‘Örgüt kurma, yönetme ve propaganda’dan yeniden yargılanan Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel bozulan hükümden sonraki duruşmada da tahliye edilmedi
Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’e “örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiaları ile verdiği cezalar, Temmuz ayında İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu. Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada mahkeme heyeti Gültan’a “örgüte üye olmak” suçlamasıyla 11 yıl 3 ay, “örgüt propagandası” suçlamasıyla ise 3 yıl hapis cezası vermişti. Heyet, Sebahat’a ise “örgüte üye olmak” suçlamasıyla 9 yıl 9 ay, “örgüt propagandası” suçlamasıyla da 5 yıl 3 ay hapis cezası vermişti.
Mahkemenin verdiği hapis cezaları üzerine Sebahat ve Gültan’ın avukatları, kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşımıştı. Dosyayı inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Ceza Dairesi Gültan’a verilen 14 yıl hapis cezası ile Sebahat’a verilen 15 yıl hapis cezasını, esası da etkileyecek şekilde usulen bozmuştu.
Bozulan davanın 2’nci duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Sebahat, Gültan ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Öte yandan duruşmaya DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ile Keskin Bayındır, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, HDP Kadın Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA), Malatya HDP-DBP il-ilçe örgütlerinin yanı sıra Gültan ve Sebahat’ın aileleri katıldı.
‘Savunmamı sonra yapacağım’
Üzerine açık tanık Hicran Berna Ayverdi’nin verdiği ifadelere ilişkin savunma yapan Tuncel, “Bana bu ifadelere ilişkin tebliğ gelmedi. Fakat İstanbul’da yargılandığım bir davadan bu tanığın ifadelerinden dolayı beraat ettim. Savunmamı sonra yapacağım. Yine İzmir’de özyönetime ilişkin yapılan konuşmamdan dolayı dosya var. Öncelikle burada olan herkesi selamlıyorum. 4 yıl boyunca mahkemeye çıkarılma mücadelemi kazandım. Bu benim için bir gelişmedir. Bizim burada olmamız, Kürt siyasetçilerin yargılanması hukuk eliyle yapılan bir siyasi soykırım operasyonudur. Bütün Kürt siyasetçileri rehine durumundalar. KCK davası Cumhurbaşkanlığı sayfasında kumpas dava olarak düştü ama sonradan fark ettiler ki kaldırdılar. AKP hükümeti istediği dosyaya sahip çıkıyor istemediğini reddediyor. Bir konuşmadan dört suç çıkarılıyor. Tekçilik rejimi ve tek adam olarak ifade edebiliriz. Hitler döneminde de hukuk askıya alınmıştı. Özel hukuk uygulanıyordu” dedi.
‘Kürt sorunu mahkemede değil müzakere ile çözülür’
Ülkedeki Kürt sorunu çözmek için burada olduklarını söyleyen Tuncel, “Kürt sorunu mahkemede değil ancak müzakere ile çözülür dediğimiz için buradayız. Kürt hareketi olarak bunları söyledik diye bedeller vererek bu günlere geldik. Dünyanın birçok yerinde örnekleri vardır ancak bu sorun masada müzakere yolu ile çözülür. Bizler soruna demokratik özerklik çözümünü sunduk. Başka partinin CHP, AKP ve diğer partiler öneri sundu da mı kabul etmedik? Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldı ülkenin durumu refah seviyesi değişti, tek bir cenaze gelmedi. Fakat savaşsız, demokratik yollar AKP’ye uymadı masayı devirdi. Kürt sorunu olduğu için insanlar ırkçı saldırılardan dolayı öldü. Cumhurbaşkanı kalkıp kadın katliamlarına ilişkin açıklama yapıp mahkemelere vicdanınıza göre davranın dedi sizin vicdanınızda erkek vicdanı olduğu için bu kadar kadın katledildi. Kürde, kadına, Laza başka başka işliyor” diyerek kadın cinayetlerine dikkat çekti.
‘7 kere heyet değişti’
Tuncel savunmasına şöyle devam etti: “Dosyada lehimize olan tek bir şey yok. Diyarbakır savcısı iddianame hazırlıyor buradaki mahkemede doğruluğu ne kadar var, araştırıldı mı demeden hemen kabul ediyor. 7 kere heyet değişti. İlk heyetteki başkan mahkemeye başkanlık yapmadı. Peki burada olmak için ne yaptık? AKP yaptığı MYK toplantısında çöktürme planını devreye koydu. 2 milyondan fazla insan yerinden oldu. 500’den fazla sivil insan yaşamını yitirdi. Devletin tüm yurttaşlarına karşı sorumlulukları var. Bunu dediğimiz için buradayız. Bu davanın sonucu bellidir, acele etmeye gerek yok. Adil yargılanma diyoruz ama adil bir yargılanma yok. Ben yıllarca kadın özgürlük mücadelesinde çalışma yürüttüm kadınlara ve Kürt halkına karşı yükümlülüğüm var bundan dolayı savunma yapmalıyım.”
‘Kadınlar susmadığı için hedef alınıyor’
“Kadın özgürlük sorunu çözülmeden demokrasi gelemez. Kadıların öldürülmesi ideolojiktir. Kadınlarda her yerde şiddete uğradığı için ve susmadığı için hedef alınıyor. Bizler kadınlar özgür olsun diyoruz kalkıp eşbaşkanlık sistemini yargılıyorlar. Bunu yargılamak kadınlar şiddete uğrasın, özgür olmasın demektir. Bizler kadın özgürlüğüne inandığımız için bunu söylemeye devam edeceğiz. Ayrıca birleşen dosyalara daha ilişkin sonra savunma yapacağım.”
Bir sonraki duruşma 9 Mart 2020 tarihine ertelendi
Sonrasında savunma yapan avukatalar, müvekkillerinin siyasetçi olduğunu, yaptıkları siyasi faaliyetlerin “Örgüt üyeliği ve ya propagandası” olarak değerlendirilemeyeceğini, aksine suçlandıkları faaliyet ve konuşmaların siyasetçi kimliklerinin gereği olduğunu belirtip tahliye talep etti. Savunmalardan sonra kararını açıklayan mahkeme, her iki siyasetçinin tutukluluk halinin devamına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 9 Mart 2020 tarihine erteledi.
JinNews