynağı temsil eden geri kalan ormanlarımıza büyük bir ekolojik zarar verilmeden önce bu eğilimin “hızla değişmesi gerektiği” konusunda uyarıyor ve bu acil bir durum. Fosil yakıtları başka sorunlu bir ürünle değiştirmek, emisyonların azaltılmasına yardımcı olmanın aksine, aslında küresel ısınmanın ve kitlesel biyolojik çeşitlilik kaybının artmasına neden olacaktır diye belirtiyor. Norveç Temiz ulaşım STK’sinin, ‘Ulaştırma ve Çevre’nin enerji direktörü olan Laura Buffet yaptığı açıklamada, “Biyoyakıtların sera gazı emisyonlarını azaltması gerekiyordu, ancak gerçekte olan bu değil. Karar vericiler bitkisel biyoyakıtlardan ve özellikle palmiye yağı ve soya gibi yüksek riskli hammaddelerden kaçınmazlarsa, biyoyakıt politikaları dünya çapındaki mevcut orman yangınlarını arttıracak” dedi.
Uçak şirketleri
Norveç Yağmur Ormanları Vakfı’nın raporunda; keresteciler, emtialar ve hayvancılıkla ilgili çıkarlar nedeniyle ormansızlaşmanın neden olduğu sürekli hasar ve iklim krizinin etkisi nedeniyle tropik ormanların atmosferden karbondioksit emme yeteneklerini kaybettiğini söylerken, biyoyakıt üretimlerinin bu kaybı katlayarak arttıracağı bilgisi paylaşılıyor. Delta Air Lines havayolu şirketi, “tamamen karbon nötr” sözü ile biyoyakıtlara geçeceğini belirtirken, British Airways, daha fazla biyoyakıta yatırım yapma konusunda taahhütlerde bulunmalarına dikkat çekilen raporda bu sürecin ormanlarda büyük kayıplara neden olacak girişimler olarak niteleniyor.