Büyükşehirlerde sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşmak isteyenler, gıda toplulukları ve kooperatiflerin kapısını çalıyor. İstanbul’daki kooperatif ve toplulukların sayısı 20’ye çıktı.
Tarımda kimyasal ilaçların denetimsiz kullanımına yönelik endişeler ve gıdada artan fiyatlar tüketicileri yeni arayışlara sevk etmekte. Sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya ulaşmak isteyenler gıda toplulukları ve kooperatiflerin kapısını çalıyor. Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar bu amaçla, gıda toplulukları ya da kooperatiflerde bir araya geliyor. Buna neden olan etkenler ise güvenilir olmayan ve pahalı gıdalar. DW Türkçe’den Selçuk Oktay’ın haberine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde bir kimyasal tarım ilacı grubu olan pestisit kullanımında önde gelen ülkeler arasında yer alıyor.
Endişeyi artıran durum
Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat’ın verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 50 milyon kilo pestisit satışı gerçekleşti. Bu rakam Türkiye’nin pestisit kullanımında İspanya, Fransa ve İtalya’nın ardından Avrupa’da en çok pestisit kullanan ülke olduğunu gösteriyor. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, bu duruma işaret ederek,tarımda denetimsiz kimyasal ilaç kullanımından endişe duyan ve yedikleri konusunda tereddüt yaşayanların kooperatif ve gıda topluluklarına yöneldiğini söylüyor.
15 yılın en yüksek gıda enflasyonu
Diğer yandan Türkiye İstatistikKurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2018 yılında gıda enflasyonu ise yüzde 25’i aştı. Bu rakam son 15 yılın en yüksek gıda enflasyonu rakamı olarak kaydedildi. Gıda toplulukları ve kooperatifleri, üretim süreçlerini yakından gözledikleri küçük üreticilere doğrudan sipariş vermesi ve gelen ürünleri üyelerine aracısız ulaştırması sebebiyle tercih edilmeye başlandı. İstanbul’da faaliyet gösteren gıda toplulukları ve tüketici kooperatiflerinin sayısı 20’ye ulaşırken, Türkiye genelindeki sayı ise 40’a yaklaştı.
Gıda fiyatları neden artıyor?
Türkiye’de son dönemde temel gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışı tüketicilerin tepkisini çekiyor. Uzmanlara göre, sorun yerli ürünlerde değil, üretimi tepeden tırnağa dışa bağımlı hale getiren yaklaşımda. Son olarak kuru soğan ve ardından domates konservesi, buğday, arpa, mısır, pirinç ve bakliyata ithalat kapısı açıldı. Buna karşın fiyatlardaki artış devam ediyor. DW’den Pelin Ünker’e konuşan konunun uzmanları, fiyatların artmasında tarımda yapısal sorunlar olduğu görüşünde.
Üretim dışarıya bağımlı
Adının gizli kalmasını isteyen bir sektör yetkilisi, bu sorunları şöyle sıralıyor: “Birincisi altyapı eski. 8,5 milyon hektarlık sulanabilir alanın 2,15 milyon hektarı sulanamıyor. Bu nedenle yağlı tohumlar ithal ediliyor.İkincisi tarım arazileri çok parselli. Bu nedenle üparseller ekilmemeye başlanıyor. Üçüncüsü ekonomik anlamda örgütlenme yok. Kooperatifler olmadığı için çiftçi üretimini planlayamıyor, ürününü düzgün bir biçimde pazarlayamıyor, dolayısıyla fiyatlar istikrar kazanmıyor. Son olarak ithalata bağımlı bir ülkeyiz. Mazotu dışardan alıyoruz. Elektrik için doğalgaz ve kömür ithal ediyoruz. Gübrenin hammaddesi dışarıdan geliyor. Bu yapısal sorunlar çözülmeden fiyatlarda dalgalanma devam eder.”
Daha önce de denendi
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı Abdullah Aysu’ya göre, ithalat politikası fiyat artışlarının önüne geçmenin aksine fiyatları daha da artıracak. Ürün fiyatları tamamen ithalat ve ihracat şirketlerinin insafına kalacak. Gümrük sıfırlamalarıyla çiftçinin üretimden caydırıldığını vurgulayan Aysu, “Şu an Türkiye’de 3 milyon 200 bin hektar araziyi çiftçiler bu yanlış politikalar nedeniyle ekmiyor” diyor. Aretici ve tüketici arasındaki zincirin çok uzun oluşuna da dikkat çeken Aysu, “Üretici ürününü doğrudan tüketiciye ulaştıramadığı için tarladan sofraya fiyatlarda 6-7 kat fark oluşuyor. Piyasayı regüle edecek bir kurum da yok” ifadesini kullandı.
Hal Yasası eleştiriliyor
İstanbul Yaş Meyve-Sebze ve Bostan Komisyoncuları Derneği Başkanı Nevzat Dayan ise, fiyat artışlarının asıl nedeninin dışa bağımlılık ve maliyetlerdeki artış olduğunu söylüyor. Dayan, “Her devlet kendi üreticisini motive etmek için yerli üretimi desteklemeli. Hükümetimizin politikaları bu yönde değil. Üreticinin enerjisini bitiriyor” diyor. Soğanın fiyatının halde 3,5- 4 lira arasında değiştiğini belirten Dayan, ithalatın fiyatları düşürmeyeceği görüşünde. Mazotun 6 liranın üzerinde olduğuna dikkat çekerek, bu kadar maliyete fiyatların düşük bile olduğunu söylüyor.
İSTANBUL